YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/14359
KARAR NO : 2014/8210
KARAR TARİHİ : 25.04.2014
MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : İstihkak
Yukarıda tarih ve numarası yazılı Mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki temyiz eden tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden Daire’ye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:
K A R A R
Davacı üçüncü kişi vekili, …2. İcra Müdürlüğü’nün 2012/6178 Takip sayılı dosyasında yapılan 14.01.2013 günlü hacze konu ziynet eşyalarının üçüncü kişiye ait olduğunu, davacının eşinin borcundan dolayı davacının şahsına ait ziynet eşyalarının haczedildiğini belirterek istihkak iddiasının kabulü ile haczin kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir.
Davalı alacaklı vekili, haczin borçlunun evinde yapıldığını mülkiyet karinesinin borçlu lehine olduğunu belirterek haksız olarak açılan davanın reddi ile tazminata karar verilmesi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece toplanan delillere göre: davacı tarafça altınlara ilişkin olduğu ileri sürülen faturalar ibraz edilmişse de özellikle borcun doğumundan sonra düzenlenen faturaların ispat gücü zayıf belgelerden olduğu, miktar olarak da haczolunan altınları karşılamadığı, 3. kişi hakkında yaptırılan sosyal ve ekonomik durum araştırma yazısında ev hanımı olduğunun belirtildiği, haczolunan altınları davacı 3. kişi ile borçlunun birlikte ellerinde bulundurdukları davacı tarafın yasal mülkiyet karinesinin aksini ispat edemediği gerekçesiyle istihkak davasının reddine; yasal şartları oluşmadığından davalı alacaklı vekilinin tazminat talebinin reddine karar verilmiş hüküm davacı 3.kişi vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dava, üçüncü kişinin İİK’nun 96. vd. maddeleri uyarınca açtığı “istihkak” davası niteliğindedir.
Dava konusu ziynet eşyası ve altın, borçluya ödeme emrinin tebliğ olunduğu borçlunun ev adresinde 14.01.2013 tarihinde haczedilmiştir. Dava konusu 42 adet çeyrek altın, 5 adet yarım altın, 3 ziynet lira, 30 adet Ata lira (cumhuriyet altını) yönünden İİK’nun 96/a maddesinde öngörülen mülkiyet karinesi borçlu dolayısı ile davalı alacaklı yararınadır. Karine aksinin davacı 3. kişi tarafından kesin ve inandırıcı delillerle ispat edilmesi gerekir. Davacı 3. kişi fatura ibraz etmiş ise de faturalar her zaman düzenlenmesi mümkün belgelerden olup mülkiyeti ispata yeterli değildir. Ayrıca soyut düzeyde kalan davacı tanıklarının anlatımları da yasal karinenin aksini ispata yeterli değildir.
Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davacı üçüncü kişi vekilinin 42 adet çeyrek altın, 5 adet yarım altın, 3 ziynet lira, 30 adet Ata lira (cumhuriyet altını) niteliğindeki mahcuzlara yönelik temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
2- Haczedilen altının bir kısmı yukarıdaki bentte belirtildiği gibi 42 adet çeyrek altın, 5 adet yarım altın, 3 adet ziynet lira, 30 adet Ata liradan (cumhuriyet altını) oluşmakta iken geri kalanları yüzük, bilezik, kolye, künye, alyans şeklinde altın ziynet eşyası niteliğindedir.
“Birlikte oturulan yerlerdeki mallardan mahiyetleri itibariyle kadın, erkek ve çocuklara aidiyetleri açıkça anlaşılanlar veya örf ve adet, sanat, meslek veya meşgale icabı olanlar bunların farz olunur.” (İİK’nun 97/a, birinci fıkra, üçüncü cümle) Bu yasal karine borçlu ile birlikte oturan kadın, erkek ve çocuk yararınadır. Karinenin aksini ispat yükü ise alacaklı tarafa düşmektedir.
Altın ziynet eşyaları kadına mahsus eşya niteliğinde olduğundan bunlar yönünden mülkiyet karinesi üçüncü kişi yararınadır ve alacaklı taraf bu yasal karinenin aksini kanıtlamaya yönelik güçlü ve kesin delilleri sunamamıştır.
Mahkemece bahsi geçen haciz tutanağının 1-14. sırasında yer alan altın ziynet eşyaları yönünden karinenin üçüncü kişi yararına olduğu ve aksinin alacaklı tarafından kanıtlanamadığı gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, delillerin değerlendirilmesinde yanılgıya düşülerek yazılı şekilde davanın reddine karar verilmesi isabetli değildir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle Davacı üçüncü kişi vekilinin temyiz itirazlarının yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle REDDİNE, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle kabulüyle hükmün BOZULMASINA, taraflarca HUMK’nun 388/4. (HMK m.297/ç) ve İİK’nun 366/3. maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 10 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, 25.04.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.