Yargıtay Kararı 8. Hukuk Dairesi 2012/9235 E. 2012/10177 K. 09.11.2012 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2012/9235
KARAR NO : 2012/10177
KARAR TARİHİ : 09.11.2012

MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Şikayet (icra memur muamelesi)

Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki davacı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:

KARAR

Sair temyiz itirazları yerinde değil ise de;
Alacaklı tarafından başlatılan ilamlı takibe karşı borçlu idarenin, dayanak ilamın daha önce takibe konulduğu ve bu dosya üzerinden borcun ödenmiş olmasına, rağmen yeni bir takip yapılarak bakiye alacağın istendiği, faize faiz işletildiği, böyle bir talepleri varsa ilk takip dosyasından bakiye borç müzekkeresi düzenlenmesi gerekirken ayrı bir takip yapılmasının usulsüz olduğu belirtilerek icra emrinin iptali istemi ile icra mahkemesine başvurduğu; mahkemece, şikayetin kısmen kabulüne karar verildiği anlaşılmaktadır.
Faiz alacağına mahkeme ilamında hükmedilmesi halinde, BK.nun 113/2. maddesi uyarınca – halin icabından anlaşılan durum gereği- bu alacaktan açıkça feragat edilmediği sürece hukuki varlığını koruyacağından, alacaklı fazlaya ilişkin hakkını saklı tutmasa bile zamanaşımı süresinin dolmasına kadar ilamda yazılı eksik kalan faiz alacağını her zaman talep edebilir. İlama dayalı bu istek, icra müdürlüğünün, ilama aykırı işlemini kapsadığından şikayet süreye tabi değildir.
Somut olayda, icra takibinin dayanağı olan ilamda artırılan kamulaştırma bedel farkının kamulaştırma kararının kesinleştiği tarihten itibaren hesaplanacak yasal faizi ile birlikte tahsiline karar verilmiştir. Yukarıda açıklanan kural gereğince, alacaklı açıkça feragat etmediği sürece zamanaşımı süresi içinde tahsilde tekerrür olmamak üzere ilama dayalı eksik kalan asıl ve faiz alacağını ayrı bir takip yaparak talep edebileceğinden, alacaklının ayrı bir takip yapmasında yasaya uymayan bir yön yoktur.
Ancak;
Anayasanın 4709 sayılı Yasa ile Değişik 46/son maddesi hükmüne göre kesin hükme bağlanan (kesinleşmiş) kamulaştırma bedellerinin ödenmemesi halinde 17.10.2001 tarihinden itibaren kamu alacakları için öngörülen en yüksek faiz oranının uygulanması talep edilebilir.
Bir başka anlatımla, henüz kesinleşmemiş kamulaştırma bedeli için 17.10.2001 tarihinden itibaren kamu alacakları için öngörülen en yüksek faiz oranı uygulanmaz. Bu oran kararın kesinleşme tarihinden sonrası için hesaplamada dikkate alınacaktır.
Bu durumda, mahkemece dayanak ilamın kesinleşme tarihi sorulup tespit edilmeli, kesinleşme tarihine kadar 3095 sayılı Kanunun 1. maddesi, kesinleşme tarihinden sonra ise Anayasanın 46. maddesinde yazılı faiz oranı tatbik edilerek sonuca gidilmelidir.
Dosyada mevcut ve hükme esas alınan bilirkişi raporunda ilamın kesinleşme tarihi, dayanak ilamın Yargıtay 5. Hukuk Dairesince onandığı tarih olan 22.01.2002 olarak alınmasına karşın, borçlu vekilinin ilamın kesinleşme tarihinin 10.04.2002 tarihi olduğunu bildirerek itiraz ettiği görülmektedir.
O halde, mahkemece, yukarıda yapılan açıklamalar ışığında, ilamın kesinleşme tarihi tespit edilerek, bu tarihten itibaren kamu alacakları için öngörülen en yüksek faiz oranının uygulanması suretiyle hesaplama yapılmak üzere bilirkişiden ek rapor alınması ve oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken eksik incelemeyle yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsizdir.
SONUÇ: Borçlu vekilinin temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK.nun 366 ve HUMK.nun 428. maddeleri uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK.nun 388/4. (HMK m.297/ç) ve İİK.nun 366/3. maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 10 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine,
09.11.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.