Yargıtay Kararı 8. Hukuk Dairesi 2012/7976 E. 2012/8386 K. 01.10.2012 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2012/7976
KARAR NO : 2012/8386
KARAR TARİHİ : 01.10.2012

MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Tapu iptali ve tescil

… ile Hazine aralarındaki tapu iptali ve tescil davasının kabulüne dair … 1. Sulh Hukuk Mahkemesinden verilen 26.04.2012 gün ve 1347/578 sayılı hükmün Yargıtay’ca incelenmesi davalı Hazine vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü:

KARAR

Davacı vekili, 215 ada 75 parselin 20.06.1998 tarihinde … isimli kişiden satın ve devralındığını, eklemeli 20 yıldan fazla süre koşullarına uygun tarım arazisi olarak kullanıldığını ancak kadastro sırasında Hazine adına tespit ve tescil edildiğini açıklayarak tapu kaydının iptaliyle vekil edeni adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesini istemiştir.
Davalı Hazine vekili, taşınmazın Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olduğunu, 1966 yılında Hazine adına tapuya tescil edildiğini, tapulu taşınmazların zilyetlikle kazanılmasının mümkün bulunmadığını açıklayarak davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Mahkemece, dava konusu taşınmazın tarım arazisi niteliğinde olduğu, davacı lehine kazanma koşullarının gerçekleştiği, ancak taşınmazın 2011 yılında baraj gölü altında kaldığı görüşünden hareketle 215 ada 15 parsel üzerinde davacının mülkiyet hakkı doğduğunun tespitine karar verilmiştir. Hüküm, davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Toplanan deliller ve dosya içeriğinden; tarla niteliğindeki 7398 m2 yüzölçüme sahip dava konusu 215 ada 75 parselin, 4753 sayılı Kanun uyarınca Hazine adına oluşturulan 01.02.1966 tarih 508 sayılı tapu kaydı kapsamında kaldığı, Toprak Tevzi Komisyonu tarafından 3129 parsel olarak belirtildiği, tapu kaydının sınırındaki Kızılırmak Nehri’nin yatak değiştirmediği, taşınmazın eski tarla niteliğinde olduğu ve halen … tarafından kullanıldığı açıklanarak 20.06.2005 tarihinde Hazine adına tespit edildiği ve kadastro tutanağının 02.06.2006 tarihinde kesinleşmesi üzerine tapu kaydının oluştuğu ve 2011 yılında Bayramhacı Baraj gölü altında kaldığı anlaşılmıştır.
Mahkemece, kazanma koşullarının satıcı ve davacı lehine gerçekleştiği görüşünden hareketle davanın kabulüne karar verilmiş ise de yapılan araştırma ve inceleme karar vermeye yeterli değildir. Dava konusu taşınmazın çevresinde ortamalı niteliğindeki mera parseli bulunmaktadır. Esasen uyuşmazlık, dava konusu taşınmazın niteliğinin belirlenmesiyle ilgili olup yerel bilirkişi ve taraf tanıklarının komşu köyler halkı arasından seçilerek dinlenilmesi, hava fotoğraflarından yararlanılması, komşu parsellere ait kadastro tutanaklarının onaylı ve okunaklı suretleri ile varsa tutanak ve dayanak tapu ve vergi kayıtlarının getirtilerek mahallinde uygulanması gerekir.
Bu bakımdan, bir arazinin kullanım süresi ve niteliğini en iyi belirleme yöntemi hava fotoğraflarıdır. Hava fotoğraflarının Hazine adına tapu kaydının oluştuğu 1966 yılından önceki yıllara ait ve en az iki ayrı zamana ilişkin olması gerekir. Bu konuda sağlıklı bir yargıya ulaşmak için Hazine adına tapu kaydının oluştuğu 1966 yılına göre 20 – 30 yıl öncesine ait (1936–1946 yılları arası) stereoskopik hava fotoğraflarının istenilmiş olması ve bu fotoğrafların stereoskopla incelenmesi gerekmektedir. Ayrıca, stereoskopik çift hava fotoğrafı, bir stereoskop altında incelenirse arazinin üç boyutlu görülebilmesi, taşınmazın sınırlarının belirlenebilmesi ve bu amaçla ekilemeyen bakir alanların net bir biçimde tespitinin yapılabilmesi olanaklıdır.
Hal böyle olunca; mahkemece, yapılacak iş; ziraat mühendisi, kadastro fen elemanı, jeodezi ve fotoğrametri mühendisinden oluşacak üç kişilik uzman bilirkişi kurulu marifetiyle tapu kaydının oluştuğu 1966 yılına göre 20-30 yıl öncesine ait (1936– 1946 yılları arası) iki ayrı zamanda çekilmiş stereoskopik hava fotoğraflarının Harita Genel Komutanlığından, dava konusu taşınmazlara komşu olan tapulama parsellerine ait tapulama tutanakları ve ekleriyle kadastro sırasında bu parsellere revizyon gören tapu ve vergi kayıtları, çevresindeki yerlerin mera niteliğinde olduğu göz önünde tutularak taşınmazın sınırları içinde bulunduğu köye ait tahsisli ve kadim mera kayıtları ile haritalarının bulundukları yerlerden eksiksiz olarak getirtilmesi, jeodezi ve fotoğrametri mühendisi aracılığıyla hava fotoğraflarının keşifte uygulanması, taşınmazın hava fotoğraflarının çekildiği tarihe göre kültür arazisi niteliğinde bulunup bulunmadığı, imar ve ihyasının tamamlanıp tamamlanmadığı ya da hangi nitelikte bulunduğu konularında uzman bilirkişiden gerekçeli, denetime açık rapor alınması, tescili istenen taşınmaz bölümlerinin her iki hava fotoğrafları üzerinde işaretlenmesi, bundan ayrı kadim ve tahsisli mera-yaylak kayıt ve belgeleri ile haritalar ve komşu parsellere ilişkin belirtme tutanakları, dayanak tapu ve vergi kayıtlarının teknik, yerel bilirkişi ve tanıklar aracılığıyla zemine uygulanması, komşu köyler halkı arasından seçilen yerel bilirkişi ve tanıkların HMK.nun 243, 244, 259 ve 290/2. maddeleri gereğince davetiyeyle keşif yerine çağırılmaları, uyuşmazlığın taşınmaza ilişkin bulunması nedeniyle keşif yerinde dinlenilmeleri, dava konusu taşınmazın kadim ve tahsisli mera kayıtları kapsamında kalıp kalmadığının belirlenmesi, şayet anılan kayıtlar kapsamında kalmadığının anlaşılması halinde, bu taktirde kadim mera ve yaylak araştırmasının yapılması, dava konusu taşınmazın kadim meradan açılmak suretiyle elde edilen yerlerden olup olmadığının yerel bilirkişi ve tanıklardan sorularak açıklığa kavuşturulması, komşu kayıt ve belgelerin taşınmaz yönünü ne olarak gösterdikleri hususu üzerinde durulması, daha önce götürülmeyen başka uzman bilirkişi ziraat mühendisi aracılığıyla taşınmaz ve çevresinin toprak yapısı birlikte incelenmek suretiyle dava konusu taşınmazların meradan açılan yerlerden bulunup bulunmadığının saptanması, taşınmazın makineli tarıma elverişli olmaması ve 10-15 yıldır tasarruf edilmediğinin üzerinde durulması, uzman bilirkişiden gerekçeli, denetime açık ve komşu taşınmazlarla karşılaştırmalı rapor istenmesi, 1936 ila 1946 tarihleri arasında çekilmiş hava fotoğrafları yok ise, ilgili kurumdan bunun gerekçesinin sorulması, taşınmazların niteliğinin kesin bir biçimde belirlenmesi, temyiz incelemesi sırasında göz önünde tutulmak üzere HUMK.nun 366. maddesi (6100 sayılı HMK.nun 290 m.) hükmü uyarınca dava konusu taşınmaz ve çevresinin yakın plan ve panoramik resimlerinin çektirilerek dava
konusu yerlerin resimler üzerinde işaretlenmesi, resimlerin mahkeme hakimi tarafından onaylandıktan sonra dosya arasına konulması, ondan sonra toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken eksik araştırma ve inceleme ile hüküm kurulmuş olması usul ve kanuna aykırıdır.
Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı Hazine vekilinin temyiz itirazları yerinde görüldüğünden kabulüyle hükmün 6100 sayılı HMK.nun Geçici 3. maddesi yollaması ile halen yürürlükte bulunan 1086 sayılı HUMK.nun 428.maddesi uyarınca BOZULMASINA, HUMK.nun 440/III-2 bendi gereğince ilama karşı karar düzeltme yolu kapalı bulunduğuna 01.10.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.