Yargıtay Kararı 8. Hukuk Dairesi 2012/923 E. 2012/7364 K. 13.09.2012 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2012/923
KARAR NO : 2012/7364
KARAR TARİHİ : 13.09.2012

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Tapu iptali ve tescil

… ile … ve müşterekleri, dahili davalılar … ve müşterekleri aralarındaki tapu iptali ve tescil davasının reddine dair Domaniç (Kapatılan) Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 15.09.2011 gün ve 110/86 sayılı hükmün Yargıtay’ca incelenmesi davacı tarafından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü:

K A R A R

Davacı, 106 ada 2 parsel sayılı taşınmazın bir bölümünü amcası …’tan, kalan kısmını… … isimli şahıstan satın almasına rağmen kadastro sırasında parselin tamamının ortak mirasbırakanları olan babası adına tespit ve tescil edildiğini, ileride sorun yaşanmaması için babası ile aralarında düzenledikleri 17.11.1980 tarihli satış sözleşmesinin bulunduğunu açıklayarak, parselin tapu kaydının iptali ile adına tapuya tesciline karar verilmesini istemiştir.
Davalılardan … ve F… taşınmazın ortak mirasbırakan tarafından satınalındığını, üzerindeki evin davacı kardeşleri tarafından yapıldığını bildirerek davanın reddini savunmuşlardır. Davalı … 25.01.2007 tarihli yargılama oturumunda: Davacının halen oturmakta olduğu taşınmaz kısmının davacı tarafından…’tan satınalındığını bu kısmın tapusunun iptaline bir diyeceğinin olmadığını ancak ortak mirasbırakan babasının taşınmazı davacıya sattığını duymadığını savunmuştur.
Diğer davalılara dava dilekçesi yöntemine uygun bir biçimde tebliğ edilmesine karşın yargılama oturumlarına katılmamışlar ve yanıt vermemişlerdir.
Mahkemece, davanın ispat edilemediği gerekçesiyle reddine karar verilmiştir. Hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Toplanan deliller ve tüm dosya kapsamından; mahkemece yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmiş ise de; yapılan araştırma ve inceleme hüküm vermeye yeterli değildir. Şöyle ki, 106 ada 2 parsele ait kadastro tutanağının ve tapu kaydının incelenmesinde; taşınmazın, 28.12.2005 tarihinde yapılan kadastro çalışmaları sırasında 2758,52 m² yüzölçümü ile belgesizden, kargir ev, 2 ahır, depo ve arsası niteliğiyle tarafların ortak mirasbırakanı … adına tespitinin yapıldığı ve tutanağının itirazsız olarak kesinleşmesi ile 08.06.2006 tarihinde tapuya tescil edildiği görülmüştür. Dosya içerisinde bulunan mirasçılık belgesinden ortak mirasbırakan …’un kadastro tespiti öncesi 13.02.1982 tarihinde öldüğü davacı ve davalıları mirasçı olarak bıraktığı anlaşılmaktadır. Dava konusu taşınmazın öncesinde Kasım ve…’a ait olduğu tarafların kabulündedir.
Uyuşmazlık, nizalı taşınmazın mirasbırakan tarafından mı davacı tarafından mı satın alındığı konusunda toplanmaktadır. Dava konusu taşınmaz belgesizden tespit ve tescil edildiğine ve davacı kadastrodan önceki satınalma iddiasına dayandığına göre, iddiasını yerel bilirkişi ve tanık dahil her türlü delille kanıtlaması mümkündür. Bu kapsamda; mahkemece, duruşma gününün tebliği ile birlikte davacıya ilk celseye kadar delillerini bildirmesi için süre verilmiş, davacı süresinde tanık listesini sunmuştur. Ne var ki, keşfe ilişkin onikinci yargılama oturumundaki ara kararda yerel bilirkişilerin keşif yerine davetiye ile çağırılmasına karar verilmiş, tanıkların ne şekilde dinleneceği konusunda herhangi bir açıklama yer almamıştır. Bundan ayrı, HUMK.nun da tanıklar için uygulanan hükümler aynı zamanda yerel bilirkişiler için de geçerlidir. HUMK.nun 265. (HMK. m.261) maddesi uyarınca tanıkların ayrı ayrı dinlenilmeleri öngörüldüğüne göre yerel bilirkişilerin de keşif yerinde birbirlerinden bağımsız olarak dinlenilmeleri gerekir. Mahkemece keşifte üç yerel bilirkişinin birlikte dinlenilmesi anılan madde hükümlerine aykırıdır.
Bu kapsamda, mahkemece yapılacak iş; yeniden keşif gününün belirlenmesi, yerel bilirkişi ve tanıkların HMK.nun 243, 244, 259 ve 290/2. maddeleri uyarınca davetiyeyle keşif yerine çağırılmaları, uyuşmazlığın taşınmaza ilişkin bulunması nedeniyle yerel bilirkişi ve tanıkların öncelikle keşif yerinde dinlenmelerinin sağlanması, taşınmazın kim tarafından satınalındığının kendilerinden sorulup belirlenmesi, beyanları arasında aykırılık çıktığı takdirde çelişkinin giderilmesine çalışılması gerekir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle davacının temyiz itirazları yerinde görüldüğünden kabulüyle yerel mahkeme hükmünün 6100 sayılı HMK.nun Geçici 3. maddesi yollaması ile halen yürürlükte bulunan 1086 sayılı HUMK.nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK.nun 388/4 (HMK.m 297/ç) ve HUMK.nun 440/I maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve 18,40 TL peşin harcın istek halinde temyiz eden davacıya iadesine 13.09.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.