Yargıtay Kararı 8. Hukuk Dairesi 2013/384 E. 2013/6669 K. 07.05.2013 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/384
KARAR NO : 2013/6669
KARAR TARİHİ : 07.05.2013

MAHKEMESİ : … 2. Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Tapu iptali ve tescil

Hazine ile … ve müşterekleri aralarındaki tapu iptali ve tescil davasının kabulüne dair … 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nden verilen 04.10.2012 gün ve 324/592 sayılı hükmün duruşma yapılması suretiyle Yargıtay’ca incelenmesi davalılar vekili tarafından istenilmiştir. Dosya incelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 07.05.2013 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü temyiz eden davalılardan … ve karşı taraftan davacı Hazine vekili Avukat … geldiler. Duruşmaya başlanarak temyiz isteğinin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan ve hazır bulunanların sözlü açıklaması dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek; dosya incelendi, gereği düşünüldü:

KARAR

Davacı Hazine, davalıların ortak miras bırakanı adına tapuda kayıtlı dava konusu 301 ada 33 parselin kıyı kenar çizgisi içinde kaldığını, Devletin hüküm ve tasarrufu altında kalan yerlerin özel mülkiyete konu olamayacağını ileri sürerek kıyı kenar çizgisi içinde kalan taşınmaza ait tapu kaydının iptali ile terkinine karar verilmesini istemiştir.
Davalılar vekili, çekişmeli taşınmazın Hazine’nin de tarafı olduğu tescil davası sonucunda sicil kaydının oluştuğunu, tapuya tescil edildiğini, kesin hükmün Hazine bakımından da bağlayıcı olduğunu açıklayarak davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davanın kabulü ile İstanbul ili … ilçesi … Mahallesi Kumluk mevkii 301 ada 33 parsel sayılı taşınmazın davalıların murisi adına olan tapu kaydının iptali ile kıyı kenar çizgisi içerisinde kalması nedeniyle tescil harici bırakılmasına (tapu kayıtlarının terkinine) karar verilmesi üzerine hüküm, davalılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava konusu 301 ada 33 parsel, 1972 yılında yapılan tapulama çalışmalarında 25 ila 35 parsellere birlikte uygulanan ve bu taşınmazları kapsadığı belirtilen 12.03.1957 tarih 33 sıra numaralı tapu kaydı ve tedavülü 16.06.1959 tarih 52 sıra numaralı tapu kaydı dikkate alınarak 386,11 m2 ve bahçeli kargir ev vasfı ile davalıların miras bırakanı … oğlu … … adına tesbit edilmiş, tutanak 21.11.1972 tarihinde kesinleşerek tapuya tescil
2013/384-6669
edilmiştir. Dayanak kök tapu kaydının davalıları arasında Hazine’nin de bulunduğu … Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 24.01.1957 tarih 1955/208 Esas, 1957/3 Karar sayılı tescil ilamı ile 9379,50 m2 miktarı ile hükmen oluştuğu, sonrasında dosyası ve ilamı bulunamayan … Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 30.04.1959 tarih 100/99 sayılı ilamı ile tescil edilen miktarın 12.535 m2 olarak tashih edildiği anlaşılmaktadır. Davalılar, kayıt maliki 24.07.2001 tarihinde ölen … …’ın mirasçılarıdır.
Dosya arasında daha evvel davanın reddine ilişkin mahkeme kararlarının yapılan temyiz incelemeleri sonunda kanun değişikliklerinden bahisle usulden bozmalar yapıldığı ve esasa ilişkin bir bozma sevk edilmediği görülmektedir. Mahkemece taşınmazın mahallinde yapılan keşif sonunda alınan bilirkişi kurulu raporu ile kıyı kenar çizgisi içinde kaldığı belirlenmiş ve davanın kabulüne karar verilmiştir. Anayasa Mahkemesi’nin 12.05.2011 tarih 2009/31 Esas ve 2011/77 Karar sayılı iptal kararı karşısında hükmün doğru olduğu düşünülebilir ise de, az yukarıda açıklandığı üzere çekişme konusu 301 ada 33 parsel sayılı taşınmazın kadastro tespitinin tapu kaydına dayalı olarak yapıldığı ve anılan kaydın ilk tesisinin Hazinenin taraf olduğu … Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 24.01.1957 tarih 1955/209 Esas ve 1957/3 Karar sayılı tescil ilamı ile kararı bulunamayan 30.04.1959 tarih 100/99 sayılı ilamı ile oluştuğu anlaşılmıştır. Her ne kadar temyize konu dosyada tapu kaydı uygulaması bulunmamakta ise de aynı tapuya dayalı olarak tesbiti yapılan ve yine Hazine tarafından kayıt maliklerine karşı açılan dava dosyalarında yapılan kayıt uygulamaları sonunda kök tapu kaydının 301 ada 25 ila 35 parselleri kapsadığı tesbit edilmiştir. Bu durumda dava konusu taşınmazın Hazine’nin de tarafı olduğu kesin hüküm ile tapu kaydının oluştuğuna, kök tapu kaydının dava konusu 301 ada 33 parselin tamamını da kapsadığı anlaşıldığına göre kesin hükmün, tarafı olan Hazineyi bağlayacağı gözetilerek davanın kesin hüküm sebebi ile esastan reddine karar verilmesi gerekirken bu husus gözden kaçırılarak yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamıştır.
Yukarıda açıklanan nedenlerle davalılar vekilinin temyiz itirazları yerinde görüldüğünden kabulü ile usul ve kanuna aykırı görülen hükmün 6100 sayılı HMK’nun Geçici 3.maddesi yollaması ile HUMK’nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, Yargıtay duruşmasının yapıldığı tarihte yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümleri uyarınca 990,00 TL Avukatlık Ücreti’nin Hazineden alınarak Yargıtay duruşmasında avukat marifetiyle temsil olunan davalılara verilmesine, taraflarca HUMK’nun 388/4. (HMK m.297/ç) ve HUMK’nun 440/1. maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine 07.05.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.