Yargıtay Kararı 8. Hukuk Dairesi 2013/20270 E. 2015/6027 K. 16.03.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/20270
KARAR NO : 2015/6027
KARAR TARİHİ : 16.03.2015

Aile Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Katkı payı alacağı

….. ile….. aralarındaki katkı payı alacağı davasının kısmen kabulüne ve kısmen reddine dair ……. Aile Hukuk Mahkemesi’nden verilen 12.04.2012 gün ve 540/313 sayılı hükmün Yargıtay’ca incelenmesi davacı vekili ve davalı vekili taraflarından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü:

KARAR
Davacı vekili, evlilik içinde vekil eden ve davalı tarafın ortak katkıları ile alınan iki adet taşınmaz ve ev eşyalarına ilişkin TMK’nun ilgili hükümleri gereği mal rejiminin tasfiye edilerek fazla hakları saklı kalmak kaydı ile 5110 ada 3 parsel numaralı taşınmazda mevcut 1 nolu bağımsız bölüm için 3.000,00 TL, 97 ada 12 parsel sayılı arsa için 2.000,00 TL katkı payı alacağı ile ev eşyalarının aynen iadesi, mümkün degil ise 3.400,00 TL katkı payı alacağının yasal faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş, 01.03.2012 havale tarihli ıslah dilekçesiyle de istek miktarını arttırarak 1 nolu bağımsız bölüm için 7.000,00 TL, 12 parseldeki arsa için 2.941,00 TL ve yasal faiz talep etmiştir.
Davalı vekili, müvekkili adına kayıtlı, dava konusu iki adet taşınmazdan, 5110 ada 3 parsel numaralı taşınmazda mevcut 1 nolu bağımsız bölümü Özbekistan’da, 97 ada 12 parsel sayılı arsayı ise Suudi Arabistan’da çalışması karşılığı edindiği birikimleri ile satın aldığını açıklayarak davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, dava konusu taşınmazlardan 97 ada 12 parsel sayılı arsa nitelikli taşınmazla ilgili olarak davanın reddine, 5110 ada 3 parsel numaralı taşınmazda mevcut 1 nolu bağımsız bölüm yönünden 7.000,00 TL ve ev eşyaları ile ilgili olarak da 975,00 TL olmak üzere toplam 7.975,00 TL katkı payı alacağına, 3.975,00 TL’nin dava tarihinden, 4.000,00 TL’nin ıslah tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesi üzerine, hüküm davacı vekili ve davalı vekili tarafından ayrı ayrı temyiz edilmiştir.
Taraflar 09.04.1990 tarihinde evlenmişler, 15.09.2008 tarihinde açılan boşanma davasının kabulüne ilişkin kararın 30.06.2010 tarihinde kesinleşmesi ile boşanmışlardır. Eşler arasındaki mal rejimi TMK’nun 225/son maddesi gereğince boşanma davasının açıldığı tarihte sona ermiştir. Bu durum karşısında evlilik tarihinden 4721 sayılı TMK’nun yürürlüğe girdiği 01.01.2002 tarihine kadar 743 sayılı TKM’nin 170. maddesi uyarınca eşler arasında mal ayrılığı rejimi, 01.01.2002 tarihinden boşanma davasının açıldığı tarihe kadar 4722 sayılı Kanun’un 10. maddesi gereğince, eşler başka bir mal rejimini seçtiklerini ileri sürmediklerinden TMK’nun 202. maddesine göre edinilmiş mallara katılma rejimi geçerlidir.
Dava konusu 5110 ada 3 parseldeki 1 nolu bağımsız bölüm, 23.07.1997 tarihinde, 97 ada 12 parsel sayılı arsa ise 22.11.1995 tarihinde davalı İsmet adına satış yoluyla tapuya tescil edilmiştir. 97 ada 12 parsel 25.06.2007 tarihinde dava dışı üçüncü kişiye satılmıştır. Dava, taşınmazların ve eşyaların edinme tarihleri itibariyle mal rejiminin tasfiyesine dayalı eşya iadesi ve katkı payı alacağına ilişkindir.
Davalı vekilinin davacı tarafça ıslah edilen miktar bakımından zamanaşımı süresinin geçtiğine ilişkin temyiz itirazı ile ilgili olarak; dosya muhtevasına, dava evrakı ile yargılama tutanakları münderecatına, talep ve ıslah dilekçesi kapsamı ile toplanan deliller karşısında davacı tarafça 6098 sayılı TBK’nun 146. maddesinde öngörülen on yıllık zamanaşımı süresi içerisinde davanın açıldığı ve ıslahın yapıldığı anlaşıldığından usul ve yasaya aykırılık bulunmadığına göre davalı vekilinin bu yöne ilişkin temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
Davacı vekilinin ev eşyaları yönünden, kabul edilen miktara ilişkin temyiz itirazının incelenmesinde; dosya muhtevasına, dava evrakı ile yargılama tutanakları münderecatına, mevcut deliller mahkemece takdir edilerek karar verildiğine, talep dilekçesi kapsamı ile toplanan deliller karşısında davacı lehine ortak konutta mevcut bulunan eşyaların hesaplamada nazara alınmasında bir isabetsizlik görülmediğine, özellikle mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklanan davalarda uygulama yeri bulan hakkaniyet ve fedakarlığın denkleştirilmesi ilkeleri de birlikte düşünüldüğünde davacı lehine ev eşyaları yönünden yazılı şekilde hükmedilen alacak miktarında usul ve yasaya aykırılık bulunmamaktadır.
Davacı vekili tarafından 5110 ada 3 parsel numaralı taşınmazda mevcut 1 nolu bağımsız bölüme ilişkin hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde; dava konusu edilen taşınmaza ilişkin yapılan hesaplamada taşınmazın dava tarihindeki değeri esas alınması gerekirken keşif tarihi itibariyle değerinin esasa alınması doğru değil ise de temyiz edenin sıfatı nedeniyle bu husus aleyhe bozma nedeni yapılmamıştır.
Davacı vekili tarafından 97 ada 12 parsel numaralı arsa vasfındaki taşınmazla ilgili katkı payı alacağının reddine ilişkin hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde; davaya konu taşınmazın 25.06.2007 tarihinde üçüncü şahsa satıldığı, satışından yaklaşık 1 sene sonra boşanma davasının açılmış olduğu dosya kapsamından anlaşılmakla; hayatın olağan akışı içerisinde taşınmaz satışından elde edillen bedelin arada geçen zaman süresi içerisinde harcanmış olduğu hususunun ispatı yükü davalı eşe aittir ve dosya kapsamında bu husus davalı tarafça kanıtlanamamıştır.
Davacı ………..’nin evlenme tarihinden taşınmazın satın alım tarihine kadar tarım işçisi olarak tarlalarda ve fabrikalarda sigortasız olarak çalıştığına yönelik tanık beyanları, davalı tarafın dolaylı kabulü ve tüm dosya kapsamına göre, davacının taşınmazların edinildiği dönemde çalıştığının ve az da olsa bir gelir elde ettiğinin kabul edilmesi gerekmektedir. Bu durumda her iki tarafın da çalışarak gelir elde ettiğinin anlaşılması, taraf gelirleri dikkate alınarak, iki tarafın gelirlerinden tasarruf edebilecekleri miktarlar, 743 sayılı TKM’nin 152. maddesi de gözönünde bulundurularak davacının katkı payı oranı ve alacağının tesbiti gerekmekte ise de, taraf gelirlerinin tam olarak belirlenememesinden dolayı tazminatın hakiki miktarının tayininin mümkün olmadığı ve TMK’nun 5. maddesi nazara alınarak 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu 50 ve 51. (818 sayılı Borçlar Kanunu m. 42, 43) maddeleri ile hakkaniyet ve fedakarlığın denkleştirilmesi ilkeleri uyarınca halin mutat cereyanına ve tarafların mali durumlarına göre davacıya ödenecek tazminat miktarının adalete tevfikan tayin edilmesi gerekir. Mahkemece bu şekilde katkı payı alacağı ile ilgili bir değerlendirme yapılması, işin esasına ilişkin açıklanan usul ve yöntem doğrultusunda tarafların kazanılmış hakları da gözetilerek davacı lehine 97 ada 12 parsel sayılı taşınmaz yönünden katkı payı alacağı tayin edilmesi gerekirken yazılı gerekçeyle davanın reddine karar verilmesi doğru olmamıştır.
Açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazları bu bakımdan yerinde görüldüğünden kabulü ile usul ve yasaya aykırı olan Yerel Mahkeme kararının 6100 sayılı HMK.nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK’nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, taraflarca HUMK’nun 388/4. (HMK m.297/ç) ve HUMK’nun 440/I maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve 118,45 TL peşin harcın istek halinde ayrı ayrı iadesine 16.03.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.