YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/12544
KARAR NO : 2013/12776
KARAR TARİHİ : 23.09.2013
MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Mirasçılık belgesi istemi
… tarafından … olarak açılan mirasçılık belgesi istemi davasının reddine dair … Sulh Hukuk Mahkemesi’nden verilen 08.01.2013 gün ve 10/7 sayılı hükmün Yargıtay’ca incelenmesi davacı vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü:
KARAR
Davacı vekili, vekil eden …’ün yakın miras bırakanı …’ın annesi …’nin (…) ölü olması nedeniyle bu kişiye ait mirasçılık belgesi verilmesini istemiştir.
Mahkemece, miras bırakan … (…) mirasçılarının belirlenemediği gibi, davanın kanıtlanamadığı ve davacının taraf sıfatının bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava; TMK’nun 598. maddesi uyarınca …’ye (…) ait mirasçılık belgesi verilmesine ilişkindir. Mahkemece, taraf sıfatı yokluğu nedeniyle davanın reddine karar verilmiş ise de Mahkemenin bu düşüncesine katılma olanağı yoktur.
Şöyle ki; 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 30. maddesi hükmünde doğum ve ölümün nüfus sicilindeki kayıtlarla ispat olunabileceği, nüfus kütüklerinde kayıt bulunmaması veya bulunan kaydın doğru olmadığının anlaşılması halinde gerçek durumun her türlü delille kanıtlanabileceği açıklanmıştır. Hukukumuzda çekişmeli yargıya tabii davalarda taraflarca hazırlama ilkesi geçerli olup, hâkim tarafların talepleri ile bağlıdır. Hâkim, kamu düzenini ilgilendirmeyen konularda tarafların talepleriyle bağlı olup yanların ileri sürülmeyen konuları araştırmak yetki ve görevi yoktur. Bir başka anlatımla, tarafların delillerine göre bir karar vermek durumundadır. Çekişmesiz yargıya tabii davalarda ise re’sen araştırma prensibi egemendir. … açılan ve çekişmesiz yargıya tabii olan davalarda verilen kararlar kesin hüküm teşkil etmediği gibi bu kararlar açılacak bir iptal davası sonucunda değiştirilmesi veya ortadan kaldırılması mümkündür.
Somut olaya gelince; davacı tarafından babası …’ın annesi …’nin mirasçılık belgesi istenmiş, Mahkemece yazılı nedenlerle davanın reddine karar verilmiş ise de; Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğü’nün karşılık yazısında; davacı …’ün murisi …’ın anne adının …, baba adının … olduğu, …’ın 1939 yılında idari yoldan nüfusa kaydedildiği, üst soyuna ilişkin nüfus kayıtlarına ulaşılamadığı
bildirilmiştir. Davacı tanıkları ise; …’ın baba adının …, anne adının … (…) olduğu, … ile …’nin … ve … isimli çocukları, gayri resmi eşi …’dan … ve … isimli çocukları ve bu kişilerin de alt soyları bulunduğunu, davacı …’ün …’nin (…) mirasçısı olduğunu açıklamışlardır.
Az yukarıda açıklanan hukuksal olgu uyarınca, Mahkemece tanık beyanları dikkate alınarak … ve …’ye ait nüfus kayıtları ile çocukları olduğu belirtilen …’ın kardeşi …, miras bırakan …’nin eşi …’in gayri resmi eşi …’dan olma çocukları … ve …’e ait nüfus kayıtlarının araştırılması, nüfus kayıtlarına ulaşılamadığı takdirde yukarıda yapılan açıklamalar çerçevesinde tanık beyanlarının dikkate alınması, mevcut delil durumuna göre mirasçılık belgesinin verilmesi, mirasçılık belgesinin aksi ispat edilene kadar geçerli belgelerden olduğu ve hakları zarar görenler tarafından her zaman iptalinin de mümkün olduğunun göz önünde bulundurulması gerekirken yersiz gerekçelerle davanın reddine karar verilmesi isabetsizdir.
Davacı vekilinin temyiz itirazları bu bakımdan yerinde olduğundan kabulü ile 6100 sayılı HMK’nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK’nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, HUMK’nun 440/III-1, 2, 3 ve 4. bentleri gereğince ilama karşı karar düzeltme yolu kapalı bulunduğuna ve 24,30 TL peşin harcın istek halinde temyiz eden davacıya iadesine 23.09.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.