Yargıtay Kararı 8. Hukuk Dairesi 2013/7799 E. 2013/6708 K. 07.05.2013 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/7799
KARAR NO : 2013/6708
KARAR TARİHİ : 07.05.2013

MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Tescil

… ile Hazine ve … Köyü Tüzel Kişiliği aralarındaki tescil davasının kabulüne dair … Sulh Hukuk Mahkemesi’nden verilen 31.10.2011 gün ve 365/476 sayılı hükmün Yargıtay’ca incelenmesi davalı Hazine vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü:

K A R A R

Davacı … dava dilekçesinde 107 ada 3 sayılı parselin kadastro çalışmaları sırasında adına tespit edildiğini, parsel içerisinde eve ait balkon kısmının mer’a da kaldığını, mera ile ilgisinin bulunmadığını açıklayarak dava dilekçesinde mevkii ve sınırlarını açıkladığı taşınmaz bölümünün adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesini istemiştir.
Davalı Hazine vekili, dava konusu yerin Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerden olduğunu, mera niteliğindeki yerlerin zilyetlikle kazanılamayacağını açıklayarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı … Tüzel Kişiliği’ne dava dilekçesi tebliğ edilmesine karşın yargılama oturumlarına katılmamıştır.
Mahkemece, teknik bilirkişinin 10.06.2011 tarihli raporunda A ve B harfleriyle gösterilen toplam 26, 10 m2’lik kısmın iptaliyle davacıya ait 107 ada 3 sayılı parsele eklenmek suretiyle davacı … adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesi üzerine; hüküm, davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava kazanmayı sağlayan zilyetlik hukuki sebebine dayalı olarak TMK’nun 713/1 ve 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14. maddesi gereğince açılan tescil isteğine ilişkindir.
Mahkemece, teknik bilirkişi Ünal Yıldırım’ın 10.06.2011 tarihli rapor ve krokisinde A ve B harfleriyle açıklanan taşınmaz bölümlerinin toplamı olan 26,10 m2’lik yerin davacıya ait 107 ada 3 sayılı parsele ilave edilmek suretiyle adına tescile karar verilmiş ise de, 107 ada 3 sayılı parselin belgesizden 2 katlı kargir bina ve arsası niteliğinde 01.05.2008 tarihinde davacı … adına tespit edildiği, tutanak ve eklerinin Kadastro Komisyonuna intikal ettirildiği, itirazcıların itirazının reddine karar verildiği, ancak kadastro tutanağının sınırlandırma ve tespitin sonucu bölümüne göre parselin 13.11.2008 ila 15.12.2008 tarihleri arasında 30 günlük askı ilanına çıkarıldığı, Kadastro Mahkemesinde davanın açılması nedeniyle kadastro tutanağının kesinleştirilmediği ve bu nedenle davacı adına sicilin oluşmadığı saptanmıştır. Sicil oluşturma kamu düzenine ilişkin olup, Mahkemece kendiliğinden gözönünde bulundurulur. Öte yandan hakim istekle bağlı olup ondan fazlasına ve başka bir şeye karar veremez (HMK m. 26, HUMK. m.74). Davacı dava dilekçesinde sadece dilekçesinde açıkladığı ve mera kapsamında kaldığını ileri sürdüğü taşınmaz bölümünün adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesini istemiş, adına tespit edilen
107 ada 3 sayılı parselle birleştirilmek suretiyle tescili yönünde herhangi bir isteğinin bulunmadığı belirlenmiştir. Tapu kaydının henüz davacı adına oluşmaması ve HMK’nun 26. maddesi gözönünde bulundurulduğunda yapılan işlemin usul ve kanuna aykırı olduğu görülmektedir. Her ne kadar taşınmazın mera kapsamında kaldığı belirtilmiş ise de, yapılan keşifte dinlenen yerel bilirkişi ve tanık beyanlarıyla teknik bilirkişinin rapor ve krokisine göre kadastro çalışmaları sırasında paftasında yol olarak gösterilen yerde kaldığı ve yerleşim alanı içerisinde bulunduğu mera ile bir ilgisinin bulunmadığı saptanmıştır.
Şu halde, teknik bilirkişinin rapor ve krokisinde belirtilen A ve B harfleriyle gösterilen toplam 26,10 m2’lik taşınmaz bölümünün bağımsız parsel halinde davacı adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesi gerekirken istek dışına çıkılarak ve henüz davacı adına tapu kaydı oluşmayan 107 ada 3 sayılı parselle birleştirilmek suretiyle tescile karar verilmesi doğru değildir.
Davalı Hazine vekilinin temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulüyle hükmün 6100 sayılı HMK’nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK’nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK’nun 440/III-1, 2, 3 ve 4. bentleri gereğince ilama karşı karar düzeltme yolu kapalı bulunduğuna, 07.05.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.