Yargıtay Kararı 8. Hukuk Dairesi 2013/21338 E. 2015/1867 K. 30.01.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/21338
KARAR NO : 2015/1867
KARAR TARİHİ : 30.01.2015

İcra Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : İstihkak

Yukarıda tarih ve numarası yazılı Mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki temyiz eden tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden Daire’ye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:

KARAR

Davacı 3. kişi vekili, müvekkili şirketin adresinde, borçlu şirketin borcundan dolayı haciz yapıldığını, şirkete ait işyerinde bulunan bütün menkuller ve makinelerin demirbaş listesinde kayıtlı olduğunu, ilgili makinelerin faturaları bulunduğunu, borçlu şirketin fiili aktivitesi olmayan bir şirket olduğunu, bu şirketin müvekkili şirkete ait işyerinin hemen yakınındaki 11 nolu işyerinde şubesi bulunduğunu ancak şu an fiilen kullanılmadığını, 10 nolu işyeri ile borçlu şirketin bir ilgisi bulunmadığını açıklayarak haczin kaldırılmasını talep etmiştir.
Mahkemece; davalı şirkete gönderilen tebligatın iade geldiği, davacı vekiline davalının adresini bildirmesi için 1 haftalık kesin süre verildiği, davacı vekilinin ihtar şerhli tebligatı 20.09.2012 tarihinde tebliğ almasına rağmen 1 haftalık kesin süre içinde davalı şirketin adresini bildirmediği gerekçesiyle 6100 sayılı HMK’nun 119/1-b ve 119/2 maddeleri gereğince davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiş; hüküm, davacı 3.kişi vekili tarafından temyiz edilmiştir.
7201 sayılı Kanun’un 35. maddesinde; ”…(Değişik fıkra: 11/01/2011-6099 S.K./9.mad.) Daha önce tebligat yapılmamış olsa bile, tüzel kişiler bakımından resmî kayıtlardaki adresleri esas alınır ve bu madde hükümleri uygulanır… ” hükmü düzenlenmiştir.
Mahkemece yukarıda anılan kanun hükmü uyarınca davalı alacaklı şirketin Ticaret Sicili’ndeki adresi sorulup belirlenerek dava dilekçesinin Tebligat Kanunu hükümleri uyarınca bu adrese tebliğe çıkarılması, bu şekilde taraf teşkili sağlandıktan sonra iddia ve savunma doğrultusunda taraf delilleri toplanarak esas hakkında karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi doğru olmamıştır.
Bundan ayrı, borçlu ….’nin davada taraf olarak yer almadığı, adına duruşma gün ve saatini bildirir davetiye tebliğ edilmediği görülmüştür.

Kural olarak, istihkak davasında borçlunun davalı gösterilmesi için 3. kişinin istihkak iddiasına karşı çıkmış olması gerekir. Borçlunun İİK’nun 96/1. maddesi uyarınca davayı açan 3. kişi yararına istihkak iddiasında bulunması veya haciz sırasında hazır bulunmasına karşın 3. kişinin istihkak iddiasına karşı çıkmaması ya da İİK’nun 96/2. maddesi gereği yokluğunda yapılan 3. kişinin istihkak iddiası kendisine bildirilmesine rağmen verilen 3 günlük süre içinde itiraz etmemesi durumunda istihkak davasında davalı gösterilmesine gerek yoktur. Çünkü bu durumda borçlu istihkak iddiasını kabul etmiş sayılır.
Haciz sırasında hazır bulunmayan ve dava konusu menkullerin haczine ilişkin tutanağın İİK’nun 103. maddesi uyarınca tebliğ işlemi de kendisine yapılmayan borçlunun, istihkak iddiasına karşı çıkıp çıkmadığı anlaşılamaz. Mahkemece yapılacak iş öncelikle borçluya yöntemince çıkartılacak açıklamalı davetiye ile davaya katılma olanağı sağlanması, duruşmaları takip etmesi halinde istihkak iddiasına karşı tutumunun belirlenmesi, varsa delilleri de toplanarak yargılamaya devam edilmesi gerekir. Bu bağlamda davanın borçluya yöneltilmesi gerektiği dikkate alınmadan yargılamaya devamla yazılı şekilde karar verilmesi bozma nedeni oluşturur.
Somut olayda dava konusu haciz sırasında borçlu…. Yetkilisi haciz yerinde hazır değildir. Kendisine İİK’nun 103.maddesi uyarınca haciz tutanağı tebliğ edilmemiştir. Üçüncü kişinin açtığı davada taraf olarak da gösterilmediği için istihkak iddiasına karşı tutumu da belirsizdir. Bu koşullarda borçlunun yapacağı savunma ve sunacağı deliller işin esasına etki edecek mahiyettedir. Bu nedenle borçlu Şahinkardeşler ….’nin davalı sıfatı ile duruşmalara katılmasının sağlanması, taraf teşkilinden sonra işin esasına girilerek, toplanacak delillere göre bir karar verilmesi gerekir.
Belirtilen hususlar dikkate alınmadan eksik araştırma ve incelemeye dayalı olarak yazılı biçimde karar verilmesi hatalı olmuştur.
Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı 3.kişi vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün İİK’nun 366 ve HUMK’nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK’nun 388/4. (HMK m.297/ç) ve İİK’nun 366/3. maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 10 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine
ve 24,30 TL peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine 30.01.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.