Yargıtay Kararı 8. Hukuk Dairesi 2013/1872 E. 2013/12241 K. 16.09.2013 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/1872
KARAR NO : 2013/12241
KARAR TARİHİ : 16.09.2013

MAHKEMESİ :…….. Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Tapu iptali, tescil ve katkı payı alacağı

… ile … aralarındaki tapu iptali ve tescil olmadığı takdirde katkı payı alacağı davasının kısmen kabulüne ve kısmen reddine dair … 1. …….. Mahkemesi’nden verilen 24.10.2011 gün ve 1507/1400 sayılı hükmün Yargıtay’ca incelenmesi davacı vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü:

K A R A R

Davacı vekili, tarafların 1980 yılında evlendiklerini, evlilik birliği içerisinde alınan 5000 ada 5 parsel 12 nolu bağımsız bölüm üzerinde yarı oranında hakkı bulunduğunu açıklayarak tapu kaydının 1/2 oranında iptaliyle vekil edeni adına tapuya tesciline, mümkün olmadığı takdirde fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak üzere 5.000 TL katkı payı alacağının dava tarihinden geçerli yasal faiziyle birlikte davalıdan alınmasına karar verilmesini istemiş, harcını yatırmak suretiyle verdiği 29.02.2008 tarihli …….. dilekçesiyle talep miktarını 32.500 TL’na yükseltmiştir.
Eldeki dosya ile birleşen … 1……… Mahkemesi’nin 2011/1356 Esas 1287 Karar sayılı dava dosyasında, bilirkişiler tarafından belirlenen miktar dikkate alınarak 51.064 TL ilave katkı payı alacağının davalı taraftan alınmasına karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili, davanın yersiz açıldığını, dava konusu taşınmazın vekil edenin kişisel malıyla alındığını açıklayarak davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Mahkemece, önceki kararda, talep ve …….. dikkate alınarak davanın kabulüne, 32.500 TL katkı payı alacağının davalı taraftan alınmasına karar verilmiş, hüküm; davalı vekili tarafından temyiz edilmiş, hükmün davalı vekili tarafından temyiz edilmiş, Yüksek Yargıtay 2.Hukuk Dairesince; taşınmaz değerinin 130.000 TL olarak belirlenmesi, 12 nolu bağımsız bölümün taraflar adına kayıtlı Eryaman’daki yerin satılması neticesinde alınması dikkate alınarak davacının katkı payı alacağının usulüne göre belirlenmesi gerektiğine işaret edilerek bozma sevk edilmiştir. Mahkemece, bozma ilamına uyularak asıl davanın kabulüne, 32.500 TL katkı payı alacağının davalıdan alınmasına, alacağın 5.000 TL’lık bölümüne dava tarihinden, 27.500 TL’lık bölüme …….. tarihinden itibaren faiz yürütülmesine, birleşen ek davanın reddine karar verilmesi üzerine; hükmün ek davaya ilişkin bölümü, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Taraflar 04.10.1995 tarihinde evlenmişler, 22.04.2004 tarihinde açılan …….. davasının kabulüne ilişkin hükmün 05.05.2005 tarihinde kesinleşmesi üzerine boşanmışlardır. Başka mal rejimi seçilmediğinden eşler arasında 01.01.2002 tarihine kadar 743 sayılı MK.nun 170. maddesi uyarınca “mal ayrılığı”, bu tarihten mal rejiminin sona erdiği …….. davasının açıldığı 22.04.2004 tarihine kadar ise, 4721 sayılı TMK.nun 202. maddesi hükmü uyarınca yasal “edinilmiş mallara katılma” rejimi geçerlidir. Eşler arasındaki mal rejimi TMK’nun 225/2. maddesi uyarınca …….. davasının açıldığı tarih itibariyle sona ermiştir.
Dava; 743 sayılı TK’nun 170.maddesi uyarınca katkı payı alacağı isteğine ilişkindir. Mahkemece, eldeki davada, ilk olarak 29.08.2008 tarihinde harcını yatırmak suretiyle davayı …….. ettiği, 21.09.2011 tarihinde ise ek dava açıldığı, davacı tarafça temyiz edilmeyen önceki hükmün davacı yönünden kesinleştiği, bilirkişi raporu dikkate alınarak davacı tarafça 51.064 TL’lık bölümü için ek dava açılmış ve eldeki dosya ile birleştirilmiş ise de davacı tarafın davada ancak bir kez …….. talebinde bulunabileceği, kendisi açısından kesinleşen hükme rağmen ek dava açılarak istekte bulunulamayacağını açıklayarak ek davanın reddine karar verilmiş ise de bu görüşe katılma olanağı bulunmamaktadır. Davacı vekili dava dilekçesinde fazlaya ilişkin haklarını saklı tutmak suretiyle istekte bulunmuş, yukarda tarihi yazılı …….. dilekçesinde de aynı şekilde fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere davayı …….. etmiş, bozmadan sonra bilirkişi tarafından düzenlenen raporda davacının katkı payı alacağının yüksek çıkması üzerine davacı vekili eldeki davaya ilave olarak ek dava açmak suretiyle talepte bulunmuş ve her iki dava dosyası birleştirilmiştir.
Kısmi davada saklı tutulan alacak bölümü için, gerek kısmi dava karara bağlanmadan önce, gerekse daha sonra, ayrı bir dava açılması usulen olanaklıdır. Uygulamada bu ayrı davaya ek dava denilmektedir. Yine, kısmi davadan sonra açılan ek davada fazlaya ilişkin hakların saklı tutulmuş olması ve davacının hukuki yararının bulunması koşullarının birlikte varlığı halinde, birden fazla ek dava açılması da kural olarak mümkündür.
Bir davanın kısmi dava mı, yoksa tam dava mı olduğu, özellikle dava dilekçesinin istem sonucu bölümünde, “fazlaya ilişkin hakların saklı tutulup tutulmadığı” ile ilgilidir. Davacı bu ya da benzeri ifadeleri kullanmışsa, “kısmi dava” açtığı sonucuna varılır. Davacının bu yolda bir beyanda bulunmaksızın açtığı dava ise bir “tam dava”dır. Fazlaya ilişkin hakların saklı tutulmaması halinde, geriye kalan haktan zımnen feragat edilmiş sayılır.
Hemen belirtilmelidir ki, kısmi davada fazlaya ilişkin haklarını saklı tutmuş olan davacının, dilerse, ek dava açmak yerine, saklı tuttuğu alacak bölümü için o (kısmi) dava içerisinde harcını yatırmak suretiyle, …….. yoluyla talepte bulunabilmesi de mümkündür (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 05.03.2003 gün ve 2003/9-76 E.-126 K. sayılı; 18.04.2007 gün ve 2007/15-126 E.-210 K. sayılı Kararları). Somut olayda; mahkemece bozma öncesi hüküm fıkrasında fazlaya ilişkin haklar yönünden olumlu veya olumsuz bir karar verilmemiş ise de, davacı vekili gerek dava dilekçesinde gerekse …….. dilekçesinde fazlaya ilişkin haklarını saklı tutmuştur. Eldeki davanın yargılaması sırasında bilirkişi raporları esas alınarak harcı yatırılmak suretiyle ek dava açılmış, hukuki ve fiile irtibat nedeniyle davalar birleştirilmiştir. O halde; harcı yatırılmak suretiyle açılan ek davanın ikinci …….. olarak değerlendirilmesi ve temyiz edilmeyen önceki hükmün davacı yönünden kesinleştiği şeklindeki değerlendirme yukarıda açıklanan usul ve esaslara uygun bulunmamaktadır. Bilirkişi tarafından taşınmaz üzerindeki davacının katkı payı alacağı usulüne uygun olarak belirlendiğine göre, davacının ek dava ile istediği alacak yönünden de davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken hatalı değerlendirme sonunda ve davacı aleyhine kesin hüküm oluşturacak şekilde ek davanın reddine karar verilmiş olması hatalıdır.
Davacı vekilinin temyiz itirazları yerinde görüldüğünden kabulüyle 6100 sayılı HMK’nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK’nun 428. maddesi uyarınca hükmün ek davaya ilişkin bölümünün açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, HUMK’nun 388/4. (HMK m.297/ç) ve HUMK’nun 440/I maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunabileceğine ve 21,15 L peşin harcın istek halinde temyiz eden davacıya iadesine, 16.09.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.