Yargıtay Kararı 8. Hukuk Dairesi 2012/7643 E. 2012/8388 K. 01.10.2012 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2012/7643
KARAR NO : 2012/8388
KARAR TARİHİ : 01.10.2012

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Tapu iptali, tescil ve tazminat

… ile … aralarındaki tapu iptali, tescil ve tazminat davasının kısmen kabulüne ve kısmen reddine dair Gaziosmanpaşa 1. Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 03.11.2009 gün ve 501/444 sayılı hükmün Yargıtay’ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü:

KARAR

Davacı vekili, dava konusu 4876 parselin 31.01.2002 tarihli satış sözleşmesiyle vekiledeni tarafından satın alındığını ve satış bedelinin satıcıya ödendiğini açıklayarak tapu kaydının iptaliyle müvekkili adına tapuya tesciline, olmadığı takdirde taşınmazın emsal bedelinin davalı taraftan alınmasına karar verilmesini istemiştir.
Davalı, yersiz açılan davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Mahkemece, taşınmazın tapuda kayıtlı olduğu, tapulu taşınmazların satışının resmi şekilde yapılması gerektiği, geçersiz satışa değer verilemeyeceği, ancak alıcının verdiğini geri isteyebileceğinden davacının peşin olarak vermiş olduğu 10.000 TL satış bedelinin davalıdan alınmasına karar verilmiştir. Hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava konusu 4876 parsel, 30.01.1974 tarihinde satış yoluyla davalının miras bırakanı Sadık Hüvez adına tescil edilmiştir. Davacı vekili, tapu dışı satışa dayanarak istekte bulunmuştur. Harici satışın yapıldığı tarihte dava konusu 4876 parsel sayılı taşınmaz, tapuda kayıtlı bulunan bir yerdir. Tapuda kayıtlı bulunan bir taşınmazın haricen satışı Türk Medeni Kanununun 706, Borçlar Kanununun 213 ve Tapu Kanununun 26.maddesi hükümleri karşısında geçersizdir. Böyle bir satış haricen satın ve devralan kişiye tapu kaydının iptali ve adına tescili yönünde bir hak bahşetmez. Bu nedenle, tapu iptali ve tescil davasının reddine karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik bulunmadığından davacı vekilinin yerinde görülmeyen temyiz itirazının reddiyle hükmün bu bölümünün açıklanan nedenlerle ONANMASINA,
Öte yandan, davacının iptal ve tescile ilişkin isteğinin kabul edilmemesi halinde taşınmazın emsal bedelinin davalıdan alınmasını istemiştir. 10.07.1940 tarih ve 2/77 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme kararına göre harici satışın hüküm ifade etmemesi durumunda taraflar verdiklerini geri alabilirler. Bilindiği üzere, geçerli bir sebebe dayanmaksızın bir kişinin mal varlığından diğerinin mal varlığına kayan değerlerin eksiksiz iadesi, denkleştirici adalet düşüncesine dayanır. Denkleştirici adalet ilkesi ise, haklı bir sebep olmaksızın başkasının mal varlığından istifade ederek kendi mal varlığını artıran kişinin elde ettiği bu kazanımı geri vermek zorunda olduğunu ve eski hale getirmede mal varlığında artış olan tarafın yükümlülüğünün bulunduğunu ifade eder. Ülkemizde yaşanan ve uzun yıllar boyu yüksek oranlarda seyreden enflasyon nedeni ile belli bir miktar paranın verildiği tarihteki alım gücü ile aynı miktar paranın aradan geçen zamana bağlı olarak iade günündeki alım gücünün farklı ve çok daha az olduğu bir gerçektir. Hukuken geçersiz sözleşmeler tasfiye edilirken, denkleştirici adalet kuralı göz ardı edilmemelidir. Davacının harici satış nedeniyle davalı yana satış bedelini ödediği kabul edildiğine göre harici satış bedelinin denkleştirici adalet ilkesine göre tazmini gerekir. Mahkemece bu hususun dikkate alınmamış olması doğru görülmemiştir.
Davacı vekilin temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde olduğundan kabulüyle hükmün bedele ilişkin bölümünün 6100 sayılı HMK.nun Geçici 3.maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, yine 6100 sayılı HMK.nun Geçici 3.maddesi yollamasıyla HUMK.nun 388/4 (HMK.m 297/ç) ve HUMK.nun 440/I maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve 135,00 TL peşin harcın istek halinde temyiz eden davacıya iadesine 01.10.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.