Yargıtay Kararı 8. Hukuk Dairesi 2013/19935 E. 2014/21566 K. 24.11.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/19935
KARAR NO : 2014/21566
KARAR TARİHİ : 24.11.2014

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Alacak (Miras sebebiyle istihkak)

… ve … ile … ve müşterekleri aralarındaki alacak (miras sebebiyle istihkak) davasının reddine dair …. Asliye Hukuk Mahkemesi’nden verilen 05.07.2012 gün ve 360/503 sayılı hükmün Yargıtay’ca incelenmesi davacılar vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü:

K A R A R

Davacılar vekili dava dilekçesinde, vekil edenlerinin babası miras bırakan …’ın 13.11.1979 tarihinde eşi …’den boşanmış olarak vefat ettiğini, geriye mirasçıları olarak eşi …’den olma kızı … ile vekil edenleri … ve …’nin kaldığını, vekil edenleri … ve …’nin … 2. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 21.02.1980 tarih, 1980/5 Esas-1980/24 Karar sayılı kararı ile mirası reddettiklerini, diğer mirasçı …’in ise … 2. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 03.04.1980 tarih, 1980/22 Esas-1980/49 Karar sayılı kararı ile mirası reddettiğini, miras bırakanın mirasının 1.dereceden mirasçısı olanların tamamı tarafından reddedildiğini, mirasçılarla ilişkisi olmayan …isimli kişinin mahkemeden izin alarak açtığı dava neticesinde … 3.Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 1983/623 Esas-1983/1214 Karar sayılı kararı ile miras bırakan …’ın mirasının tamamının …’in çocukları … ve …’ya aidiyetine karar verildiğini, bu mirasçılık belgesinin iptali için … 5. Sulh Hukuk Mahkemesi’ne dava açtıklarını, yapılan yargılama neticesinde 06.08.2004 tarih 2004/239 Esas-2004/627 Karar sayılı karar ile mirasçılık belgesinin iptaline karar verildiğini ayrıca kararda miras bırakanın mirası 3 pay kabul edilerek 1’er payın …, … ve …’e ait olduğuna karar verildiğini, bu kararın Yargıtay aşamasından geçerek kesinleştiğini, davalıların geçersiz mirasçılık belgesine dayanarak miras bırakandan kalan 275 parsel sayılı taşınmazın bir kısmını satmak ve aynı taşınmazın karayolları tarafından kamulaştırılan kısımlarına ait kamulaştırma bedellerini almak suretiyle haksız kazanç elde ettiklerini açıklayarak fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla sebepsiz zenginleşmenin doğduğu tarihten itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte şimdilik davalılardan 10.000-TL’nin tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekili cevap dilekçesinde; davanın yetki yönünden reddi gerektiğini, davacıların gerek 2. Sulh Hukuk Mahkemesi’ne açtıkları 2000/2 Esas sayılı dava, gerekse … 5. Sulh Hukuk Mahkemesi’ne açtıkları 1999/1456 Esas sayılı dava ile olaydan 1999 yılında haberdar olduklarını, buna göre zamanaşımı süresinin geçtiğini, zamanaşımı nedeniyle davanın reddi gerektiğini, … 2. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2000/2 Esas sayılı dosyasıyla görülen davanın reddedildiğini ve kesinleştiğini, kesin hüküm aldığını, bu nedenle de davanın reddi gerektiğini, davanın esas bakımından da haksız ve mesnetsiz olduğunu, davacıların mirası reddettiklerini, tereke ile ilgileri kalmadığını, talepte bulunmaya yetkileri olmadığını, olayda haksız kazanç ve haksız iktisap olmadığını açıklayarak davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Mahkemece; davacıların 1999 yılında yapılan kamulaştırmadan haberdar oldukları, yasal 10 yıllık sürede herhangi bir talepte bulunmadıkları, zaten miras bırakanın terekesinin resmi tasfiyeye tabi tutulmadığı, davalıların gerek kamulaştırma sonucu gerekse tapuda satış sonucu elde ettikleri kazancın terekenin resmi tasfiyesi sonucu arta kalan değer olarak kabulunün mümkün olmadığı, davalıların mahkemeden aldıkları mirasçılık belgisine dayanarak işlem yaptıkları ve yasal 10 yıllık sürenin dolduğu gerekçeleriyle davanın reddine karar verilmesi üzerine; hüküm, davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Mirasbırakan 13.11.1979 tarihinde ölmüş, geriye yasal mirasçıları olarak …, … ve … Sabuncugil kalmıştır. Bunlardan … ve … … 2. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 21.02.1980 tarih, 1980/5 Esas-1980/24 Karar sayılı kararı ile, … ise … 2.Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 03.04.1980 tarih, 1980/22 Esas-1980/49 Karar sayılı kararı ile 743 sayılı TKM’nin 545. maddesi gereğince mirası reddetmişlerdir. 743 sayılı TKM’nin 552/1. maddesi gereğince en yakın mirasçıların tamamı tarafından reddedilen miras iflas hükümlerine göre tasfiye edilir. En yakın mirasçı kavramı ilk bakışta mirasçı olanları anlatır. Miras bırakan …’ın en yakın mirasçılarının tamamı mirası reddedenler …, … ve …’dir. Bu nedenle mirasçılardan … mirası reddetmiş olduğundan ve miras iflas hükümlerine göre tasfiyeye tabi hale geldiğinden …’in altsoyu olan … ve …’ya miras bırakan …’dan mirasın intikal etmesi söz konusu değildir. Yine 743 sayılı TKM’nin 552/2. maddesi gereğince tasfiye sonunda arta kalan bir değer varsa mirası reddetmemişler gibi hak sahiplerine verilir. Bu durumda davacıların miras bırakan …’ın terekesine dahil taşınmazın kamulaştırılması sebebiyle ödenen veya 3. kişilere satış yoluyla elde edilen haksız menfaatin iadesini mirası reddeden davacılar, değil terekenin iflas hükümlerine göre tasfiyesi sonucu oluşması gerekli iflas idaresinin talep etmesi gerekir. Kuşkusuz iflas idaresi oluşmamışsa terekenin iflas hükümlerine göre tasfiyesi sonucu arta kalan bir değerin olup olmadığının belirlenmesi bakımından miras bırakanın son yerleşim yeri Sulh Mahkemesi (mirasçı …’in mirasın reddi isteminin tespit ve tesciline karar veren mahkemenin) harekete geçirilmesi ve terekenin iflas hükümlerine göre tasfiyesinin yürütülmesi, tasfiye sonunda arta kalan bir değer var ise bunun iflas idaresinden talep edilmesi mümkündür. Aynı şekilde de iflas idaresinin terekede hakları olmadığı halde doğrudan ödeme alan veya terekedeki malvarlığından yararlanan kişiler varsa alınanları masaya iade etmek üzere dava açması da mümkündür. Sonuç olarak açıklandığı üzere davacıların davalılardan tereke nedeniyle doğrudan bir talep hakkı mevcut değildir. Bu gerekçelerle davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçelerle davanın reddine karar verilmiş ise de hüküm, redde ilişkin olup sonucu itibarı ile doğru bulunmaktadır.
Davacılar vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarını reddi ile sonucu itibariyle doğru görülen hükmün açıklanan nedenlerle ONANMASINA, taraflarca HUMK’nun 388/4. (HMK m.297/ç) ve HUMK’nun 440/I maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve aşağıda dökümü yazılı 24,30 TL peşin harcın onama harcına mahsubu ile kalan 0,90 TL’nin temyiz eden davacılardan alınmasına, 24.11.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.