Yargıtay Kararı 8. Hukuk Dairesi 2013/218 E. 2013/6975 K. 13.05.2013 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/218
KARAR NO : 2013/6975
KARAR TARİHİ : 13.05.2013

MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Katılma alacağı

…e asli müdahil … ile … aralarındaki katılma alacağı davasında ihtiyati tedbir talebinin reddine dair … 5.Aile Mahkemesi’nden verilen 11.10.2012 gün ve 645 sayılı ara kararın Yargıtay’ca incelenmesi asli müdahil vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü:
Davacı vekili dava dilekçesinde, ada ve parsel ile plaka numaralarını bildirdiği taşınmazlar ile araçların edinilmesine vekil edeninin katkısı sebebiyle fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere 50.000 TL katılma alacağının davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili, katkı talep edilen malların vekil edenine ait kişisel mal niteliğinde bulunduğunu, babası tarafından gönderilen paralar ile edinildiğini açıklayarak davanın reddini savunmuştur.
Yargılama devam ederken davalının babası … müdahale harcını yatırmak suretiyle 15.06.2012 tarihli asli müdahale talebini içeren dilekçeyi Mahkemeye sunarak, 6100 sayılı HMK’nun 65. maddesi gereğince asli müdahale talebinin kabulü ile, taraflar arasında davaya konu edilen malların kendisine ait olduğunun tespitine ve kişisel mal olarak değerlendirilmesine karar verilmesini, davasının derdest bulunan dava ile birlikte yürütülmesini istemiştir.
Mahkemece, 11.10.2012 tarihli ara kararı ile asli müdahale isteyen İsmet’in isteği yönünden; davanın davacı tarafından davalıda bulunan edinilmiş mallara katılma rejimi gereğince alacak isteğine yönelik talep olduğu, dava konusunun alacak olduğu, ayni nitelikte bir isteğin bulunmadığı, diğer bir deyişle tapu iptal ve tescil isteğinin bulunmadığı, müdahale talep edenin taşınmazlarda hakkının bulunması halinde bunu ancak davalıdan isteyebileceği, bu taşınmazların kişisel mal olduğuna yönelik davalının iddiasının davalı tarafından kanıtlanması gerektiği anlaşıldığından, kişisel nitelikteki alacak nedeniyle hukuki yararının bulunmadığı anlaşıldığından asli müdahale talebi isteğinin reddine karar verilmiştir. Verilen bu ara karar müdahale isteyen vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Somut olayda davacı, evlilik birliği içerisinde edinilen mallara katkısı sebebiyle alacak isteğinde bulunmuş, davalı ise dava konusu edilen taşınmazlar ile araçların kişisel malları olduğu sebebiyle tasfiye edilemeyeceğini, eşi yararına herhangi bir alacağın söz konusu olmadığını savunmuştur. Yargılama devam ederken davaya harç yatırmak suretiyle HMK’nun 65. maddesi uyarınca, müdahale talebinde bulunan davalının babası … açmış olduğu bu davasının derdest dava ile birlikte yürütülmesini istemiştir. 6100 sayılı HMK’nun 65. maddesi “Bir yargılamanın konusu olan hak veya şey üzerinde kısmen veya tamamen hak iddia eden üçüncü kişi, hüküm verilinceye kadar bu durumu ileri sürerek, yargılamanın taraflarına karşı aynı Mahkemede dava açabilir, asli müdahale davası ile asıl yargılama birlikte yürütülür ve karara bağlanır.” denilmektedir. Şu halde, İsmet usule uygun bir biçimde asli müdahil sıfatı ile davada taraf durumunu almış hak talep etmiş olmaktadır. Az yukarıda belirtilen Kanun’un açık hükmü uyarınca, davaların birlikte yürütülüp nihai hükümle birlikte karara bağlanması gerekir. Ne var ki, HUMK’nun 427. (HMK. m. 361) maddesi hükmüne göre, ancak, Mahkemenin nihai kararlarına karşı temyiz yoluna başvurulabileceğinden müdahale talebi hakkında Mahkemece verilen 11.10.2012 tarihli ara kararına yönelik temyiz dilekçesinin bu aşamada kabulüne olanak bulunmamaktadır.
Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz eden müdahil vekilinin temyiz dilekçesinin belirtilen nedenlerle REDDİNE, ve 21,15 TL peşin harcın istek halinde temyiz eden asli müdahil …’a iadesine
13.05.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.