Yargıtay Kararı 8. Hukuk Dairesi 2013/9261 E. 2013/12403 K. 17.09.2013 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/9261
KARAR NO : 2013/12403
KARAR TARİHİ : 17.09.2013

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Tapu iptali ve tescil

… ile … aralarındaki tapu iptali ve tescil davasının kısmen reddine ve kısmen kabulüne dair …. 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nden verilen 07.02.2013 gün ve 40/29 sayılı hükmün duruşma yapılması suretiyle Yargıtay’ca incelenmesi bir kısım davalılar … ve müşterekleri vekili, duruşmasız olarak davacı vekili taraflarından istenilmiştir. Dosya incelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 17.09.2013 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü temyiz eden davalılar vekili Av. …….. Kaya geldi. Başka kimse gelmedi. Duruşmaya başlanarak temyiz isteğinin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan ve hazır bulunanın sözlü açıklaması dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek; dosya incelendi, gereği düşünüldü:

K A R A R

Davacı … vekili, vekil edeninin murisi … adına tapuya kayıtlı bulunan …….. ……..ü 3349 parselin, murisin ölümüyle 11.09.1998 tarihli harici satış sözleşmesiyle …’un diğer varisleri tarafından davacıya satıldığını, o tarihten beri davacının zilyetliği altında olduğunu, satan mirasçılardan davacının annesi …….. Aksoy ve kardeşi …….. Aksoy’un vefat ettiğini, davalıların tapuda devir vermediklerini, başvurulara da olumlu cevap alınamadığını açıklayarak 3349 parselin tapu kaydının iptali ile davacı adına tapuya tesciline karar verilmesini istemiştir.
Bir kısım davalılar (…….. Aksoy mirasçıları) vekili, taşınmazın satışına dair sözleşmenin muris …….. tarafından imzalandığına dair vekil edenlerinin bilgileri bulunmadığını, sözleşmedeki imzanın murise ait olmadığını, imzayı ve sözleşmeyi kabul etmediklerini, sunulan belgenin taksim sözleşmesi olmadığı gibi taksimin 1986 yılında yapıldığını, imza ……..si istediklerini, sözleşme yapıldığı iddia edilen tarihte taşınmazın tapulu olup harici satışların da geçersiz bulunduğunu açıklayarak davanın reddini savunmuştur.
Davalı …, davaya diyeceği olmadığını, babası ölünce taksimat yaptıklarını, herkesin malını paylaştığını, burasının da davacı …’e verildiğini, anneleri ……..’nin okuma yazma bilmediği için …….. bastığını, diğerlerinin imza attığını, senedi davacı …’e verdiklerini ve ……..’in de götürüp tasdik ettirdiğini, kendilerinin gitmediğini, 11.09.1998 tarihli rıza-i taksim sözleşmesinin altındaki imzanın kendisine ait olduğunu açıklamıştır.
Mahkemece, davanın davacının dayanağı olan 11.09.1998 tarihli sözleşmede mirasçı olarak yer alan …….. Aksoy ve …’ın hisseleri yönünden kabulüne, …….. Aksoy’un hissesi yönünden reddine, muris adına kayıtlı bulunan …. … …….. ……..ü 3349 parselin tapu kaydının iptali ile dosya arasındaki veraset ilamlarına göre 30/36 payla davacı, 3/36 payla davalı …, 1/36 payla …, 1/36 payla …, 1/36 payla …….. Aksoy’a ait olacak şekilde iştirak hali bozulmaksızın tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesi üzerine hüküm davacı vekili ile bir kısım davalılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava konusu …….. ……..ü 331 m2 miktarlı avlulu ………… vasfındaki 3349 parsel 17.11.1970 tarihinde tapulama yolu ile kök muris …….. oğlu … adına tapuda kayıtlı bulunmaktadır. Kayıt maliki ve muris … 25.11.1984 tarihinde ölmüş, geride……..ları davacı … ile davalılar …….. ve kendisinden sonra ölen oğlu ……..’ın eşi …….. ve …….. Aksoy’u bırakmıştır.
Davacı, 11.09.1998 tarihinde mirasçılar arasında adi yazılı olarak düzenlenen “vereseler arasında rızai taksim sözleşmesi” başlıklı belgeye dayanmaktadır. Dayanak belgede, diğer varislerin hisselerini davacı …’a sattıkları, hisse bedellerinin alındığı ve ev ile ilgili hiçbir haklarının kalmadığı açıklanmış, senedin şahitler ve …….. ihtiyar heyeti huzurunda tasdik edildiği de belirtildikten sonra …….. tarafından …….., diğer varisler tarafından ise imza kullanılmıştır. Belgede ayrıca iki şahit ve …….. muhtarı ile ihtiyar heyetinin imzaları da vardır.
Mahkemece, TMK’nun 677. maddesine göre mirasçılar arasında miras payının satışının resmi olmasına gerek olmadığı, yazılı olmasının yeterli bulunduğu, mirasçılardan …….. ve …….. paylarını sattıklarına göre satışa değer verilmesi gerektiği açıklanarak bu paylar yönünden davanın kabulüne karar verilmiştir. …….. payı yönünden ise, sözleşmede …….. Aksoy’a atfen imza veya parmak izi yerine …….. basıldığı, imza yerine elle yapılmış bir işaret mesela parmak izi veya …….. kullanılabileceği ancak senetteki bu işaretin …….. veya mahalle ihtiyar heyeti ile iki tanık tarafından onaylanması gerektiği, bir kısım davalılar tarafından imza, …….. kabul edilmediğinden mahkemece senedi onaylamış olan muhtar, ihtiyar heyeti üyeleri ile iki tanığın dinlendiği, …….. muhtarı …….. Talay, aza…………’ın imzaların kendi huzurlarında atılmadığını, imzalı vaziyette … tarafından getirildiğini söyledikleri, iki tutanak şahidinin ise ölü olup dinlenemedikleri, bu durumda senedin delil kabul edilme imkanı olmadığı, dolayısıyla …….. Aksoy’un satışına değer verilemeyeceği gerekçesi ile redde karar verilmiştir.
TMK’nun 676. maddesinde; mirasçılar arasında payların oluşturulması ve fiilen alınması veya aralarında yapacakları paylaşma sözleşmesinin mirasçıları bağlayacağı, paylaşma sözleşmesiyle mirasçıların, tereke mallarının tamamı veya bir kısmı üzerindeki elbirliği mülkiyetinin miras payları oranında paylı mülkiyete dönüştürülmesini kabul edebilecekleri ve paylaşma sözleşmesinin geçerliliğinin yazılı şekilde yapılmasına bağlı olduğu açıklanmıştır.
Dosya muhtevasına, dava evrakı ile yargılama tutanakları münderecatına, mevcut deliller Mahkemece takdir edilerek karar verildiğine ve taktirde bir isabetsizlik bulunmadığına, her ne kadar ……..’a ait imzanın O’na ait olmadığı iddia edilmiş ise de ………… Belge …….. Şubesi’nin 22.10.2012 tarih 7670 numaralı raporunda sözleşme altında …….. Aksoy adı altındaki imzanın …….. Aksoy’un eli ürünü olduğunun kabulü gerektiği belirlendiğine göre bir kısım davalılar vekilinin bu kısma yönelik temyiz itirazları yerinde görülmediğinden reddi ile hükmün …….. ve …….. paylarına ilişkin hüküm bölümünün esası bakımından ONANMASINA,
Kabule karar verilen …….. ve …….. payları ile ilgili Mahkemece, ……..’nin 1/4 miras payı ile ilgili aleyhine açılan davaya verdiği cevabında hissesini kardeşi ……..’e sattığını bildirdiği ve davalı …’nin davanın açılmasına sebebiyet vermediği gerekçesi ile ……..’yi harç ve yargılama giderlerinden bağışık tutmuştur. Bu durumda ……..’nin 1/4 payı ile ilgili harç ve yargılama giderlerinin davacı tarafa yüklenmesi ve ……..’a ait payın 1/4 hisse karşılığı 9.198,25 TL olduğu gözetilerek harç, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin bu miktar üzerinden hesaplanması gerekirken …….. payı gözden kaçırılarak 2/4 pay karşılığı 18.396,50 TL üzerinden hesaplanarak hüküm kurulması doğru olmamıştır. Bir kısım davalılar vekilinin temyiz itirazı bu yönden yerindedir.
…….. payına yönelen davacı vekilinin temyizine gelince; Bilindiği üzere ve kural olarak, 1086 sayılı HUMK’nun 297. maddesindeki …….. muhtarı veya ihtiyar heyeti ya da tanıkların imzalarının noksanlığı şekil şartıdır. Sayılan bu eksiklikler senetlerin geçersizliği anlamında yorumlanmamalıdır. Mahkemece her ne kadar …….. payı ile ilgili redde karar verilmiş ise de, az yukarıda belirtildiği gibi ……..’a ait sözleşme altındaki imzanın ……..’a ait olduğunun…….. ile tesbit edilmesi, …….. tarafından …….. kullanılmış ise de sözleşmede iki tanık yanında muhtar ve iki azanın da imzalarının ve mührün bulunması, mirasçılardan ……..’nin de sözleşmeyi “…Anamız …….. Aksoy okuma yazma bilmediği için …….. bastı, diğerlerimiz imza attık ve senedi …’a verdik, O götürüp tastik ettirdi…” şeklinde doğrulaması karşısında mührün ……..’ye ait olduğunun kabulü gerektiği, belgenin imzalar atılıp …….. basıldıktan sonra muhtar ve azalarca tasdik edilmiş olmasının tek başına bu durumu değiştirmeyeceği, sözleşmeyi geçersiz hale getirmeyeceği gözetilerek davanın bu pay bakımından da kabulüne karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru değildir.
Açıklanan nedenle davacı vekilinin …….. payına, bir kısım davalılar vekilinin kabul edilen kısımla ilgili harç, yargılama gideri ve vekalet ücretine yönelen temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün bu yönlerden 6100 sayılı HMK’nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla halen yürürlükte bulunan 1086 sayılı HUMK’nun 428. maddesine uyarınca BOZULMASINA, HUMK’nun 388/4. (HMK. m.297/ç) ve HUMK’nun 440/1. maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunabileceğine, 24,30 TL peşin harcın istek halinde davacıya iadesine ve aşağıda dökümü yazılı 315,00 TL peşin harcın onama harcına mahsubu ile kalan 232,50 TL’nin temyiz eden bir kısım davalılar … ve müştereklerinden alınmasına, 17.09.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.