Yargıtay Kararı 8. Hukuk Dairesi 2013/7298 E. 2013/12716 K. 19.09.2013 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/7298
KARAR NO : 2013/12716
KARAR TARİHİ : 19.09.2013

MAHKEMESİ :…….. Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Şikayet

Yukarıda tarih ve numarası yazılı Mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki davacı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden Daire’ye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:

KARAR

… İş Mahkemesi’nin 2010/53 Esas ve 2011/110 Karar sayılı ilamı ile kıdem ve ihbar tazminatları, fazla mesai ücret alacağı, hafta tatili ücret alacağı, ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacağına hükmedildiği; bu alacak kalemlerinden ihbar tazminatı için yasal faiz, diğer kalemler için en yüksek banka mevduat faizi işletilmesine karar verildiği bu ilamın takibe konu edildiği görülmüştür.
Borçlu vekili …….. Mahkemesi’ne başvurusunda; takipte talep edilen faiz oranlarının fahiş olduğunu, ilama aykırı olarak hesap ve talep edilen faiz oranına ve işlemiş faize itiraz ettiklerini bildirmiş; Mahkemece, bu davanın açılış tarihinden önce borçlunun kendi isteğiyle, borcunu ödemiş olduğundan bahisle şikayetin hukuki yarar yokluğu nedeniyle reddine karar verilmiştir.
Her dava ve şikayet, davanın açıldığı (şikayetin yapıldığı) andaki şartlara göre değerlendirilir (Hukuk Genel Kurulu’nun 2011/12-177 Esas, 2011/300 Karar sayılı 11.05.2011 tarihli kararı). Borçlunun itirazından veya şikayetinden vazgeçmeksizin borcunu cebri …….. tehdidi altında ödemesi şikayeti ve itirazı konusuz kılmaz. Kaldı ki somut olayda, borçlunun rızaen yaptığı bir ödeme bulunmayıp, …….. dosyası kapsamında hesaplanan miktarın ödenmesi borcun cebri …….. tehdidi altında ödenmediği şeklinde değerlendirilemez.
Bu durumda işin esasının incelenmesi gerekir. HGK’nun 20.09.2006 tarih, 12-594/534 sayılı kararında da vurgulandığı üzere Mahkemece yapılacak iş; tarafların bildirdikleri bankalardan hakkın doğum tarihinden itibaren birer yıllık devreler halinde bankalarca mevduata fiilen uygulanan en yüksek faiz oranının sorulması ve hakkın doğum tarihinden itibaren takip tarihine kadar istenebilecek faiz miktarının bilirkişiye hesaplattırılması şeklinde olmalıdır.
Somut olayda Mahkemece, ihbar tazminatı dışındaki alacak kalemleri açısından, yukarıda bildirilen ilkeler ışığında, her iki tarafın da bildirdiği tüm bankalardan faiz oranları getirtilerek ve ihbar tazminatı yönünden ise ilamda belirtilen şekilde, gerektiğinde yeniden bilirkişi raporu alınmak suretiyle sonuca gidilmesi gerekirken eksik incelemeyle yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsizdir.
SONUÇ: Borçlu vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile Mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK’nun 366 ve 6100 sayılı HMK’nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK’nun 388/4. (HMK m.297/ç) ve İİK’nun 366/3. maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 10 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine,
19.9.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.