Yargıtay Kararı 8. Hukuk Dairesi 2013/5049 E. 2013/12761 K. 20.09.2013 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/5049
KARAR NO : 2013/12761
KARAR TARİHİ : 20.09.2013

MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Mirasçılık belgesinin iptali ve yeni mirasçılık belgesi istemi

… ile … aralarındaki mirasçılık belgesinin iptali ve yeni mirasçılık belgesi istemi davasının kabulüne dair … 6. Sulh Hukuk Mahkemesi’nden verilen 28.11.2012 gün ve 803/1303 sayılı hükmün Yargıtay’ca incelenmesi davalı vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü:

K A R A R

Davacı vekili dava dilekçesinde; vekil edeninin babası …’in eşi … aleyhine boşanma davası açtığını, davayı açan …’in 29.12.2009 tarihinde vefat ettiğini, TMK.nun 181 maddesi uyarınca murisin kızı ve vekil edeni … (……..) tarafından davanın sürdürüldüğünü, … 3. Aile Mahkemesi’nin 25.05.2010 tarih ve 2009/901 Esas 2010/590 sayılı boşanma kararının 30.06.2010 tarihinde kesinleştiğini, bu durum karşısında davalı eş …’in mirasçı olamayacağını, ancak … 1. Sulh Hukuk Mahkemesi’nden verilen 01.03.2010 tarih 2010/274 Esas ve 2010/301 Karar sayılı hasımsız veraset belgesinde davalı eş … boşanma kararıyla kusurlu eş olarak belirlendiği halde muris …’in mirasçısı olarak gösterildiğini açıklayarak TMK.nun 181/2. fıkrası gözetilmek suretiyle anılan veraset belgesinin iptali ile yeni veraset belgesinin verilmesini istemiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde, vekil edeninin kusurlu sayılmasının davayı takip etmeyen avukatından kaynaklandığını, hakkında suç duyurusunda bulunulduğunu, … 3. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2012/83 Esas sayılı dosyasıyla yargılamanın yapıldığını, bu davanın sonucunun beklenmesi gerektiğini, mirasçılıktan mahrum kalmasını gerektirecek hiçbir neden bulunmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Mahkemece, “…… 1. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2010/274 Esas 2010/301 Karar sayılı veraset belgesinin iptaline ve kızı Emine Zümrüt …….. (Erdem)in mirasçı olarak kabul edilmesine..” karar verilmesi üzerine; hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece yazılı gerekçeyle veraset belgesinin iptaline ve yeni veraset belgesi verilmesine karar verilmiş ise de, görev hususu gözardı edilerek kararın verildiği belirlenmiştir.
Görev kamu düzenine ilişkin olup, mahkemece kendiliğinden gözönünde bulundurulur. Dava, HMK’nun yürürlüğe girdiği 01.10.2011 tarihinden sonra 31.07.2012 tarihinde açılmıştır. 01.10.2011 tarihinden önce yürürlükte bulunan HUMK’nun Sulh Hukuk Mahkemesi’nin görevini belirleyen 8/II-5. bendine göre “mirasçılık belgesi verilmesi hakkındaki isteklerle, bu belgenin değiştirilmesi veya iptali davalarına …” bakar şeklinde olduğu halde 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren HMK.nun 1. maddesi uyarınca; “Mahkemelerin görevi, ancak kanunla düzenlenir. Göreve ilişkin kurallar kamu düzeninden” sayılır, hükmüne yer verilmiştir. Aynı Kanunun 2. maddesinde ise, “dava konusunun değer ve miktarına bakılmaksızın mal varlığına ilişkin davalarla, şahıs varlığına ilişkin davalarda görevli mahkeme, aksine bir düzenleme bulunmadıkça Asliye Hukuk Mahkemesi” olduğunu vurgulamıştır. 6100 sayılı HMK.nun 4/1-ç bendine göre, “Bu kanun ile diğer kanunların, Sulh Hukuk Mahkemesi veya sulh hukuk hakiminin görevlendirdiği davalara Sulh Hukuk Mahkemesi bakar” yine aynı Kanunun, görevli mahkeme başlığını taşıyan 383/1. fıkrasında; “ çekişmesiz yargı işlerinde görevli mahkeme, aksine bir düzenleme bulunmadığı sürece Sulh Hukuk Mahkemesi” olduğu açıklanmıştır. Öte yandan genel hüküm niteliğinde bulunan TMK’nun 598/1. fıkrasında da, veraset belgesinin Sulh Hukuk Mahkemesi’nce verilmesi öngörülmüştür.
6100 sayılı Kanunun çekişmesiz yargı işleri başlığını taşıyan 382/1-c kısmının 6. bendine göre, mirasçılık belgesi verilmesinin Sulh Hukuk Mahkemesi’nin görev alanına girdiği ve çekişmesiz yargı kapsamına alındığı belirlenmiştir. Yukarıda açıklandığı gibi HUMK’nun 8/II-5. maddesi uyarınca mirasçılık belgesinin verilmesi, değiştirilmesi veya iptal davaları ile ilgili görev Sulh Hukuk Mahkemesi’ne verildiği halde, HMK.nun 382/2-c kısmının 6. bendine göre, Sulh Hukuk Mahkemelerinin sadece veraset belgesinin verilmesiyle ilgili istekler konusunda görevli olduğu anlaşılmaktadır. Anılan maddenin bu haliyle yorumlanmasında veraset belgesinin değiştirilmesi veya daha önce verilen veraset belgesinin iptali davalarının Sulh Hukuk Mahkemesi’nde bakılamayacağı ve bu mahkemelerin görevli olamayacağı sonucuna varılmaktadır. Kaldı ki, veraset belgesinin iptali davaları hasımlı olarak açılması zorunlu bulunduğundan çekişmesiz yargıdan çıkıp çekişmeli yargı haline geldiği de bir gerçektir. Bu durum karşısında HMK.nun yürürlüğe girdiği 01.10.2011 tarihinden sonra açılan eldeki dava bakımından HMK.nun 382/2-c kısmının 6. bendi uyarınca görevli mahkemenin Sulh Hukuk Mahkemesi değil Asliye Hukuk Mahkemesi olduğu sonucuna varıldığından dava dilekçesinin görev yönünden reddine dosyanın görevli ve yetkili Asliye Hukuk Mahkemesi’ne gönderilmesine karar verilmesi gerekirken işin esasına girilerek hüküm kurulmuş bulunması doğru değildir.
Davalı vekilinin temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulüyle hükmün 6100 sayılı HMK’nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK’nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, HUMK’nun 440/III-1, 2, 3 ve 4. bentleri gereğince ilama karşı karar düzeltme yolu kapalı bulunduğuna ve 24,30 TL peşin harcın istek halinde temyiz eden davalıya iadesine 20.09.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.