Yargıtay Kararı 8. Hukuk Dairesi 2013/3775 E. 2013/17716 K. 26.11.2013 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/3775
KARAR NO : 2013/17716
KARAR TARİHİ : 26.11.2013

G.. K.. ile C..K.. E.. aralarındaki katkı payı alacağı davasının kısmen kabulüne ve kısmen reddine dair İzmir 4. Aile Mahkemesi’nden verilen 10.05.2012 gün ve 1038/455 sayılı hükmün duruşma yapılması suretiyle Yargıtay’ca incelenmesi davalı vekili, duruşmasız olarak incelenmesi ise davacı vekili taraflarından istenilmiştir. Dosya incelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 18.12.2012 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü temyiz eden davalı bizzat ve vekili Avukat C..Ö..ı ve karşı taraftan davacı bizzat ve vekili Avukat F.. G.. G.. geldiler. Duruşmaya başlanarak temyiz isteğinin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan ve hazır bulunanların sözlü açıklaması dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek; dosyanın incelenmesi sonucu görülen eksikliklerin ikmali için dosyanın mahal mahkemesine iadesine karar verilmesini takiben eksiklik tamamlanmış olmakla dosya yeniden incelendi gereği düşünüldü:

KARAR
Davacı G.. vekili, tarafların evlilik birliği içerisinde edindiği ve davalı üzerine kaydedilen 6601 ada 19 parseldeki konutun alımında davacının da gerek ziynet eşyalarının bozdurulması gerek yaptığı birikim ile katkıda bulunduğunu açıklayarak fazla hakları saklı tutulmak üzere 200.000 TL katkı payı alacağının dava tarihinden geçerli yasal faizi ile davalıdan tahsilini istemiştir
Davalı C..K.. vekili, iddiaları kabul etmediklerini, dava konusu taşınmazın davalının kişisel mal varlığı ile edinildiğini, kendisine ait parası ve babasından miras kalan evin satışından gelen para ile alındığını, davacının 1989 yılında üniversiteden mezun olduğunu, daha sonra hiç çalışmadığını, para biriktirmesinin de mümkün olmadığını, ailesinden kalan bir mal varlığının da bulunmadığını açıklayarak davanın reddini savunmuştur
Mahkemece, davanın kısmen kabul kısmen reddi ile davacının dava konusu yapılan taşınmaza katkısından doğan 49.280,82 TL’lik katkı payı alacağının dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazla talebin reddine karar verilmesi üzerine hüküm davacı vekili ile davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Taraflar 09.12.1989 tarihinde evlenmiş, 20.06.2007 tarihinde açılan boşanma davasının kabulüne ilişkin hükmün 19.11.2009 tarihinde kesinleşmesiyle, mal rejimi sona ermiştir (TMK’nun 225/2.m.). Sözleşmeyle başka mal rejimi seçilmediğinden, eşler arasında 01.01.2002 tarihine kadar mal ayrılığı (TKM’nin 170.m.), bu tarihten mal rejiminin sona erdiği boşanma davasının açıldığı tarihe kadar ise yasal edinilmiş mallara katılma rejimi geçerlidir (TMK’nun 202, 4722 s.Y.nın 10.m.).
Dava konusu 6601 ada 19 parseldeki 1 numaralı konut 31.01.1996 tarihinde taraflar arasında mal ayrılığı rejiminin geçerli olduğu dönemde davalı C.. K..adına satın alınarak tapuya tescil edilmiş olup davacının talebinin dava dilekçesi ve dosya kapsamına göre katkı payı alacağı niteliğinde olduğu anlaşılmaktadır.
Mahkemece 18.07.2011 ve 09.04.2012 tarihli bilirkişi raporlarındaki açıklamalar, yapılan hesaplama usul ve yasaya, olayın oluşuna uygun bulunarak yazılı şekilde hüküm kurulmuştur. Dosya muhtevasına, dava evrakı ile yargılama tutanakları münderecatına, mevcut deliller mahkemece takdir edilerek karar verildiğine, toplanan delillere göre davacının, davalı adına alınan taşınmazın edinilmesinde ziynetleri ile katkıda bulunduğunun kabulünde bir isabetsizlik bulunmadığına, davalının gelir elde ettiği açık olup davacının da evlenme tarihi ile dava konusu konutun edinildiği tarih arasında devamlı olmamakla birlikte belirli sürede düzenli gelir elde ettiği toplanan delillerden anlaşıldığına, katkı payı alacağında dava tarihi itibarıyla konutun piyasa rayiç (sürüm) değerinin dikkate alınması ve katkı payı oranının da taraf gelirlerinden hareketle tesbiti gerektiğine göre aşağıda yazılı husus dışında taraf vekillerinin diğer tüm temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
Ancak, 743 sayılı Türk Kanunu Medenisi’nin yürürlükte bulunduğu dönemde mal ayrılığı rejimi sırasında edinilen taşınmaz açısından kural olarak, mal ayrılığı rejiminden kaynaklanan katkı payı alacaklarının evlenme tarihi ile edinme tarihi arasındaki tarafların gelirleri ile kişisel masrafları ve davalı eş bakımından aynı Kanun’un 152. maddesi gereğince evi geçindirme yükümlülüğünden doğan masraflar ayrı ayrı belirlenip toplam gelirlerinden düştükten sonra her birinin ayrı ayrı tasarruf edebilecekleri miktarların toplamı karşısında davacının katkı oranının bulunması ve bu katkı oranının dava tarihindeki taşınmazın sürüm değeri ile çarpılması sonucu davacının katkı alacağının bulunması şeklinde hesabın yapılması gerekir. Toplu katkı niteliğindeki ziynetlerle ilgili katkı yapılması halinde ise katkının yapıldığı tarihteki ziynetlerin değerinin katkıda bulunulan konutun o tarih itibarıyla değerine oranlanması ile katkı payı oranı tesbit edilmektedir. Dava konusu taşınmazın alımında davacı Gonca’nın katkı oranı belirlenirken ziynetlerin katkı tarihindeki değerinin, dava konusu konutun katkı tarihindeki piyasa sürüm değerine oranlanarak hukukçu bilirkişinin raporuna göre belirlenen (626,78 TL / 5.541,00 TL) bulunacak % 11,31 oranının ziynetlerle katkı olarak dikkate alınması zorunludur. Davacının da çalışarak gelir elde ettiği belirlendiğine göre az yukarıda açıklanan kural göz önünde bulundurularak taraf gelirleri ve TKM’nin 152.maddesinin gözetilmesi suretiyle dava konusu taşınmazın alımında kalan kısım için davacı Gonca’nın katkı oranının tesbit edilmesi, bulunacak bu oranın ziynetlerle yapılan katkı oranı ile toplanarak dava konusu konutun dava tarihindeki sürüm değeri 267.433 TL ile çarpılması, bu yöntemle davacının katkı payı alacağının bulunması gerekirken davacı Gonca’nın toplam gelirinin konutun alım değerine oranlanarak bulunan katkı oranına itibar edilerek, özellikle TKM’nin 152.maddesinin de göz ardı edilerek yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamıştır. Tarafların hesaplamaya yönelen karşılıklı temyiz itirazları bu bakımdan yerinde olup Mahkemece açıklanan hususlar dikkate alınarak yeniden katkı payı oranı ve alacağı hesabının yapılması gerekmektedir. Yapılacak hesaplamada net olarak taraf gelirleri ve katkının belirlenememesi halinde hakkaniyet ve fedakarlığın denkleştirilmesi ilkesi ile 6098 sayılı TBK’nun 50. ve 51. maddelerinin verilecek hükümde dikkate alınacağı da göz ardı edilmemelidir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekili ile davalı vekilinin katkı payı oranı ve alacağının hesaplanmasına yönelen karşılıklı temyiz itirazları yerinde görüldüğünden kabulüyle, hükmün 6100 sayılı HMK’nun Geçici 3. maddesi yollaması ile halen yürürlükte bulunan 1086 sayılı HUMK’nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK’nun 388/4. (HMK m.297/ç) ve HUMK’nun 440/I maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve 732,00 TL peşin harcın istek halinde temyiz edenler davacı ve davalıya ayrı ayrı iadesine 26.11.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.