Yargıtay Kararı 8. Hukuk Dairesi 2013/20817 E. 2015/1028 K. 19.01.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/20817
KARAR NO : 2015/1028
KARAR TARİHİ : 19.01.2015

İcra Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : İstihkak

Yukarıda tarih ve numarası yazılı Mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki davalı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden Daire’ye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:
K A R A R

Davacı 3. kişi vekili, İcra Müdürlüğü’nün 2012/21627 sayılı takip dosyasında 18.10.2012 tarihinde,…adresinde haczedilen 8 adet menkulün borçlu şirket ile bir alakası olmadığını, aynı adreste faaliyet gösteren davacı şirketlere ait olduğunu iddia ederek davanın kabülü ile menkuller üzerindeki haczin kaldırılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı alacaklı vekili, takip borçlusu şirket yetkilisi…’nin 18.10.2012 tarihli hacizde hazır bulunduğunu, aynı zamanda davacı şirketlerden ..nin de yetkilisi olduğunu belirttiğini, alacaklıdan mal kaçırmak kastıyla davacı şirketler ile borçlu şirketlerin birlikte hareket ettiğini savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, tüm dosya kapsamına göre; davacı şirketlerin ticari defter ve kayıtlarının usulüne uygun olarak tutulduğu ve davacı şirketlerin lehine delil olarak kabulünün gerektiği, haczedilen menkullerin defterlerde kaydının bulunduğu, …’nin takip tarihinden çok önce 03.01.2008 tarihinde borçlu şirket müdürlüğünden istifa ettiği, borçlu şirket ile ilgisi bulunmayan adreste yapılan hacze konu menkullerin bu adreste faaliyet gösteren davacı şirketlere ait olduğu gerekçesiyle davanın kabülüne karar verilmiş; hüküm, davalı alacaklı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Uyuşmazlık, 3. kişinin İİK’nun 96 vd maddelerine dayalı istihkak davasına ilişkindir.
İstihkak iddiasında bulunan davacı şirketler ile borçlu şirketin dosya içinde bulunan ticaret sicil bilgilerinin incelenmesinden; davacılardan …nin 08.09.2008 tarihinde kurulduğu, 08.11.2012 tarihine kadar …nin bu şirketin ortağı olduğu ve anılan tarihte hisselerini …’e devrederek şirketten ayrıldığı, davacılardan…i’nin 17.03.2010 tarihinde kurulduğu, ortaklarını.. olduğu, ..’nin ise 09.06.1989 tarihinde
kurulduğu, 30.11.2007 tarihinde şirket ortaklarından..’nin şirket müdürü olarak seçildiği müdürlük görevinden 03.01.2008 tarihinde istifa ettiği ve bu istifanın 02.03.2011 tarihli Ticaret Sicili Gazetesinde ilan edildiği, dosyada bulunan sicil bilgilerine göre …’nin borçlu şirket müdürlüğünden istifasına rağmen bu şirketteki ortaklığının devam ettiği görülmüştür. Öte yandan; davacının dayandığı ve bilirkişi incelemesine konu olan, mahcuzlara ait olduğu belirtilen faturaların tarihleri 2012 yılının Eylül ve Ekim aylarına isabet etmektedir. Ayrıca, takibin dayanağı olan 9 adet kambiyo senedinin vade tarihleri de 2008 yılının Nisan, Mayıs, Haziran ve Temmuz aylarına tekabül etmektedir. Bu bilgiler ışığında; mahcuzlara ait olduğu iddia edilen faturaların tarihi ve istihkak iddiasında bulunan davacı şirketlerin kuruluş tarihleri borcun doğumundan sonradır. Diğer taraftan, davaya konu haciz sırasında haciz tutanağına borçlu şirket yetkilisi olarak yazılan … “Ben aynı zamanda…’nin de yetkilisiyim” şeklinde beyanda bulunmuştur. Gerek aksi ispat edilene kadar geçerli olan haciz tutanağındaki bu beyan gerekse taraf şirketlerinin değişen ve mevcut ortaklık yapılarını gösteren, yukarıda açıklanan ortaklık yapısı birlikte değerlendirildiğinde borçlu şirket ile davacı şirketler arasında organik bağın bulunduğu sonucuna varılmalıdır. Bu doğrultuda;
Davacının delil olarak gösterdiği faturaların borcun doğumundan sonra tanzim edilmiş olması, istihkak iddiasında bulunan şirketlerin kuruluşunun da borcun doğumundan sonraya isabet etmesi, davacı şirketler ile davalı borçlu şirket arasındaki organik bağın bulunması ve haciz sırasında hazır bulunan ..nin beyanları birlikte değerlendirilerek ispat olunamayan davanın reddine karar vermek gerekirken, delillerin yanlış değerlendirilmesi sonucu yazılı şekilde kabul kararı verilmesi doğru olmamış, hükmün bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalı alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, hükmün İİK’nun 366. ve 6100 sayılı HMK’nun Geçici 3. maddesinin yollamasıyla 1086 sayılı HUMK’nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK’nun 388/4. (HMK m.297/ç) ve İİK’nun 366/3. maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 10 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve 48,60 TL peşin harcın istek halinde temyiz eden davalı …’a iadesine 19.01.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.