Yargıtay Kararı 8. Hukuk Dairesi 2013/20347 E. 2014/11212 K. 02.06.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/20347
KARAR NO : 2014/11212
KARAR TARİHİ : 02.06.2014

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Muhdesat aidiyetinin tespiti

… ile … ve müşterekleri aralarındaki muhdesat aidiyetinin tespiti davasının kabulüne dair …. Asliye Hukuk Mahkemesi’nden verilen 11.06.2013 gün ve 277/333 sayılı hükmün Yargıtay’ca incelenmesi davalılar vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü:

K A R A R

Davacı vekili, hakkında ….Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2008/1674 Esas sayılı dosyasında ortaklığın giderilmesi davası açılan dava konusu …. ada …. parsel sayılı taşınmaz üzerindeki binanın müvekkili tarafından yapıldığını ileri sürerek muhdesatın davacıya aidiyetinin tespitine karar verilmesini istemiştir.
Davalılar vekili, davacı ile murislerinin 1986 yılında kurulan şirkete ortak olduklarını, binaya ait yükümlülüklerinin davalılar tarafından yerine getirildiğini açıklayarak davanın reddine karar verilmesini savunmuşlardır.
Mahkemece, davanın kabulü ile …. ada ….parsel nolu taşınmaz üzerinde bulunan binanın mülkiyetinin davacı … ‘a ait olduğunun tespitine karar verilmiştir. Hüküm, süresinde davalılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava taşınmaz üzerindeki muhdesatın aidiyetinin tespiti istemine ilişkindir.
İddia ve savunmaya, duruşma tutanaklarına yansıyan bilgi ve belgelere, bu yolla saptanan dava niteliğine ve özellikle iddia ve savunmanın kıymetlendirilmesi yönünden bilgilerine başvurulan ve hükme dayanak yapılan uzman bilirkişi raporunun niteliği, içeriği ve dosya kapsamında toplanıp değerlendirilen delillere, delillerin takdir, tahlil ve tartışımına ilişkin hükümde gösterilen gerekçelere göre, dava konusu bodrum kat, zemin kat ve üç normal katlı bina niteliğindeki muhdesatın davacı tarafça meydana getirildiğinin belirlenmesinde bir isabetsizlik bulunmayıp davalı tarafın sair temyiz itirazları yerinde değildir. Ne var ki, gerek eski Medeni Kanun ve gerekse sonradan yürürlüğe giren Türk Medeni Kanunu hükümlerine göre arz üzerindeki bütünleyici parça nitelikli muhtesatların mülkiyetinin arzın mülkiyetine tabi olduğu gözetildiğinde, sadece muhtesatın davacı tarafça meydana getirildiğinin tespitine karar verilmekle yetinilmesi, mülkiyetin tespiti isteminin ise reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz, davalı tarafın temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde ise de, yanılgının giderilmesi yargılamanın yenilenmesini gerektirmediğinden, hüküm fıkrasının 1 nolu bendindeki “….mülkiyetinin davacı …’a ait olduğunun…” sözlerinin çıkarılmasına, yerine “…davacı … tarafından meydana getirildiğinin..” sözlerinin yazılmasına, hükmün düzeltilen bu şekli ile ONANMASINA, taraflarca HUMK’nun 388/4. (HMK m.297/ç) ve HUMK’nun 440/I maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, hüküm düzeltilerek onandığından harç alınmasına yer olmadığına ve 9.509,35 TL peşin harcın istek halinde temyiz eden davalılara iadesine, 02.06.2014 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

KARŞI OY

Dava, davacı ile davalıların paylı mülkiyetindeki, aynı zamanda bir başka dava ile ortaklığın giderilmesi davasına konu edilen taşınmaz üzerinde bulunan muhtesatın (binanın), davacı tarafından meydana getirilmiş olduğunun tespitine karar verilmesine ilişkindir. Dava kabul edilmiş, hükmü davalılar vekili temyiz etmiştir.
Bina 1994 yılında yapılmış, davalıların mirasbırakanı …. kardeşi olan davacı ….dan ½ payı 1997 yılında satın almıştır. Davalıların mirasbırakanının payı, üzerindeki bina mevcut durumdayken satışa konu olmuştur. Binanın davacı tarafından meydana getirilmiş olması sonuca etkili değildir. Taşınmazın üzerindeki muhtesatla birlikte paylı olarak taraflara ait olduğunun kabulü gerekir. Dava haksızdır. Temyiz edilen hükmün, davanın reddine karar verilmek üzere bozulması gerektiğini düşünüyor; değerli çoğunluğun onama kararına katılmıyorum. 02.06.2014