Yargıtay Kararı 8. Hukuk Dairesi 2013/4587 E. 2013/9647 K. 20.06.2013 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/4587
KARAR NO : 2013/9647
KARAR TARİHİ : 20.06.2013

Yukarıda tarih ve numarası yazılı Mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki davalı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden Daire’ye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:

K A R A R
Şikayetçi borçlulardan B..Peynircilik, Gıda San ve Tic.Ltd.Şti. ile S.. D..aleyhinde ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla ilamlı takip yapılmış; borçlular vekili icra mahkemesine başvurusunda, ilamlı takip yapılması ve örnek 6 icra emri gönderilmesinin mümkün olmadığını, müvekkillerine ihtarname tebliğ edilmediğini belirterek icra emirlerinin iptalini talep etmiştir.
Mahkemece, ipotekli taşınmazın maliki üçüncü kişiye muacceliyet ihtarı gönderilmeksizin ilamlı takibe geçilemeyeceği gerekçesiyle şikayetin kabulü ile icra emrinin iptaline karar verilmiş, bu karar Yargıtay 12.Hukuk Dairesi’nin 2012/6653-18369 sayılı ilamı ile karar düzeltme aşamasında “Sair karar düzeltme taleplerinin reddine, Takip dosyasında fotokopisi bulunan İstanbul 11. İcra Hukuk Mahkemesi’nin 24.05.2010 tarih ve 2010/1114 E.-1142 K. sayılı kararının incelenmesinde; şikayetçilerin aynı hukuki nedenlere dayalı olarak, aynı kişiler aleyhinde 07.05.2010 günü icra mahkemesine müracaat ettikleri, mahkemece dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda şikayetçiler A.. B.. ve Ö.. B..hakkında aktif husumetten, borçlu şirket ve taşınmaz maliki hakkında ise İİK.nun 150/ı maddesine bir aykırılık bulunmadığından şikayetin reddine karar verildiği görülmüştür. Her ne kadar, icra mahkemesi kararları genel hükümlere göre yapılan yargılamalar yönünden kesin hüküm oluşturmaz ise de, aynı konuda İcra Mahkemesi’nce verilen önceki kararın kesinleşmesi halinde bu karar daha sonra verilmiş olan İcra Mahkemesi kararına karşı kesin hüküm sonuçlarını doğurur. Mahkemece sözü edilen kararın kesinleşip kesinleşmediği araştırılarak oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi bakımından kararın bozulması gerekirken, onandığı anlaşıldığından alacaklının karar düzeltme isteminin kabulü ile mahkeme kararının yukarıda açıklanan nedenlerle bozulmasına karar vermek gerekmiştir.” denilerek bozulmuştur. Mahkemece, bozmaya uyulduğu belirtilerek bozmada sözü edilen 2010/1114-1142 sayılı kararın getirtilip incelendiği, davacılar vekiline icra emri tebliğ edildikten sonra şikayetlerini detaylı bir şekilde mahkemeye taşıdığı bu kapsamda taşınmaz maliki S.. D.. adına 11.11.2009 tarihinde düzenlenen muacceliyet ihtarının tebliğ edilmeksizin iade edildiği gerekçesiyle şikayetin kabulü ile icra emrinin iptaline karar verildiği görülmüştür.
Yargıtay bozma ilamında ve mahkemenin karar gerekçesinde bildirilen, aynı mahkemeye ait 07.05.2010 şikayet, 24.05.2010 karar tarihli 2010/1114-1142 sayılı kararda, aynı tarafların aynı mahiyetteki şikayetinin “alacaklının kat ihtarı ve hesap özetini asıl borçlu ve ipotek veren üçüncü kişiye gönderdiğine ilişkin belgeleri icra dosyasına sunduğu, bu durumda İİK’nun 150/ı maddesindeki koşulların gerçekleşmiş olduğu” gerekçesiyle reddine karar verildiği görülmektedir. Dosya kapsamından, ipotekle yükümlü satın alan S.. D..’a çıkarılan ihtarnamenin tapudaki adrese gönderildiği ancak muhatabın adresten ayrıldığına, ikinci adresinin de tespit edilemediğine dair 17.11.2009 tarihli şerhle iade edildiği anlaşılmaktadır. İİK’nun 148/a maddesine ve 150/ı maddesinin son cümlesine göre, tapudaki adrese çıkarılmış olan bu tebligat iade edilse bile tebliğ edilmiş sayılacağından ve yukarıda anılan önceki kararda da ihtarın tebliğ edilmiş olduğu kabul edildiğinden şikayetin reddine karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçelerle kabul edilerek icra emrinin iptaline karar verilmesi isabetsizdir.
SONUÇ : Alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK’nun 366. ve 6100 sayılı HMK’nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK’nun 388/4. (HMK m.297/ç) ve İİK’nun 366/3. maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 10 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine
20.06.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.