Yargıtay Kararı 8. Hukuk Dairesi 2013/22981 E. 2015/8490 K. 15.04.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/22981
KARAR NO : 2015/8490
KARAR TARİHİ : 15.04.2015

Aile Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Mal rejiminden kaynaklanan alacak

….. ile …. aralarındaki mal rejiminden kaynaklanan alacak davasının kabulüne dair Aile Mahkemesi’nden verilen 02.10.2013 gün ve 910/1291 sayılı hükmün Yargıtay’ca incelenmesi davalı vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü:

K A R A R

Davacı …. vekili, evlilik birliği içerisinde satın alınan …. plakalı araç, … Köyündeki arsa ve … Caddesi … Sokakta bulunan marketin açılışında ve binaların yapımı sırasında ziynet eşyalarını vererek katkıda bulunduğunu, ayrıca evden ayrılırken müşterek hanede kalan bir kısım ev eşyalarının verilmediğini açıklayarak; öncelikle bu eşyaların aynen teslimine, bu mümkün olmadığı takdirde fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak üzere şimdilik 1.000-TL’nin tahsiline; araç, daireler, market ve market işletmesi için fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydı ile şimdilik 10.000-TL’nin davalıdan tahsiline, dava tarihinden itibaren yasal faiz uygulanmasına karar verilmesini istemiştir.
Davalı … vekili, davacının herhangi bir katkısı olmadığını açıklayarak davanın reddini savunmuştur.
Mahkemenin davanın kısmen kabulüne kısmen reddine ilişkin 14.02.2011 tarihli ilk kararı Dairemizin 15.03.2012 tarih 2011/2685 Esas-2012/1787 Karar sayılı kararı ile “…kısa kararla gerekçeli karar arasında çelişki yaratılmıştır…Hükümlerin korunmasında esas olan kısa karardır. Gerekçeli kararın kısa karara uygun olması gerekir…Hüküm bu nedenle kanuna ve 10.04.1992 gün 1991/7 Esas-1992/4 Karar sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararına aykırı olarak tesis edilmiştir…” gerekçesiyle bozulmuştur. Bozma sonrası yapılan yargılama neticesinde Mahkemenin davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine ilişkin 13.06.2012 tarihli ikinci kararı Dairemizin 07.05.2013 tarih 2012/10431 Esas-2013/6657 Karar sayılı kararı ile “…kural olarak mahkemece bozma ilamına uyulduğuna göre bozma ilamı çerçevesinde işlem yapmak zorunluluğu doğmaktadır. Bozma ilamına uyulmasının taraf yararına usuli kazanılmış hak teşkil edeceği açıktır. Ne var ki, Mahkemece, bozulan kararın aynısı tekrar edilerek hüküm kurulmuş, dolayısıyla kısa karar ile gerekçeli karar arasındaki çelişki giderilmemiştir…Hüküm bu nedenle kanuna, 10.04.1992 gün 1991/7 Esas-1992/4 Karar sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı ile Dairenin bozma ilamına aykırı olarak tesis edilmiştir…” gerekçesiyle ikinci kez bozulmuştur.
Mahkemece, bozma ilamından sonra; 38 parsel sayılı gayrimenkule ilişkin olarak 42.000 TL, … plaka sayılı araca ilişkin olarak 12.300 TL olmak üzere toplam 54.300 TL katılma alacağı bulunduğunun kanıtlandığı gerekçesiyle bu miktar alacağın 10.000 TL’lik bölümünün dava tarihinden, 44.300 TL’lik bölümünün de 01/12/2010 ıslah tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline; 31741 ada 6 parselde bulunan 6 ve 10 numaralı bağımsız bölümler ile market işletmesi ile ilgili talebin reddine; ev eşyalarına yönelik talebinde vaki feragat nedeniyle reddine karar verilmesi üzerine; hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1- Dosya kapsamına, dava evrakı ile yargılama tutanakları içeriğine, mevcut deliller Mahkemece takdir edilerek karar verilmesine ve takdirde bir isabetsizlik bulunmamasına; uyulan bozma ilamında açıklandığı üzere işlem yapılıp sonucu dairesinde hüküm tesis edildiğine göre; davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazlarının reddine,
2- Davacı TMK’nun yürürlüğe girdiği 01.01.2002 tarihinden önce 2001 yılında davalı eş tarafından satın alınan …. …. … (…) Köyünde bulunan 38 parsel sayılı taşınmazın alımında katkısı bulunduğunu belirterek, bu taşınmaz yönünden de alacak talep etmiştir. Davacı katkısını daha önceden de katkısıyla satın alınan …. ve …. marka otomobillerin satışından elde edilen paranın bu taşınmazın alınmasında kullanılması olarak açıklamıştır. Davacı, gösterdiği deliller ile bu iddiasını kanıtlayamamıştır. Aksine, bu taşınmazın alımında davalının babasının verdiği 50.000 doların kullanıldığı, taşınmazın verilen bu para ile davalı ve kardeşi tarafından birlikte satın alındığı ispatlanmıştır. Durum böyle iken Mahkemece bu taşınmaz yönünden talebin reddi yerine, davacı yararına katkı payı alacağına hükmedilmesi suretiyle fazla alacağa hükmedilmesi doğru olmamış, hükmün bu yönden bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda 2.bentte gösterilen sebeple ve 6100 sayılı HMK’nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK’nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının yukarıda 1.bentte gösterilen sebeplerle reddine, taraflarca HUMK’nun 388/4. (HMK m.297/ç) ve HUMK’nun 440/I maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve 927,00 TL peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine, 15.04.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.