Yargıtay Kararı 8. Hukuk Dairesi 2013/14311 E. 2013/12767 K. 20.09.2013 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/14311
KARAR NO : 2013/12767
KARAR TARİHİ : 20.09.2013

MAHKEMESİ :…….. Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Şikayet

Yukarıda tarih ve numarası yazılı Mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki davalı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden Daire’ye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:

K A R A R

1) İşin niteliği bakımından temyiz tetkikatının duruşmalı olarak yapılmasına HMK’nun 438. ve İİK’nun 366. maddeleri hükümleri müsait bulunmadığından bu yoldaki isteğin reddi oybirliğiyle kararlaştırıldıktan sonra işin esası incelendi:
2) Şikayet eden borçlu … vekili …….. Mahkemesi’ne başvurusunda; kamulaştırmasız el atmadan kaynaklanan ilama dayalı başlatılan takipte, 04.04.2013 tarihli yazı ile borçlunun … ……..sı nezdindeki hesaplarına …….. konulmasına karar verildiğini ve bu kapsamda ilgili ……..’ya …….. yazısı yazıldığını, 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu’na 5999 sayılı Kanun ile eklenen Geçici 6. maddesine göre bu madde uyarınca ödenecek tazminatın tahsili için idarelerin mal, hak ve alacaklarının haczedilmeyeceğini, öte yandan anılan …….. hesabına kamu hizmetlerine tahsisli (projeli işlerde kullanılmak üzere) ödenekler ve personele ait maaşlar ile diğer kurum ve kuruluşların yatırım vs. hizmetlerinde kullanılmak üzere bütçelerinden gönderilen ödeneklerin yatırıldığını, bu nedenlerle yapılan …….. işleminin yasaya aykırı olduğunu açıklayarak, …….. kararının kaldırılmasına istemiştir.
Mahkemece, 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu’nun Geçici 6. maddesinin son fıkrasında yer alan haczedilmezliğe ilişkin düzenlemenin yürürlük tarihinden sonra, hüküm altına alınan kamulaştırmasız el atma nedeniyle tazminat alacaklarının tahsili için anılan maddenin son fıkrası gereği …….. yapılamayacağı gerekçesiyle şikayetin kabulüne, şikayet eden borçlu İl Özel İdaresi’nin T.C. … ……..sı …….. Müdürlüğü’ndeki hesabına konulan haczin kaldırılmasına karar verilmiş, hüküm, alacaklı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
30.06.2010 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 5999 sayılı Yasa’nın 1. maddesi ile 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu’na eklenen Geçici 6. maddesinin 1. fıkrasında; kamulaştırma işlemleri tamamlanmamış veya kamulaştırması hiç yapılmamış olmasına rağmen 09.10.1956 tarihi ile 04.11.1983 tarihi arasında fiilen kamu hizmetine ayrılan veya kamu yararına ilişkin bir ihtiyaca tahsis edilerek üzerinde tesis yapılan taşınmazlara veya kaynaklara kısmen veya tamamen veyahut irtifak hakkı tesis etmek suretiyle malikin rızası olmaksızın fiili olarak el konulması sebebiyle açtıkları davalar sonunda tazminat almaya hak kazanmış olanlar hakkında bu madde hükümlerinin uygulanacağı, son fıkrasında ise bu madde uyarınca ödenecek olan tazminatın tahsili sebebiyle idarelerin mal, hak ve alacaklarının haczedilemeyeceği düzenlenmiş olup, 13.02.2011 tarih ve 6111 sayılı Kanun’un Geçici 2. maddesi ile 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu’nun Geçici 6. maddesi hükmünün 04.11.1983 tarihinden sonraki kamulaştırmasız el koyma işlemlerine de uygulanacağı düzenlenmiştir.
Ne var ki; 6111 sayılı Kanun’un Geçici 2. maddesi 01.11.2012 tarihinde Anayasa Mahkemesi’nce iptal edilmiş, iptal hükmü 22.02.2013 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlanarak kamuoyunun bilgisine sunulmuştur.
Anayasa’nın 11. maddesinde, Anayasa’nın bağlayıcılığı ve üstünlüğü ilkesi düzenlenmiş, 138. maddesi ise hakimlere herşeyden önce Anayasa’ya uygun olarak hüküm verme yetkisi tanımıştır. Anayasa’nın 11. ve 138. maddeleri, hakime Anayasa’ya aykırılığı saptanmış, Yasa hükmünü iptal kararı yürürlüğe girmemiş olsa bile uygulamama yetkisini hatta yükümlülüğünü vermektedir. Zira iptal edilen hükmün uygulanması, hak arama hürriyetinin içini boşaltma anlamına gelecek ve Hukuk Devleti ilkesi ihlal edilmiş olacaktır.
Nitekim, Uyuşmazlık Mahkemesi ve …’ın iptal kararının yürürlüğe girmemiş olması halinde dahi Anayasa’ya aykırılığı saptanmış Yasa hükümlerinin uygulanmayacağına işaret eden kararları vardır.
Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararını duyurması, iptal edilen Yasa’nın uygulanmasını durdurucu bir tedbir niteliğine bürünmektedir. Karar gerekçelerinin yazımı ve yayımlanmasının uzun süre olması karşısında hiç olmazsa iptal kararının duyurulması, Anayasa’ya aykırı yasa hükmünün uygulanmasını engelleyecektir. (………… Dergisi, cilt:26)
İptal hükmünün Resmi Gazete’de yayımlanmasından 6 ay sonra yürürlüğe girecek olması Kanun Koyucuya Anayasa’ya uygun yeni yasa maddesi hazırlanması için verilmiş süre olup, bu süre iptal hükmünün uygulanmasını engellenemeyeceğinden idarenin mal, hak ve alacakları haczedilebilir.
Somut olayda; borçlunun hesabına 04.04.2013 tarihinde …….. konulmuştur. …….. tarihi itibariyle 6111 sayılı Yasa’nın Geçici 2. maddesi iptal edildiğinden ve o tarih itibariyle yürürlükte olan 5999 sayılı Kanun’un Geçici 6. maddesine göre alacağın doğumuna sebep olan idare eyleminin 1983 yılından öncesine ait olduğuna ilişkin iddia ve bilgi bulunmadığından kamulaştırmasız el atmaya ilişkin eylemin 1983 yılından sonra olduğunun kabulü gerekir. Bu durumda, …….. tarihindeki uygulamaya göre, borçlu İdare’nin haczi kabil malvarlığı üzerine …….. konulması mümkündür. Bu nedenlerle, Mahkemenin yazılı gerekçesi isabetli olmamıştır.
Bu kapsamda; …….. yazısında belirtilen hesap numarasına uygun hesabın ekstrelerinin getirtilerek, mahiyeti ve kaynağı belirlenerek diğer şikayet sebepleri kapsamında değerlendirilme yapılması gerekirken, borçlu vekilinin ibraz ettiği ve …….. müzekkeresine uygun olmayan hesap bilgileri üzerinden sonuca gidilmesi isabetsiz olmuştur.
Alacaklılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, Mahkeme hükmünün yukarıda yazılı nedenlerle İİK’nun 366 ve 6100 sayılı HMK’nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK’nun 388/4. (HMK m.297/ç) ve İİK’nun 366/3. maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 10 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, 20.09.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.