Yargıtay Kararı 8. Hukuk Dairesi 2013/31 E. 2013/6308 K. 30.04.2013 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/31
KARAR NO : 2013/6308
KARAR TARİHİ : 30.04.2013

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

… ile … aralarındaki katkı payı alacağı davasının reddine dair… Asliye Hukuk Mahkemesi’nden verilen 22.05.2012 gün ve 153/176 sayılı hükmün duruşma yapılması suretiyle Yargıtay’ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmiştir. Dosya incelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 30.04.2013 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü temyiz eden davacı … vekili Avukat … geldi. Karşı taraftan kimse gelmedi. Duruşmaya başlanarak temyiz isteğinin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan ve hazır bulunanın sözlü açıklaması dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek; dosya incelendi, gereği düşünüldü:

K A R A R

Davacı … vekili, tarafların evli iken davacının kuaför dükkanı olup, davalının da bu dükkanda çalıştığını, evlilik içinde davacının çalışıp kazandığı paralar ile …,… alınan dava konusu taşınmazların davalı adına tapuda tescil edildiğini, bu tescil sırasında davacının evliliğinin yaşam boyunca devam edeceğine inandığını ve eşine güvendiğini, davalı eşinin kendisini başka bir erkekle aldattığını öğrenen davacının açtığı boşanma davası sonunda aldatma hususunun tespit edilerek boşanmalarına karar verildiğini, davalının kazancını ise şahsi ve lüks harcamalarda kullandığını açıklayarak fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile 200.000 TL maddi tazminat alacağının dava tarihinden itibaren yasal faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı … vekili, davacının sadece kuaförlük yaptığını, elde ettiği kazancın ancak, kendine yettiğini ve taşınmaz alma imkanının olmadığını, davalının ise önce babası …’den sonra annesi … ’den kendine intikal eden …’da 4 katlı dört daireli kargir ev ve … ’da bir adet daire ile çeşitli banka hesaplarındaki paraları kullanarak bu taşınmazları aldığını, ataerkil yapıdaki davacının tüm malları eşi kadın üzerine kaydetmesinin hayatın olağan akışına da aykırı bulunduğunu açıklayarak davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davacının davasının reddine karar verilmesi üzerine; hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Taraflar 18.3.1982 tarihinde evlenmiş, 20.02.2003 tarihinde açılan boşanma davasının kabulüne ilişkin hükmün 03.03.2005 tarihinde kesinleşmesiyle mal rejimi sona ermiştir (TMK’nun 225/2.m.). Sözleşmeyle başka mal rejimi seçilmediğinden, eşler arasında 01.01.2002 tarihine kadar mal ayrılığı (TKM’nin 170.m.), bu tarihten mal rejiminin sona erdiği boşanma davasının açıldığı tarihe kadar ise yasal edinilmiş mallara katılma rejimi geçerlidir (TMK’nun 202, 4722 s.Y’nın 10.m.).
Dava konusu taşınmazlardan … 1125 ada 70 parselde B blok 2 numaralı mesken 07.06.1993, … köyünde çalılık vasfındaki 222 ada 1 ve 2 parseller 02.05.2001 ve… parselde 27 numaralı dubleks mesken 19.10.1998 tarihinde satın alınarak davalı … adına tapuya tescil edilmişlerdir. Ayrıca yapılan keşifler sonunda 222 ada 2 parsel halen fındıklık vasfında iken 222 ada 1 parsel üzerinde tamamlanmamış tripleks konut bulunduğu belirlenmiştir. Edinme tarihleri, dosya kapsamı ve davacının talebi karşısında davanın mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklanan katkı payı alacağı olarak kabul edilmesi gerekir.
Mahkemece, taşınmazların edinme tarihi itibarı ile eski TKM hükümleri gereğince mal ayrılığı rejimi hükümleri geçerli olup davacının bu rejim hükümlerine göre taşınmazların edinimi sırasında katkısı olduğunu net ve somut delillerle ispatlayamadığı, taşınmazların alımından önce gelir durumu ve ekonomik durumunun tam olarak belgelendirilmediği, taşınmazların bir kısmı yönünden davalıya kalan mirastan gelen edinimlerin kullanıldığı, bu hususun dosyada sabit olduğu, bu hali ile davacının …,… ve … ki gayrimenkuller yönünden katkısı olduğunu tam olarak ispatlayamadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş ise yapılan araştırma ve inceleme hüküm vermeye yeterli bulunmamaktadır.
Toplanan delillerden davacının taşınmazların edinildiği tarihlerde kuaför dükkanı çalıştırdığı, davalının da bu kuaför dükkanında çalıştığı açıktır. Davacının kuaför çalıştırmasından elde ettiği gelirini başka yerde kullandığı davalı tarafından ispat edilemediğine göre davacının evlilik içinde edinilen mallara çalışarak elde ettiği geliri ile katkıda bulunduğunun kabulü gerekir. Daire uygulaması bu yöndedir. Katkının ispatında maddi ve somut katkının ortaya konması ve yaklaşık ispatı gerekli olup, davanın niteliği itibarıyla tam olarak bu tür davalarda kanıtlama pek mümkün olmamaktadır. Bu bakımdan Mahkeme’nin katkının tam olarak ispat edilemediği gerekçesi yerinde değildir. Davada taraflar arasında çözülmesi ve uyuşmazlıkta dikkate alınması gereken sorun dava konusu taşınmazlara çalışarak katkı iddia edildiğine göre, öncelikle savunmada ileri sürülen davalıya miras yolu ile gelen para ve mallar ile taşınmazların edinilip edinilmediklerinin belirlenmesi, bu belirleme sonrası davacının katkı payı olduğu kanısına varılırsa ne şekilde hesap edileceğine ilişkindir.
Davalının babası ile annesinden miras kalan taşınmazlara ait kayıtlar dosya arasına sunulmuştur. Yine mirasçılık belgelerine göre davalının annesi … ile babası … ölümleri sonunda mirasçı olarak davalı … dışında üç kardeşi daha kalmıştır. Sunulan kayıtlarda … dört katlı dört daireli kargir ev niteliğindeki 255 ada 8 parselin davalı ve kardeşlerine intikali ile birlikte 28.01.1992 tarihinde dava dışı … satıldıkları, yine … parselde 1 numaralı dairenin de davalı ve kardeşlerine intikalle beraber 18.03.1993 tarihinde dava dışı … devredildiği görülmektedir. Dava konusu edilen ve 07.06.1993 tarihinde edinilen …’daki 1125 ada 70 parselde B blok 2 numaralı meskenin alım tarihi gözetildiğinde davalının miras mallarının satışından elde edilen gelirin bu taşınmazın alımında kullanıldığının da kabulü gerekmektedir.
Mahkeme’nin bu taşınmazla ilgili gerekçesi yerindedir. Ancak satılan taşınmazlardan davalıya ne miktar para düştüğü, davalıya bu malların dışında banka hesabında nakit para kalıp kalmadığı usulüne uygun şekilde araştırılmamıştır. Evlilik birliğinde ilk edinilen bu taşınmaz mal bakımından miras yolu ile gelen malların satışı tespit edilirse banka hesabından gelecek nakit paradan davalıya ne miktar düştüğü kesin olarak belirlenmelidir. Bu belirleme yapılırken miras kalan malların devredildiği tarihteki tapuda yazılı değerlerinin değil, piyasa sürüm değerlerinin dikkate alınması gerekir. Miras yolu ile davalıya intikal edecek miktar bu şekilde bulunduktan sonra alım tarihi itibarıyla dava konusu …’daki taşınmazın sürüm değeri ile karşılaştırılarak ayrıca bir katkıya gerek olmadan belirtilen taşınmazın alınıp alınamayacağı tespit edilmelidir. Dava konusu bu taşınmaz satın alındıktan sonra ayrıca davalının artan bir miras parasının olduğunun belirlenmesi halinde de daha sonra alınan taşınmazlar bakımından bu miras parasının kullanıldığı da kabul edilmeli, hesaplamalarda dikkate alınmalıdır.

Dava konusu … 3168 parselde 27 numaralı dubleks mesken ile … ada 1 ve 2 parseller ve bunlardan 222 ada 1 parsel üzerinde inşaası devam eden yapının dosyadaki belirlemeler karşısında % 55 oranda bitmiş hali ile, diğer taşınmazlar için ise, katkı payı oranı ve katkı payı alacağı hesaplanırken, davalının az yukarıda açıklanan tespit sonrası artan miras malı dışında taraf gelirleri dikkate alınarak hesaplama yapılmalıdır. Dosyada taraf gelirlerinin tam olarak belirlenmesinin mümkün olmadığının anlaşılması halinde toplanan deliller, 24.02.2012 tarihli bilirkişi raporundaki açıklamalar, hakkaniyet ve fedakarlığın denkleştirilmesi ilkeleri ile asgari ücret de gözetilerek katkı oranları bulunmaya çalışılmalıdır. Bu hususta Mahkemece yapılacak iş; tarafların çalışmaya başladıkları günden itibaren gelirlerine ilişkin tüm belgelerin araştırılması, bulundukları yerlerden getirtilerek dosya arasına konulması veya bu konuda elden alınıp Mahkemeye sunulması konusunda taraflara süre ve imkan tanınması, böylece davacı ve davalının herbirinin ayrı ayrı gelirlerine ilişkin belgeler değerlendirilerek toplam gelirlerinin ayrı ayrı hesaplanması, her bir taşınmazın edinildikleri tarihteki, eşlerin sosyal statüleri ve mesleki kariyerleri göz önünde bulundurularak herbirinin ayrı ayrı kişisel harcamalarının hesaplanması, 743 sayılı TKM’nin 152. maddesi uyarınca, davacı kocanın evi geçindirme yükümlülüğü gözetilerek normal koşullarda yapılabilecek evi geçindirmeye ilişkin harcamalarının ayrıca hesaplanıp, kişisel giderlerine eklenmesi, eşlerin herbirinin ayrı ayrı kişisel gelirlerinin toplam gelirlerden indirilerek her eşin yapabileceği tasarruf miktarlarının ayrı ayrı saptanması, toplam tasarruf miktarı karşısında davacının katkı payı oranının bulunması için konunun uzmanı bilirkişiden rapor alınması, az yukarıda açıklandığı üzere 222 ada 1 parseli üzerinde inşaası devam eden yapının % 55 bitmiş hali ile hesaplamaya dahil edilmesi gerektiğinin gözetilmesi, her bir taşınmaz için belirlenecek katkı oranı ile dava tarihindeki gerçek değerlerinin çarpılması sonucu bulunacak miktarların davacının katkı payı alacağı olduğunun kabulü ile hüküm altına alınması ve somut olayda hakkaniyet ilkeleri ve fedakarlığın denkleştirilmesi için TMK’nun 227, 6098 s. TMK’nun 51 ve 52. (BK’nun 42 ve 43.) maddelerinin uygulanmasının düşünülmesi, böylece hak ve adalet duygusunun tatmininin sağlanması bakımından toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek davacının katkı payı alacağı konusunda bir karar verilmesi gerekmektedir. Mahkemece bu hususlar ve açıklamalar gözetilmeden davacının çalışarak gelir elde ettiğinin ispatlanamadığı görüşünden hareketle yazılı şekilde davanın tümü ile reddine karar verilmiş olması doğru olmamıştır. Davaya Aile Mahkemesi tarafından bakılması gerektiği de ileri sürülmüş olup, karar başlığında hatalı olarak yazılmamakla beraber 18.11.2008 tarihli yargılama oturumunda davaya Aile Mahkemesi sıfatı ile bakılmasına karar verildiğine göre karar başlığında yazılmamış olması maddi hataya dayalı olarak kabul edilmiş ve bu husus bozma sebebi yapılmamıştır.
Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazları yerinde görüldüğünden kabulü ile Usul ve Kanuna aykırı görülen hükmün 6100 sayılı HMK’nun Geçici 3. maddesi yollaması ile HUMK’nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, Yargıtay duruşmasının yapıldığı tarihte yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümleri uyarınca 990 TL avukatlık ücretinin davalıdan alınarak Yargıtay duruşmasında avukat marifetiyle temsil olunan davacıya verilmesine, taraflarca HUMK’nun 388/4. (HMK m.297/ç) ve HUMK’nun 440/1. maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve 21,15 TL peşin harcın istek halinde temyiz eden davacıya iadesine, 30.04.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.