Yargıtay Kararı 8. Hukuk Dairesi 2013/12226 E. 2014/9252 K. 12.05.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/12226
KARAR NO : 2014/9252
KARAR TARİHİ : 12.05.2014

MAHKEMESİ : Ankara 15. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 13/11/2012
NUMARASI : 2010/21-2012/412

S. B. ile S. K. ve müşterekleri aralarındaki miras payının devrinden kaynaklanan tapu iptali ve tescil davasının kabulüne dair Ankara 15. Asliye Hukuk Mahkemesi’nden verilen 13.11.2012 gün ve 21/412 sayılı hükmün Yargıtay’ca incelenmesi davalı S. K. vekili ve davalılardan G.. C.. tarafından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü:

K A R A R

1-Davacı dava dilekçesiyle, tarafların ortak mirasbırakanı M. G.’e ait olup onun ölümüyle mirasçılarına intikal eden, tapu sicilinin A. İli, Ç. İlçesi, İ. F. Mahallesi, …. pafta …. ada … parselde kat irtifakı kurulmuş ana yapının mesken niteliğindeki (7) numaralı bağımsız bölümüyle ilgili olarak; diğer mirasçılar eş İ. G. (sonradan ölerek mirasçı olarak davanın taraflarını bırakmıştır) ile davalılar E.. G.., S.. K.., G.. C.. ve E.. G..’in bu taşınmaza ilişkin miras paylarını yazılı belge ile sattığını belirterek; taşınmazdaki diğer mirasçıların tapu kaydının iptaliyle, davacı adına tapuya tesciline karar verilmesini istemiştir.
Davalılar Seval ve Ercan vekili cevabında; miras payının devrinin geçerli olabilmesi için, devrin yazılı sözleşme ile yapılması gerektiği; oysa davacı tarafca sunulan yazılı belgenin sadece devredenin imzasını içerdiği ve bu sebeple tek yanlı olarak düzenlendiği, sözleşme niteliğinde olmadığı; bu belgenin devri sağlayıcı yazılı sözleşme olarak kabul edilemeyeceği; mirasçılardan sağ kalan eş İ. H.önce tek yanlı belge ile miras hakkını sağlığında davacıya devretmiş iken üç ay sonra aynı taşınmaz için bu kez Eskişehir 3. Noterliği’nin düzenleme vekaletnamesi ile O. B.’i işlem yapmak üzere yetki verdiği ancak bir işlem yapılmadığını, eş İ. H.’nın yaptığı işlemle diğer mirasçılarının saklı payını gözetmediğinden devrin geçersiz olduğunu; yine S.. K.. ve G.. C.. adına işlem yapmak üzere O. B.’e verilen Adana 7. Noterliği’nin vekaletnamesinde satış ve devir yetkisi bulunmadığı ve bu sebeple vekil O. B. tarafından mirasçılar Seval ve Gülseren adına yapılan miras payının devri işleminin geçersiz olduğunu, ayrıca mirasçı E.. G..’e atfen olduğu iddiasıyla sunulan yazılı devir belgesi altındaki imzanın bu kişiye ait olmadığı gibi, tek yanlı düzenlenmesi sebebiyle değer taşımayacağı belirtilerek davanın reddi istenilmiştir.Diğer davalılar E.. G.. ve G.. C.. kendilerine usulünce davetiye tebliğine rağmen cevap vermemiş ve duruşmalara katılmamışlardır. Davalı G.. C.. temyiz dilekçesinde kendisine atfen sunulan devir belgesindeki imzasını inkar etmiştir.
Mahkemece toplanan deliller değerlendirilmiş; mirasçılardan eş İ. H.’nın sağlığında miras payını yazılı belge ile davacıya devir ve temlik ettiği ve; diğer davalılardan Gülseren, Seval ve Ercan’ın da miras hisselerini yazılı şekilde devir ve temlik ettikleri; davalı Erdoğan‘ın miras payının devrine ilişkin herhangi bir yazılı belge sunulamadığı, davadan önce ölen mirasçı eş yönünden davacı dışındaki diğer mirasçıların davada yer aldığı belirtilerek: davalılar Seval, Ercan ve Gülseren bakımından davanın kabulü ile bunların miras paylarının iptali ve davacı adına tapuya tesciline davalı Erdoğan yönünden davanın reddine karar verilmiştir. Hükmü davalılardan Seval ve Ercan cevap dilekçesindeki iddia ve savunmalarını tekrarla temyiz etmişler; davalılardan Gülseren de temyiz eden diğer davalılarla benzer sebeplerle hükmü temyiz etmiştir.
Terekenin tamamı veya bir kısmı üzerinde miras payının devri konusunda mirasçılar arasında yapılan sözleşmelerin geçerliliği yazılı şekle bağlıdır (TMK.m.677/1). Mirasçılar arasındaki devirler için söz konusu olan bu yazılı şeklin adi yazılı olarak yapılması yeterlidir. Kural olarak bu devir bir sözleşme olduğu için hem devredenin hem de devralanın imzasını içermelidir. Ancak terekede herhangi bir borç bulunmuyorsa, sözleşme tek tarafa borç yükleyen bir sözleşme niteliğinde olacağından; sadece devredenin imzasını içeren yazılı belge devir için yeterli olacaktır. Yargıtay uygulaması da bu yöndedir. Nitekim, Dairemiz’in 15.10.1985 T. 1984/9919 E. 1985/9469 K. sayılı ve Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’nin 26.04.2005 T. 2005/2181 E. 2005/6811 K. sayılı kararlarında da benzer durumda sadece devredenin imzasını taşıyan, devralanın imzası bulunmayan yazılı miras payının devri belgesine geçerlilik tanınmıştır.
Somut temyize konu davada; davayı konu taşınmaz maliki M. G.’in 11.08.1981 tarihinde öldüğü; dosyada mevcut Adana 2. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 30.11.1981 T.1981/1041-1072 Esas ve Karar sayılı mirasçılık belgesine göre, geriye mirasçı olarak eşi İ. H. Güneşer (5/20 pay),çocukları E.. G.. (3/20 pay), G. C. (3/20 pay), S.. K.. (3/20 pay), E.. G.. (3/20 pay) ve S.. B..’i (3/20 pay) bıraktığı; bunlardan İ. H. Güneşer’in sonradan vefat ettiği anlaşılmaktadır. Mirasçılardan İ. H. G.’in miras payını sadece kendisinin imzasın taşıyan 18.04.1988 tarihli, E.. G..’in tarihsiz sadece kendi imzasını taşıyan, G.. C.. ve Seval Güneşer (Kendirli)’nin vekil ettikleri O. B. eliyle sadece vekil imzasını taşıyan 12.11.1988 tarihli adi yazılı belgelerle ivazlı olarak satıp devrettikleri; vekil O. B:’e davalılar Gülseren ve Seval tarafından verilen Adana 7. Noterliği’nce 05.10.1988 tarih ve 45755 sayılı vekaletnamede vekil miras hissesinin satışı konusunda satış yetkisi verildiği görülmektedir. Ancak temyiz eden davalı E. G. imzalı adi yazılı belgedeki imzanın kendisine ait olmadığını gerek cevap gerekse temyiz dilekçesinde ileri sürmüştür.
Yukarda da açıklandığı gibi, taraflarca mirasbırakan Memnune’nin terekesinin borcu olduğu beyan ve iddia edilmediğinden; sadece miras payını devredenin imzasının taşıyan dosyada mevcut adi yazılı devir belgelerinin bu yönde geçersizliği söz konusu olmayıp; temyiz eden davalıların bu yöne ilişkin temyiz itirazları; yine temyiz edenler Seval ve Gülseren’in vekilleri O. B.’e verdikleri vekaletnamede taşınmaz satış yetkisi bulunmadığına ilişkin iddiaları da, vekaletnamede mevcut bu konudaki açık beyan karşısında haklı görülmemiştir. Diğer yandan; davalılar Seval ve Ercan’ın mirasçılardan babaları İ. H.’nın sağlığında miras payını temlikinin kendilerinin saklı payını gözetmemesi sebebiyle geçersiz olduğu savunması da; açılmış bir tenkis davası bulunmadığı gibi, bu beyanları da usulünce ileri sürülmüş bir tenkis def’i niteliğinde olmadığından yersizdir. Bu nedenlerle temyiz eden davalıların aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersiz bulunmuştur.
2-Ne var ki; mahkemece miras payının iptaline karar verildiği halde; davalılardan E.. G..,adi yazılı miras payının devri belgesi altındaki imzasının açıkca inkar ettiği ve imzanın kendisine ait olmadığını ileri sürdüğü halde; mahkemece bu yönde bir inceleme yapılmadan karar verilmiştir.Bir adi senedin gerek geçerlilik koşulu, gerekse ispat gücün olarak kesin delil olabilmesi için, senet altındaki borçlu imzasının usulünce ikrar edilmiş olması gerekir. Bir adi yazılı senet (belge) altındaki imzanın inkarı halinde ne gibi işlem yapılacağı HMK’nun 211 vd. maddelerinde gösterilmiştir. O halde mahkemece E.. G.. imzalı miras payı devir belgesinin aslının dosyaya ibraz edilmesi de sağlanarak; HMK’nun 311 maddesinde gösterilen usulde inceleme yapılıp, senet altındaki imzanın davalı Ercan’a ait olup olmadığının belirlenmesi; sonucuna göre davalı Ercan’ın miras payı hakkında karar verilmesi gerekirken; bu konuda eksik incelemeyle karar verilmesi usul ve Yasa’ya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.
3- Miras payının iptaline karar verilen ve mirasbırakandan sonra öldüğü bildirilen tarafların babası İ. G.’e ait mirasçılık belgesinin ibrazı istenilip, bu kişinin taraflar dışında başka mirasçısı olup olmadığı ve devir senedindeki düzenleme tarihinden sonra ölmüş olduğu belirlenmeden; eksik incelemeyle bu kişinin miras payı hakkında yazılı şekilde karar verilmesi de doğru olmamıştır.
SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarda 2. bentte gösterilen sebeple temyiz eden Ercan yararına; 3. bentte gösterilen sebeple de tüm temyiz edenler yararına BOZULMASINA; diğer temyiz itirazlarının da yukarıda 1. bentte gösterilen sebeplerle REDDİNE ve taraflarca HUMK’nun 388/4. (HMK m.297/ç) ve HUMK’nun 440/I maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve 24,30 TL peşin harcın istek halinde temyiz eden davalılardan S. G. ve G.. C..’e ayrı ayrı iadesine, 12.05.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.