Yargıtay Kararı 8. Hukuk Dairesi 2013/6731 E. 2013/19083 K. 16.12.2013 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/6731
KARAR NO : 2013/19083
KARAR TARİHİ : 16.12.2013

MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Katılma alacağı, ziynet alacağı

… ile … aralarındaki katılma alacağı, ziynet alacağı davasının kısmen reddine ve kısmen kabulüne dair … Aile Mahkemesi’nden verilen 16.01.2013 gün ve 5/42 sayılı hükmün Yargıtay’ca incelenmesi davacı vekili ile davalı vekili taraflarından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü:

K A R A R

Davacı vekili, tarafların 1994 yılında evlendiklerini, müvekkilinin kişisel malı niteliğindeki 19 adet 22 ayar bilezik,1 adet 55 gram 22 ayar bilezik ile 7 adet Cumhuriyet altınından oluşan ziynet eşyalarının davalı tarafından iade edileceği vaadi ile alındığını ancak iade edilmediğini, yine edinilmiş mal niteliğinde olan … ve … plakalı çekiciler üzerinde 1/2 oranında katılma alacağı bulunduğunu açıklayarak, fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak üzere, ziynet eşyaları nedeniyle 10.000, çekiciler nedeniyle 10.000 TL katılma alacağının boşanma kararının kesinleştiği tarihten geçerli yasal faiziyle birlikte davalıdan alınmasına karar verilmesini istemiş, harcını yatırmak suretiyle verdiği 01.11.2012 tarihli ıslah dilekçesinde, bilirkişi raporunda belirtilen ziynet alacağı ile çekici ve mütemmim cüzü olan dorselerden (römork) kaynaklanan katılma alacağının davalı taraftan alınmasını istemiştir.
Davalı … ile davalı vekili aşamalarda; davanın yersiz açıldığını, ziynet eşyalarının ortak ihtiyaçlar için harcandığını, miktarının yüksek gösterildiğini, davacının çekiciler ve dorseler üzerinde alacak talebinde bulunamayacağını açıklayarak davanın reddine karar verilmesini savunmuşlardır.
Mahkemece, davanın kısmen kabulüne, kararda yazılı ziynet eşyalarının aynen iadesine, olmadığı takdirde dava tarihindeki değeri üzerinden belirlenen 21.276,00 TL. ziynet eşyası bedelinin dava tarihinden geçerli yasal faiziyle birlikte, çekiciler ile mütemmim cüzü olan dorseler üzerinden belirlenen 49.500,00 TL.katılma alacağının boşanma kararının kesinleştiği tarihten geçerli yasal faiziyle birlikte davalıdan alınmasına, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmesi üzerine; hüküm, davacı vekili ile davalı vekili tarafından ayrı ayrı temyiz edilmiştir.
Taraflar, 10.04.1994 tarihinde evlenmişler, 15.08.2011 tarihinde açılan boşanma davasının kabulüne ilişkin hükmün 09.02.2012 tarihinde kesinleşmesi üzerine boşanmışlardır. 4721 sayılı TMK’nun yürürlüğe girdiği 01.01.2002 tarihinden sonra bir yıl içinde başka mal rejimi seçilmediğinden, taraflar arasında evlenme tarihinden 01.01.2002 tarihine kadar 743 sayılı TKM’nin 170.maddesi uyarınca mal ayrılığı, bu tarihten boşanma davasının açıldığı 15.08.2011 tarihine kadar yasal edinilmiş mallara katılma rejimi geçerlidir (TMK’nun 202, 4722 s…10 m.). Yanlar arasındaki mal rejimi, boşanma davasının açıldığı tarihte sona ermiştir (TMK’nun 225/2). Dava konusu çekicilerden … plakalı araç, 08.02.2010 tarihinde, … plakalı araç 04.02.2010 tarihinde satın alınarak davalı … adına tescil edilmiş, … plakalı çekici 19.08.2011 tarihinde dava dışı Bahattin Yel’e devredilmiştir.
Dava; ziynet eşyaları yönünden, ziynet eşyalarının aynen, olmadığı takdirde bedelinin iadesi, çekici ve dorseler yönünden, edinilmiş mallara katılma rejiminden kaynaklanan TMK’nun 202, 218, 219, 229, 230, 231, 232, 235 ve 236. maddeleri gereğince açılan katılma alacağı isteğine ilişkindir.
Dosya kapsamına, dava evrakı ile yargılama tutanakları içeriğine, Mahkemece deliller değerlendirilerek karar verildiğine ve takdirde bir isabetsizlik bulunmadığına, davacıya ait kişisel mal niteliğindeki ziynet eşyalarının cins ve miktarları ile dava tarihindeki değerleri uzman bilirkişi aracılığı ile usulüne uygun olarak belirlendiğine, ziynet eşyalarının davalı tarafından alındığı dolaylı olarak kabul edildiğine göre, taraf vekillerinin ziynet eşyalarına yönelik yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddiyle, hükmün bu bölümünün açıklanan nedenlerle ONANMASINA,
Davalı vekilinin, çekici ve dorselere ilişkin temyiz itirazlarına gelince; Mahkemece, çekicilerin ayrılmaz bir parçası kabul edilerek dorseler hakkında yazılı şekilde davanın kabulüne karar verilmiş ise de, verilen karar usul ve yasaya uygun bulunmamaktadır. Davacı vekili, dava dilekçesinde; plakalarını bildirmek suretiyle açıkça 2 adet çekici hakkında dava açmış, dorseler hakkında bir talepte bulunmamıştır. Davacı vekili, harcını yatırmak suretiyle verdiği 01.11.2012 tarihli ıslah dilekçesinde ise; talep miktarını bilirkişi raporunda gösterilen miktara yükseltmiştir. Mahkemece, davaya konu dorselerin plakası yazılı çekicilerin mütemmim cüzü olduğu, davanın dorseleri de kapsadığı görüşünden hareketle davanın kabulüne karar verilmiş ise de mahkemenin kabulüne katılma olanağı bulunmamaktadır.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 3.maddesinde, çekici; “römork ve yarı römorkları çekmek için imal edilmiş olan ve yük taşımayan motorlu taşıttır”, römork; “motorlu araçla çekilen insan veya yük taşımak için imal edilmiş motorsuz taşıttır”, şeklinde tanımlamış ve dorselerin ayrıca trafik siciline tescil edilmesi gerektiği öngörülmüştür. 4721 sayılı TMK’nun 684’üncü maddesinde ise; “Bütünleyici parça, yerel adetlere göre, asıl şeyin temel unsuru olan ve o şey yok edilmedikçe, zarara uğratılmadıkça veya yapısı değiştirilmedikçe ondan ayrılmasına olanak bulunmayan parçadır” şeklinde tanımlanmıştır. Davaya konu dorselere bağımsız plaka numarası verilmek suretiyle, çekicilerden ayrı şekilde trafiğe tescil edildiğine, kasko, sigorta vb. işlemleri çekicilerden bağımsız olarak yapıldığına göre, dorselerin çekicilerden bağımsız olarak değerlendirilmesi gerekir. Eşya hukukunda olduğu gibi bu tür araçların çekicinin ayrılmaz parçası olarak nitelendirilmesine olanak bulunmamaktadır.
Bundan ayrı; “taleple bağlılık ilkesi” başlığını taşıyan HMK’nun 26. (HUMK.nun m. 74) maddesine göre; “hakim, tarafların talep sonuçlarıyla bağlıdır,ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremez. Duruma göre, talep sonucundan daha azına karar verebilir.” HUMK.nun 74, 75 ve 76. maddeleri uyarınca (6100 sayılı HMK.nun 26, 33 m.) hakim, tarafların hukuki tavsifi ile bağlı olmayıp, Türk Kanunlarını re’sen uygulamakla yükümlüdür. Hâkimin tarafların bildirdikleri vakıalar ile bağlı olması bu kurala aykırı değildir. Çünkü, tarafların bildirdikleri vakıalara uygulanacak hukuk kaidesini bulmak ve uygulamak tamamen Hâkimin işidir. Taraflar ileri sürdükleri vakıaların mahiyeti hakkında yapmış oldukları hukuki tavsif ve sebepler hâkime yardımcı olursa da bunlarla asla bağlı değildir. (Bkz. Prof Dr. Baki Kuru, Hukuk Muhakemeleri Usulü Üçüncü Baskı Sayfa 348; Prof. Dr. Saim Üstündağ, Medeni Yargılama Hukuku Cilt: 1, Sayfa 200). Dava dilekçesinin tavsifi Hâkime ait olup, tarafların iddia ve savunmaları doğru algılanmalıdır. O halde; hükme konu dorseler yönünden harcı yatırılmak suretiyle usulüne uygun olarak açılmış bir dava ve istek bulunmamasına karşılık Mahkemece, çekicilerin mütemmim cüzü olduğu gerekçesiyle yazılı şekilde davanın kabulüne karar verilmesi de doğru görülmemiştir.
Kabule göre de, mahkemece alacağa boşanma kararının kesinleştiği tarihten itibaren yasal faiz yürütülmüştür. Dava; edinilmiş mallara katılma rejiminden kaynaklanan katılma alacağına ilişkin olup bu tür davalarda TMK.nun 239/3. maddesi uyarınca karar tarihinden geçerli olarak faize hükmedilmesi gerekmektedir. Mahkemece faiz başlangıç tarihinin boşanma kararının kesinleştiği tarihi olarak belirlenmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu husus özel olarak temyize getirilmediğinden bozma nedeni yapılmamış ve sadece hataya değinilmekle yetinilmiştir.
Davalı vekilinin temyiz itirazları bu bakımdan yerinde olduğundan kabulü ile hükmün çekiciler, dorseler ve faize ilişkin bölümünün açıklanan nedenlerle 6100 sayılı HMK.nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK.nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK’nun 388/4. (HMK m.297/ç) ve HUMK’nun 440/I maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve aşağıda dökümü yazılı davacıya ait 24,30 TL peşin harcın onama harcına mahsubuna, 907,50 TL peşin harcın da istek halinde temyiz eden davalıya iadesine, 16.12.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.