Yargıtay Kararı 8. Hukuk Dairesi 2013/7247 E. 2013/6705 K. 07.05.2013 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/7247
KARAR NO : 2013/6705
KARAR TARİHİ : 07.05.2013

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Tapu iptali ve tescil

… ile Hazine aralarındaki tapu iptali ve tescil davasının kabulüne dair … Asliye Hukuk Mahkemesi’nden verilen 15.02.2012 gün ve 337/61 sayılı hükmün Yargıtay’ca incelenmesi davalı Hazine temsilcisi tarafından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü:

KARAR

Davacı vekili dava dilekçesinde; vekil edenine ait … ve … Köyleri sınırları içerisindeki taşınmazların kadastro çalışmaları sırasında, … Köyü 143 ada 9 ve 90 parsel, 165 ada 219 parsel, … Köyü 104 ada 1 parsel ve 101 ada 21 parsel sayılı taşınmazlar olarak davalı Hazine adına tespit edilerek tapuya tescil edildiğini açıklayarak uyuşmazlık konusu 143 ada 90 parsel sayılı taşınmaz ile 143 ada 9 parsel sayılı taşınmazın 15 dönümlük kısmının, 165 ada 219 parsel sayılı taşınmazın 4 dönümlük kısmının, 101 ada 26 parsel sayılı taşınmazın 6 dönümlük kısmının, 104 ada 1 parsel sayılı taşınmazın ise 4 dönümlük kısmının davalı adına olan tapu kaydının iptali ile davacı adına tapuya tesciline karar verilmesini talep etmiştir. Davacı vekili, 14.04.2010 tarihli ilk oturumda dava dilekçesinde 143 ada 90 parsel sayılı taşınmazdan bahsedilmiş ise de, bununla 143 ada 9 parsel içerisinde bulunan yaklaşık 5 dönümlük bir yerin anlatılmak istendiğini, burada parsel numarasının yanlış yazıldığını, davanın 143 ada 9 parsel içerisinde bulunan 5 dönümlük yere ilişkin bulunduğunu, yine bu parsel içerisinde bulunan 15 dönümlük yer ile 165 ada 219 parsel, 101 ada 26 parsel ve 104 ada 11 parsel ile ilgili olduğunu, bu hususun maddi hatadan kaynaklandığını, 104 ada 1 parsel olarak yazılmış bulunan taşınmazın ise 104 ada 11 parsel sayılı taşınmaz olduğunu açıklamıştır.
Davalı Hazine vekili cevap dilekçesinde; 143 ada 90 ve 104 ada 1 parsel sayılı taşınmazların dava dışı gerçek kişiler adına kayıtlı olduğu, bu parseller yönünden Hazine’nin taraf sıfatının bulunmadığını, dava konusu 165 ada 219 parsel, 101 ada 26 parsel sayılı taşınmazların … Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2009/324 esasına kayıtlı dava dosyasında davalı durumunda olduğunu açıklayarak derdestlikteki itirazını ileri sürmüştür.
Mahkemece, davanın kabulü ile 143 ada 9 parsel sayılı taşınmazın fen bilirkişi krokisinde B harfi ile gösterilen 2313,61 m2’lik ve D harfi ile gösterilen 4615 m2’lik
kısımlarının ayrı ayrı ifraz edilerek, 143 adaya en son parsel numarası verilmek suretiyle davacı adına tapuya kayıt ve tesciline, 165 ada 219 parsel sayılı taşınmazın fen bilirkişi raporunda B harfi ile gösterilen 3533,50 m2’lik kısmının ifraz edilerek 165 adaya en son parsel numaraları verilmek suretiyle davacı adına tapuya kayıt ve tesciline, 104 ada 11 parsel sayılı taşınmazın fen bilirkişi raporunda A harfi ile gösterilen 1786,19 m2’lik kısmının ifraz edilerek 104 adaya en son parsel numaraları verilmek suretiyle davacı adına tapuya kayıt ve tesciline, 101 ada 26 parsel sayılı taşınmazın fen bilirkişi raporunda A harfi ile gösterilen
2842,92 m2’lik kısmının ifraz edilerek 101 adaya en son parsel numarası verilmek suretiyle davacı adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesi üzerine hüküm, davalı Hazine temsilcisi tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, kadastro öncesi zilyetlik hukuksal nedenine dayalı olarak TMK’nun 713/1, 3402 sayılı Yasa’nın 14. maddesi gereğince açılan mülkiyetin aktarılmasına ilişkin tapu iptali tescil davasıdır.
Mahkemece, yazılı gerekçelerle davanın kabulüne karar verilmiş ise de, davalı Hazine’nin derdestlik itirazı üzerinde durulmadığı gibi dava konusu taşınmazların davalı kısımlarının tapu kaydının iptaline karar verilmeden ifraz edilerek tesciline karar verilmiştir.
Uyuşmazlık konusu 101 ada 26 parsel sayılı taşınmaz 30.01.2007 tarihinde yapılan kadastro çalışmaları sırasında Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerden olduğu ve ileride ekonomik yarar sağlanması mümkün olan yerlerden olduğu ve kimsenin mülkiyet iddiasında bulunmadığı belirtilerek davalı Maliye Hazinesi adına tespit edilmiş, kadastro tespitinin 26.04.2007 tarihinde kesinleşmesi üzerine aynı tarihte tapu kaydı oluşmuştur. 104 ada 11 parsel sayılı taşınmaz 26.09.2000 tarihinde yapılan kadastro çalışmaları sırasında Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerden olduğu ve ileride ekonomik yarar sağlanması mümkün olan yerlerden olduğu ve kimsenin mülkiyet iddiasında bulunmadığı belirtilerek davalı Maliye Hazinesi adına tespit edilmiş, kadastro tespitinin 19.01.2001 tarihinde kesinleşmesi üzerine aynı tarihte tapu kaydı oluşmuştur. 165 ada 219 parsel sayılı taşınmaz 26.09.2000 tarihinde yapılan kadastro çalışmaları sırasında Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerden olduğu ve ileride ekonomik yarar sağlanması mümkün olan yerlerden olduğu ve kimsenin mülkiyet iddiasında bulunmadığı belirtilerek davalı Maliye Hazinesi adına tespit edilmiş, kadastro tespitinin 19.01.2001 tarihinde kesinleşmesi üzerine aynı tarihte tapu kaydı oluşmuştur. 143 ada 9 parsel sayılı taşınmaz 22.09.1999 tarihinde yapılan kadastro çalışmaları sırasında Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerden olduğu ve ileride ekonomik yarar sağlanması mümkün olan yerlerden olduğu ve kimsenin mülkiyet iddiasında bulunmadığı belirtilerek davalı Maliye Hazinesi adına tespit edilmiş, kadastro tespitinin 19.01.2001 tarihinde kesinleşmesi üzerine aynı tarihte tapu kaydı oluşmuştur.
Mahkemece, uyuşmazlık konusu taşınmazların krokide (…) ile gösterilen kısımlarının ayrı ayrı ifraz edilerek aynı adanın en son parsel numarası verilmek suretiyle davacı adına tapuya kayıt ve tesciline denilmek suretiyle hüküm kurulmuştur. Görüldüğü gibi, iptale karar verilmeden “ifrazı” denilmek suretiyle uyuşmazlık konusu taşınmazların dava konusu bölümleri söylenmek suretiyle hüküm kurulmuştur. Söz konusu miktarlar sanki uyuşmazlık konusu parsellerden iptal edilmemiştir, düşüncesi ile kayıt ve tesciline ibareleri kullanılmıştır. Dava dilekçesinde uyuşmazlık konusu taşınmazların 143 ada 9, 165 ada 219, 101 ada 26 ve 104 ada 11 sayılı parsellerin içerisinde olduğu ve bu parsellerin dava dilekçesinde belirtilen kısımları bakımından tapu kaydının iptali ile davacı adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesi istenilmiştir. Tapu kaydının iptaline karar verilmeden davacılar
adına kayıt ve tesciline karar verilemez. “İfraz” ibaresi daha dar anlamda olup, iptali kapsamamakta ve aynı anlamı vermemektedir. Doğru, düzgün ve sağlıklı sicil tutma ve oluşturma kamu düzenine ilişkin olup, Mahkemece, kendiliğinden göz önünde tutulur. Hükmün bu haliyle Tapu Sicil Müdürlüğü’nde infazı duraksama yaratmaktadır. HMK’nun 297. maddesinde, bir kararda bulunması gereken hususlar tek tek bentler halinde sayılmıştır. Aynı maddenin son fıkrasında; “ hükmün sonuç kısmında gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin taleplerden her biri hakkında verilen hüküm ve taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası hakkında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir.” amir hükmüne yer verilmiştir. Mahkemece kurulan hükmün anılan madde kapsamına uygun olarak verildiğinin kabulü mümkün bulunmamaktadır.
Öte yandan davalı Hazine vekili cevap dilekçesinde 165 ada 19 parsel ile 101 ada 26 parsel sayılı taşınmazların … Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2009/324 Esasına kayıtlı davada davalı durumunda olduğunu açıklayarak derdestlik itirazını ileri sürmüş, Mahkemece bu savunma üzerinde durulmamıştır. HMK’nun 114/I maddesinde aynı davanın daha önceden açılmış ve halen görülmekte olmaması dava şartları arasında sayılmıştır. HUMK’nun 187/4 maddesinde ise ikame olunan davanın diğer bir Mahkeme’de derdesti rüyet bulunduğu iddiası ilk itirazlar arasında sayılmıştır. Bu durumda Mahkemece, … Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2009/324 Esas sayılı dava dosyası getirtilerek incelenmeli, elde ki davaya konu 165 ada 119 parsel sayılı taşınmaz ile 101 ada 26 parsel sayılı taşınmazın dava konusu edilen bölümleri ile … Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2009/324 Esas sayılı davasına konu taşınmazların aynı taşınmazlar olup olmadığı üzerinde durulmalı, her iki davanın aynı taşınmazlara ilişkin bulunduğunun belirlenmesi halinde davalı Hazine vekilinin derdestlik itirazı gözönünde bulundurulmalı, her iki davanın aynı taşınmazların farklı kısımlarına ilişkin bulunduğu belirlenmesi halinde ise her iki davanın birleştirilip birleştirilmeyeceği üzerinde durulmalı ondan sonra tarafların iddia ve savunmaları doğrultusunda toplanan tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği halde yazılı gerekçelerle davanın kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olmuştur.
Davalı Hazine temsilcisinin temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulüyle hükmün 6100 sayılı HMK’nun Geçici 3. maddesinin yollamasıyla 1086 sayılı HUMK’nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK’nun 388/4. (HMK m.297/ç) ve HUMK’nun 440/I maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine 07.05.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.