Yargıtay Kararı 8. Hukuk Dairesi 2013/22953 E. 2015/8282 K. 13.04.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/22953
KARAR NO : 2015/8282
KARAR TARİHİ : 13.04.2015

Aile Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Katılma alacağı

…. ile ….. aralarındaki katılma alacağı davasının reddine dair Aile Mahkemesi’nden verilen 11.09.2013 gün ve 962/637 sayılı hükmün Yargıtay’ca incelenmesi davacı tarafından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü:

K A R A R

Davacı, davalı ile davacının 1997 yılında evlendiklerini, Aile Mahkemesi’nin 2010/833 Esas sayılı dosyası ile 13.12.2011 tarihinde boşandıklarını ve kararın kesinleştiğini, evli oldukları süre içinde vefat eden annesinden miras yoluyla inikal eden bir arsa üzerine yapılan binadan kendisine bir daire kaldığını, evlilik birliği devam ederken bu dairede ikamet ettiklerini, ancak tapu sicilinde 2431 ada 8 parsel 8 numaralı bağımsız bölüm olarak kayıtlı taşınmazı 06.03.2003 tarihinde, o dönem işlerinin kötü gitmesi nedeniyle piyasaya borçlarının olması ve bu nedenle eşi ile aralarında oluşan geçimsizliğin giderilmesi ve eşinin gönlünü alıp kendisini güvende hissetmesini sağlamak alacaklılarının olası haciz işleminden korunmak amacıyla evi davalıya tapuda satış göstererek devrettiğini, oturdukları süre içinde evin bakım onarım tadilat giderleri için de masraf yaptığını, aslında dava konusu taşınmazın annesinden intikal etmesi nedeniyle edinilmiş mallara katılma rejimine tabi olmadığını, ancak eşinin evlilik süresi boyunca kendisine ve çocuklarına verdiği katkıyı inkar edemeyeceği için onların mağdur olmalarını istemediğini, bu nedenle piyasa değeri yaklaşık 120.000,00 TL civarında olan dairenin paylaşılması ve fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak koşuluyla şimdilik 60.000,00 TL’nin davalıdan alınarak tarafına verilmesini dava ve talep etmiştir.
Davalı cevap dilekçesinde; evlilik öncesi ve sonrasında sigortalı olarak çalışarak elde ettiği gelirler ve ayrıca düğünde takılan ziynetleri ve ailesinden aldığı borçlarla meskenin alınmasına katkıda bulunduğunu, davacının ise düzensiz bir geliri olup katkısının olmadığını, ayrıca tüm bunun dışında davacının bu taşınmazı devretmesinin bağışlama niteliğinde olduğunu, belirterek kişisel mal savunmasında bulunmuş; kişisel mallar üzerinde TMK gereğince de diğer eşin katkı payı katılım alacağı talebinde bulunamayacağını ileri sürerek açılan davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece, katılma alacağı talebine konu edilen taşınmmazın TMK’nun 220. maddesi uyarınca kişisel mal kapsamında kaldığı, eşlerin evlilik birliğinin sona ermesinden sonra birbirlerine ait kişisel mallar üzerinde katkı payı ya da katılım alacağı talebinde bulunması mümkün olmadığı; taşınmazın bedelsiz olarak devredildiği iddiasının kabulü halinde taşınmazın bağışlama yoluyla elde edildiğini kabul etmek gerektiği gerekçesiyle davacının davasının reddine karar verilmiştir. Hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, katılma alacağına ilişkindir.
Dava konusu taşınmazın davacı eş tarafından davalıya tapu dairesinde yapılan 18.03.2005 tarihli satış işlemiyle devredildiği, ve dava tarihi itibariyle davalı üzerinde kayıtlı olduğu anlaşılmaktadır. Davalı gerçekte bu işlemin bağış niteliğinde olduğunu ileri sürmüşse de, tapuda yapılan işlem satış işlemi niteliğinde olduğu gibi, davacı tarafından yapılan bu devir işleminin bağışlama iradesiyle yapıldığı davalı tarafından kanıtlanmamıştır.
Taraflar, 14.05.1997 tarihinde evlenmişler, 22.09.2010 tarihinde açılan boşanma davası sonunda 17.02.2012 tarihinde kesinleşen kararla boşanmışlardır. Eşler arasındaki mal rejimi TMK’nun 225/son maddesi gereğince boşanma davasının açıldığı tarihte sona ermiştir. Bu durum karşısında eşler başka bir mal rejimini seçtiklerini ileri sürmediklerinden, evlilik tarihinden 4721 sayılı TMK’nun yürürlüğe girdiği 01.01.2002 tarihine kadar 743 sayılı TKM’nin 170.maddesi uyarınca eşler arasında mal ayrılığı rejimi, 01.01.2002 tarihinden boşanma davasının açıldığı 22.09.2010 tarihine kadar 4722 sayılı Kanun’un 10. maddesi gereğince, TMK’nun 202. maddesine göre edinilmiş mallara katılma rejimi geçerlidir. Yukarıdaki açıklamalar ve iktisap tarihi gözönüne alındığında alacak talebine konu edilen taşınmazın edinilmiş malvarlığı kapsamında olduğunun kabulü gerekir.
Katılma alacağı, eklenecek değerlerden (TMK’nun 229) ve denkleştirmeden (TMK’nun 230) elde edilen miktarlar da dahil olmak üzere edinilmiş malların (TMK’nun 219) toplam değerinden bu mallara ilişkin borçları çıktıktan sonra kalan artık degerin yarısı üzerinde (TMK’nun 231) diğer eşin alacak hakkıdır. (TMK’nun 236/1).
O halde, dava konusu taşınmazın edinme tarihi itibariyle edinilmiş mal kabul edilerek davacının katılma alacağı hususunda gerektiğinde keşif ve hesap bilirkişi incelemesi yapılması, hesap sonunda davacının katılma alacağı çıktığı takdirde buna hükmedilmesi gerekirken, mahkemece edinmenin bağışlamaya dayandığı ve mal varlığının davalının kişisel malı olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi isabetsiz olmuş bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Hükmün temyiz edilen yukarda gösterilen sebeplerle 6100 sayılı HMK’nun Geçici 3.maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK’nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK’nun 388/4. (HMK m.297/ç) ve HUMK’nun 440/I maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve 24,30 TL peşin harcın istek halinde temyiz eden davacıya iadesine, 13.04.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.