Yargıtay Kararı 8. Hukuk Dairesi 2013/13533 E. 2014/8225 K. 25.04.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/13533
KARAR NO : 2014/8225
KARAR TARİHİ : 25.04.2014

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Tapu iptali ve terkin, tazminat

Hazine ile … ve müşterekleri aralarındaki tapu iptali ve terkin, tazminat davasının kısmen kabulüne, kısmen reddine dair….. 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nden verilen 25.12.2012 gün ve 42/756 sayılı hükmün Yargıtay’ca incelenmesi davacı-karşı davalı Hazine vekili ile davalılar-karşı davacılar vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü:

K A R A R

Davacı Hazine vekili 18.12.2007 havale tarihli dilekçesinde, mülkiyeti davalılara ait 39 parsel nolu bahçeli kargir ev vasıflı 1036 m2 yüzölçümlü taşınmazın 55,52 m’ lik kısmının 3621 sayılı Kıyı Kanununa göre kıyı kenar çizgisi içerisinde kalan yerlerden olduğunu açıklayarak tapu kaydının bu miktar bakımından iptaline karar verilmesini istemiştir.
Davalılar davanın reddine karar verilmesini savunmuşlar, birleşen…2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 14.02.2008 tarihinde açılan ve anılan Mahkeme’nin 26.03.2008 tarih ve 2008/88 Esas, 2008/261 Karar sayılı birleştirme kararı ile asıl davanın davalıları davacı sıfatıyla Hazineye karşı açtıkları bu dava ile kıyı kenar çizgisi içerisinde kaldığı iddia edilen 55,52 m2’lik yüzölçümlü taşınmaz bakımından doğan zarar nedeniyle 25000,00 YTL tazminatın davalı Hazine’den tahsiline karar verilmesini istemiş, 07.04.2009 havale tarihli ıslah dilekçeleriyle de, istek miktarını 53600,00 YTL olarak belirlemiş ve bu miktar üzerinden nisbi peşin harcın yatırıldığı anlaşılmıştır.
Davalı Hazine vekili 26.03.2008 tarihli yargılama oturumunda; takdirin mahkemeye ait olduğunu bildirmiş, aynı tarihli cevap dilekçesi ile de haksız ve yersiz açılan davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, “… 39 parsel numarası ile kayıtlı yerin Fen Bilirkişi’si ….’ın 15.08.2008 tarihli raporunda B harfiyle gösterilen 134 m2 lik bölümün tapusunun iptali ile deniz kıyısı olarak terkinine, davalılar-davacılar tarafından açılan tazminat davasının reddine, 3402 sayılı Kadastro Kanununun 36/A maddesi gereğince yargılama giderlerine ve vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, yapılan yargılama giderlerinin davacı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesi üzerine hüküm davacı Hazine vekili tarafından reddedilen tazminat miktarı üzerinden vekalet ücretine hükmedilmediği gerekçesiyle, asıl davanın davalıları ve birleşen davanın davacıları vekili ise asıl ve birleşen dava bakımından esastan temyiz edilmiştir.
Dava, kıyı kenar çizgisi içerisinde kalan taşınmaz bölümü bakımından 39 sayılı parselin tapu kaydının kısmen iptali ile, iptaline karar verilen taşınmaz yönünden bedelinin tahsili isteğine ilişkindir.
Dosya kapsamındaki tüm bilgi ve belgeler ile uzman bilirkişiler Jeoloji Mühendisleri ….. ve ….ile tarafından sunulan 10.07.2008 tarihli rapor ve ekindeki krokiler ile bu rapor göz önünde bulundurularak rapor ve krokisini
hazırlayan kadastro kontrol mühendisi Turan Kaynar tarafından düzenlenen 15.08.2008 tarihli rapor, dosya kapsamındaki tüm bilgi ve belgeler birlikte değerlendirildiğinde, 1036 m2 yüzölçümlü 39 sayılı parselin 134 m2 sinin kıyı kenar çizgisi içerisinde kaldığının belirlendiği, mahkemece bu raporlar göz önünde bulundurularak bu miktar yönünden tapu kaydının iptaline ve taşınmazın deniz kıyısı olarak terkinine karar verildiği, her ne kadar kararın gerekçesinde 134 m2 yerine 105 m2 den söz edilmiş ise de bunun maddi hatadan kaynaklandığının kabul edilmesi gerektiği, esasın infazı gerekenin hüküm fıkrası olduğu, birleşen davanın davacıları vekili tarafından tapu iptali ve tescile yönelik kabul edilen kısma ilişkin temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde bulunmadığı anlaşıldığından tüm temyiz itirazlarının reddi ile tapu iptali ve tescile ilişkin hüküm fıkrasının ONANMASINA,
Birleşen davanın davacıları vekilinin tazminata ve Hazine vekilinin reddedilen bu dava yönünden vekalet ücretinin takdir edilmemesine yönelik temyiz itirazlarına gelince; birleşen davanın davacıları kendileri adına tapuda kayıtlı bulunan 39 sayılı parselden iptal edilecek kısım bakımından zarara uğrayabilecekleri gerekçesiyle 53600,00 TL bedelin (tazminatın) davalı Hazineden tahsiline karar verilmesini istemişlerdir.
Hüküm birleşen davanın davacıları vekili tarafından hiçbir gerekçe gösterilmeden tazminat isteğinin reddedildiği görüşüyle hükmün temyiz edildiği belirlenmiştir.
Karar kapsamı ile dosya kapsamındaki tüm bilgi ve belgeler birlikte değerlendirildiğinde mahkemece daha çok tapu iptali ve tescil yönünden gerekçe gösterildiği, birleşen davanın davacıları vekili tarafından açılan tazminat davası bakımından herhangi bir gerekçenin gösterilmediği, sadece hüküm fıkrasında; “ davalı karşı davacı tarafın tazminat talebiyle açtığı davanın reddine” denilmekle yetinilmiştir. Anayasa’nın 141/3. fıkrasına göre, bütün mahkemelerin her türlü kararları gerekçeli olarak yazılır. Aynı maddenin 4. fıkrasına görede davaların en az giderle ve mümkün olarak süratle sonuçlandırılması yargının görevidir. HMK.nun 30. maddesinde de aynı ilkeye vurgu yapılmıştır.
Şu halde birleşen davanın davacıları vekili tarafından açılan bedele yönelik dava bakımından hiçbir gerekçe gösterilmeksizin soyut bir beyanla tazminat davasının reddine karar verilmesi az önce açıklanan Anayasa ve Yasa maddesine aykırı düşmektedir.
O halde, mahkemece gerekçe göstermek suretiyle ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin kararları ile Yargıtay’ın bu yöndeki uygulamaları göz önünde tutularak tazminat davası hakkında olumlu veya olumsuz karar verilmesi gerekirken hiçbir gerekçe göstermeden tazminat davasının reddine karar verilmesi doğru değildir.
Birleşen davanın davacıları vekilinin temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulüyle hükmün 6100 sayılı HMK. nun geçici 3. maddesinin yollamasıyla 1086 sayılı HUMK. nun 428. maddesi uyarınca tazminat davası bakımından BOZULMASINA, taraflarca HUMK’nun 388/4. (HMK m.297/ç) ve HUMK’nun 440/I maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, 25.04.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.