Yargıtay Kararı 8. Hukuk Dairesi 2012/9628 E. 2013/3535 K. 14.03.2013 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2012/9628
KARAR NO : 2013/3535
KARAR TARİHİ : 14.03.2013

MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Katkı payı alacağı, değer artış payı

… ile … aralarındaki katkı payı alacağı ve değer artış payı davasının reddine dair … 2. Aile Mahkemesi’nden verilen 24.01.2012 gün ve 221/19 sayılı hükmün Yargıtay’ca incelenmesi davacı vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü:
KARAR
Davacı vekili, evlilik birliği içinde edinilen 1075 parsel sayılı taşınmazın alımında vekil edenine ait ziynet eşyalarının satımından elde edilen 6.000 TL’nin kullanıldığını açıklayarak, üzerinde üç katlı bina bulunan taşınmaz için 40.000 TL katkı payı alacağının davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir. 08.03.2010 tarihli dilekçesiyle talebini 81.731,48 TL katılma alacağı ve 25.877,25 TL katkı payı alacağı (değer artış payı) olarak ıslah etmiştir.
Davalı vekili, taşınmaza ilişkin ödemeler, vekil edeni tarafından yapıldığından bahisle davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Mahkemece, HMK’nun 120. maddesi gereğince davacıya gider avansını yatırması için iki haftalık süre verildiği, davalının bu süre içerisinde gider avansını yatırmadığından HMK’nun 115. maddesi uyarınca davanın reddine karar verilmiştir. Hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Toplanan deliller ve tüm dosya kapsamından; taraflar 10.08.1996 tarihinde evlenmiştir. Yanlar arasındaki boşanmaya ilişkin 15.06.2007 tarihinde açılan dava derdesttir. Eşler arasındaki mal rejimi, boşanma henüz gerçekleşmediğinden sona ermemiştir. Bu halde eldeki davanın sonuçlandırılması bakımından taraflar arasındaki derdest olan boşanma davası bekletici mesele yapılmalıdır. (HGK. 27.06.2012 tarih, ve 2012/8-268 E., 2012/420 K. gereğince) Hal böyle iken, Mahkemece 24.11.2011 tarihli yargılama oturumunda davacıya 60 TL gider avansı, 50 TL maliyet olmak üzere toplam 110 TL gider avansını Mahkeme veznesine yatırması için HMK’nun 120. maddesi gereğince iki haftalık kesin süre verilmiştir.
“Davanın açıldığı tarih itibariyle yürürlükte olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nda gider avansı alınmasına yönelik bir düzenleme mevcut değildir.
01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı HMK’nun 114/g maddesinde ise, gider avansı dava şartı olarak düzenlenmiştir.
HMK’nun harç ve avans ödenmesi başlıklı 120. maddesinde;
“(1) Davacı, yargılama harçları ile her yıl … Bakanlığı’nca çıkarılacak gider avansı tarifesinde belirlenecek olan tutarı, dava açarken mahkeme veznesine yatırmak zorundadır.
(2) Avansın yeterli olmadığının dava sırasında anlaşılması halinde, mahkemece, bu eksikliğin tamamlanması için davacıya iki haftalık kesin süre verilir.” hükmü getirilmiştir.
…6100 sayılı HMK’nun delil ikamesi için avans başlıklı 324. maddesinde ise “(1) Taraflardan her biri ikamesini talep ettiği delil için mahkemece belirlenen avansı verilen kesin süre içinde yatırmak zorundadır. Taraflar birlikte aynı delilin ikamesini talep etmişler ise, gereken gideri yarı yarıya avans olarak öderler.
(2) Taraflardan birisi avans yükümlülüğünü yerine getirmezse, diğer taraf bu avansı yatırabilir. Aksi halde, talep olunan delilin ikamesinden vazgeçilmiş sayılır.
(3) Tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edemeyeceği dava ve işler hakkındaki hükümler saklıdır.” hükmü getirilmiştir.
…Öte yandan 6100 sayılı HMK’nun 448. maddesinde, “Bu Kanun hükümleri tamamlanmış işlemleri etkilememek kaydıyla derhal uygulanır.” düzenlemesi yer almakta olup, anılan düzenlemeye göre 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu hükümleri tamamlanmış işlemleri etkilememek kaydıyla derhal yürürlüğe girecektir.
…Bazı hallerde kesin sürenin kaçırılması o delile veya hakka dayanamamak gibi ağır sonuçları birlikte getirmekte, davanın kaybedilmesine neden olmaktadır. Böyle bir durumda, geciken adaletin adaletsizlik olduğu düşünülerek davaların uzamasını veya uzatılmak istenmesini engellemek üzere getirilen kesin süre kuralı kanunun amacına uygun olarak kullanılmalı, davanın reddi için bir araç sayılmamalıdır. Bu cümleden olarak, kesin sürenin amacına uygun olarak kullanılması ve yeterli uzunlukta olmasının yanı sıra, tarafların yargılamadaki tutumları ile süreye konu işlemin özelliğinin gözönünde bulundurulması gerekir. (Benzer ilkelere YHGK’nun 18.02.1983 gün 1980/1-1284, 1983/141; 22.11.1972 gün 8/832, 935; 13.10.2010 gün 2010/17-510, 485; 28.04.2010 gün 2010/2-221-241 ve 28.03.2012 gün 2012/19-55-249 sayılı kararlarında da değinilmiştir.)
…Uyuşmazlığa konu davanın 1086 sayılı HUMK zamanında açılmış bulunması, dilekçelerin teati aşamasının geçip, tahkikat aşamasına geçilmiş bulunduğu gözetilerek bu aşamada sadece HMK’nun 324. maddesi uyarınca delil avansı istenebileceği gözden kaçırılarak kapsamı da belirtilmeden yazılı şekilde gider avansı istenmesinin yerinde olmadığı…” Hukuk Genel Kurulu’nun 12.12.2012 tarih, 2012/9-1202-1218 sayılı Kararında belirtilmiştir.
Somut olayda, dava 1086 sayılı HUMK’nun yürürlükte olduğu dönemde açılmış, dilekçelerin teati aşamasından sonra tahkikat aşamasına geçilmiş olup, davanın mal rejiminin tasfiyesine ilişkin olması, taraflar arasında görülen boşanma davasının ise halen derdest olması nedeniyle Mahkemece boşanma davasının kesinleşmesi beklenmektedir. Bu aşamada Mahkemece sadece HMK’nun 324. maddesi uyarınca, delil avansı istenebilir. Tarafların delilleri toplanıp, derdest olan boşanma davasının kesinleşmesi beklenerek sonucuna göre bir değerlendirme yapılmak suretiyle karar verilmelidir. Mahkemece, belirtilen usul yerine önceki Yasa döneminde açılan davada, kazanılmış hakkı ortadan kaldıracak şekilde, uygulama yeri bulunmayan 6100 sayılı HMK’nun 120 ve 115. maddeleri gözönünde tutularak yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazları yerinde görüldüğünden kabulüne, Yerel Mahkeme hükmünün 6100 sayılı HMK’nun Geçici 3. maddesi yollaması ile halen yürürlükte bulunan 1086 sayılı HUMK’nun 428.maddesi uyarınca BOZULMASINA, HUMK’nun 388/4. (HMK m.297/ç) ve 440/I. maddeleri gereğince Yargıtay Daire İlamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunabileceğine ve 21,15 TL peşin harcın istek halinde temyiz eden davacıya iadesine
14.03.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.