YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/21502
KARAR NO : 2015/1861
KARAR TARİHİ : 30.01.2015
İcra Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : İstihkak
Yukarıda tarih ve numarası yazılı Mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki temyiz eden tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden Daire’ye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:
K A R A R
Davacı 3. kişi vekili, davacı 3. kişinin borçla ve icra dosyasının tarafları ile hiçbir ilgisi olmadığını, haczedilen malların davacı 3.kişinin irsaliyeli fatura ile satın aldığı ve satmak için işyerinde bulundurduğu mallar olup davacı 3.kişiye ait olduğunu, davacı 3. kişinin işyerini içerisinde sadece üç adet raf olduğu halde demirbaşsız olarak mülk sahiplerinden kiraladığını açıklayarak haczin kaldırılmasını ve kötüniyetli davalının haczedilen malın gerçek değerinin tamamı kadar tazminata mahkum edilmesini talep etmiştir.
Davalı alacaklı vekili, dava konusu haczin ödeme emrinin tebliğ edildiği borçlunun faaliyet adresinde yapıldığını, aynı yerde daha evvel iki haciz işleminin daha yapıldığını, sunulan delillerin istihkak iddiasını kanıtlamaya elverişli olmadığını, alacaklıdan mal kaçırmak için danışıklı işlemler yapıldığını açıklayarak davanın reddine ve dava değerinin %40’ından az olmamak üzere tazminata karar verilmesi gerektiğini savunmuştur.
Dahili davalı borçlu, davaya bir diyeceği olmadığını, dava konusu malların davacıya ait olduğunu belirtmiştir.
Mahkemece; davacı 3. kişi adına vergi kaydı bulunan işyerinde davacı 3. kişinin huzurunda, borçlunun yokluğunda haciz yapıldığı, dava konusu işyerinin daha önceden borçlu tarafından işletildiği ancak 31.12.2007 tarihinde terk işlemi yapıldığı, daha sonra aynı işyerinin 23.12.2010 tarihinde davacı 3.kişi tarafından konfeksiyon dükkanı olarak işletildiği, mülkiyet karinesinin davacı 3.kişi lehine olduğu gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiş; temyiz incelemesi sonucunda Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 12.11.2012 gün, 10912-12395 sayılı kararı ile; hacizde hazır bulunan 3. kişinin borçluya ait işyerini devraldığını beyan ettiği, haciz tutanaklarının aksi sabit oluncaya kadar geçerli olduğu, kira sözleşmesi ve vergi levhasına göre davacının haciz adresindeki faaliyetinin borcun doğumundan çok sonra başladığı, bu koşullarda borcun doğumundan sonra örtülü işyeri devri yapıldığı, istihkak iddiasının ise alacaklıdan mal kaçırmak için danışıklı olarak ileri
sürüldüğünün kabulü gerektiği, devir gerçek kabul edilse bile İİK’nun 44. maddesindeki gereklerin yerine getirildiği iddia ve ispat edilmediğine göre BK’nun 179. maddesi uyarınca devralanın da işletmenin borçlarından iki yıl süre ile sorumlu olacağının kabulü gerektiği, davanın reddine karar verilmesi gerektiği belirtilerek hüküm bozulmuştur. Mahkemece uyma kararı verilerek yapılan yargılama sonucunda: davanın reddine, asıl alacak değerinin hacizli malların değerinden az olması nedeni ile asıl alacak miktarı olan 5256,84-TL’nin %40’ı oranında tazminatın davacıdan alınarak davalılara ödenmesine karar verilmiş, daha sonra tavzih yoluyla hükmün 2 numaralı maddesindeki “davalılar” kelimesinin “davalı …”a şeklinde düzeltilmesine karar verilmiş; hüküm, davacı 3. kişi vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1- Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları bilgi belgelere, temyiz olunan kararda yazılı gerekçelere, bozma ilamına uyularak karar verilmiş olmasında, usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davacı 3.kişi vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazlarının reddine;
2- 2004 sayılı İİK’nun 97/13. maddesinde: “İstihkak davası üzerine takibin talikine karar verilip de neticede dava reddolunursa alacaklının alacağından bu dava dolayısıyla istifası geciken miktarın yüzde kırkından aşağı olmamak üzere davacıdan tazminat alınmasına hükmolunur…” düzenlemesi yer almaktadır. Ancak 02.07.2012 tarihli ve 6352 sayılı Kanun’un 19. maddesi ile tazminat oranı % 20 olarak değiştirilmiştir. Bu durumda 02.07.2012 tarihinde 6352 sayılı Kanun’un 19. maddesi ile yürürlüğe giren bu değişiklik nedeni ile bu tarihten itibaren tazminat oranının % 20 olarak uygulanması gerekir. Somut olayda teminatın yatırılmış olması nedeni ile takip durduğundan, İİK’nun değişik 97/13. maddesi gereğince % 20 oranı ile davalı alacaklı yararına tazminata karar verilmesi gerekirken, gerekçesi karar yerinde tartışılmadan ve söz konusu değişiklik de gözönüne alınmadan Yasada yazılı olan % 20 tazminat oranı aşılarak, % 40 oranı ile davalı alacaklı yararına tazminata hükmedilmiş olması doğru görülmemiştir. Ne var ki belirtilen bu yanlışlığın giderilmesi yargılamanın tekrarını gerektirir nitelikte görülmediğinden, 6100 sayılı HMK’nun Geçici 3. maddesi yollaması ile 1086 sayılı HUMK’nun 438/7. maddesi uyarınca hükmün düzeltilerek onanması uygun görülmüştür.
Davacı 3. kişi vekilinin yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle hükmün esasına ilişkin temyiz isteminin reddi ile kararın ONANMASINA, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle tazminat yönünden temyiz itirazının kabulüne ve tavzih yoluyla düzeltilen hüküm fıkrasının 2 numaralı maddesindeki “….asıl alacak miktarı olan 5256,84-TL’nin %40’ı oranında tazminatın……” ibaresinin çıkartılarak yerine “….asıl alacak miktarı olan 5256,84-TL’nin %20’si oranında tazminatın……” ibaresinin yazılmak suretiyle hükmün düzeltilen bu şekli ile ONANMASINA, taraflarca HUMK’nun 388/4. (HMK m.297/ç) ve İİK’nun 366/3. maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 10 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve 24,30 TL peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine, 30.01.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.