Yargıtay Kararı 8. Hukuk Dairesi 2012/730 E. 2012/8636 K. 05.10.2012 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2012/730
KARAR NO : 2012/8636
KARAR TARİHİ : 05.10.2012

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Tapu iptali ve tescil

… ile Hazine ve … aralarındaki tapu iptali ve tescil davasının reddine dair Küre Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 04.10.2011 gün ve 63/44 sayılı hükmün Yargıtay’ca incelenmesi davacı vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü:

K A R A R

Davacı, dava dilekçesi, 08.12.2009 tarihli yargılama oturumu ve keşifte netice olarak, dava konusu 318 ada 30 parsel sayılı taşınmazın kök mirasbırakan Behiye Ebece’den miras yoluyla intikal ettiğini, bu hususta 1937 tarihli vergi kaydının bulunduğu, özel harman yeri olarak kullanıldığını açıklayarak, tapu kaydının iptali ile Behiye Ebece’nin mirasçılık belgesindeki payları oranında mirasçıları adına tapuya tesciline karar verilmesini istemiştir.
Davalı Hazine temsilcisi, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, dava konusu taşınmazın 1937 tarih ve 671 tahrir numaralı vergi kaydının kapsamında kalmadığı, aksinin kabulünde dahi nizalı yerin 30 yıldan bu yana kullanılmadığı, bu şekilde davacı yararına zilyetlik yoluyla kazanma koşulları oluşmadığı gerekçesiye 318 ada 30 parsel sayılı taşınmaz bakımından açılan davanın reddine karar verilmiştir. Hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, eklemeli kazanmayı sağlayan zilyetlik ve miras yoluyla intikal hukuksal sebeplerine dayalı olarak TMK.nun 713/1 ve 3402 sayılı Kadastro Kanununun 14.maddesi gereğince açılan mülkiyetin aktarılmasına ilişkin tapu iptali ve tescil davasıdır.
Toplanan deliller ve tüm dosya kapsamından, mahkemece yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmiş ise de, yapılan araştırma ve inceleme hüküm vermeye elverişli değildir. Şöyle ki, Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 36. maddesine göre, herkes meşru vasıta ve yollarla mahkemelerde iddia ve savunma hakkına sahiptir. Yine TMK.nun 6. maddesi uyarınca, iddia eden iddiasını ispatla mükelleftir. Ne var ki; yargılama tutanakları üzerinde yapılan incelemede taraflara tanık ve delillerini bildirmeleri için süre ve imkan tanınmadığı belirlenmiştir. Öte yandan, 10.05.2011 tarihli keşif günü tayin edilen yargılama oturumunda, yerel bilirkişilerinin keşif yerinde hazır edilmeleri için müzekkere yazılmasına ve davacı dinletmek istediği tanığı varsa keşif mahallinde hazır etmesine şeklinde ara karar kurulmuştur. Bu durum, HUMK.nun 258 ve 259. (HMK. m. 243, 244, 259 ve 290/2) maddelerine aykırıdır. Yine, mahkemece, davada tanık dinlemeksizin, keşifte yerel bilirkişilerin zilyetlik konusunda verdiği bilgi ile yetinilerek hüküm kurulmuştur. Bu tür davalarda, iktisabı sağlayan zilyetliğin ispatı gerekir. Zilyetlik olayları maddi olaylardandır. Maddi olaylar, tanık dahil her türlü delille ispat edilebilir.
Bu durumda, mahkemece yapılacak iş; öncelikle taraflara delillerini ve tanıklarını liste halinde vermeleri için usule uygun süre ve imkan verilmesi, belirlenen yerel bilirkişi listesinde yer alan kişiler ile taraf tanıklarının HMK.nun 240, 243 ve 259. maddeleri uyarınca davetiye ile keşif yerine çağrılarak, aynı Kanunun 259/2 ve 290/2. (HUMK 259) maddeleri hükümleri uyarınca mümkün olduğunca taşınmaz başında yapılacak keşifte dinlenilmeleri, davacının dayandığı vergi kaydının nizalı yere uyup uymadığının belirlenmesi, davacının taşınmazın harman yeri olarak kullanıldığını açıklaması karşısında, taşınmazın niteliği ve kullanım süresinin ne zaman başlandığının, harman yeri olarak kullanılması terk edilmiş ise terkinden sonra ne şekilde kullanıldığının belirlenmesine ve beyanları arasında aykırılık çıktığı takdirde aynı Kanunun 261/1. (HUMK 265) maddesi hükmü gözönünde tutularak çelişkinin giderilmesine çalışılması, ondan sonra iddia ve savunma çerçevesinde tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre hüküm tesisi gerekir. Mahkemece, eksik araştırma ve incelemeyle uyuşmazlığın esası hakkında yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması doğru değildir.
Davacı vekilinin temyiz itirazları yerinde olduğundan kabulü ile yerel mahkeme hükmünün 6100 sayılı HMK.nun Geçici 3.maddesi yollamasıyla HUMK.nun 428.maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK.nun 388/4. (HMK m.297/ç) ve HUMK.nun 440/I maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve 18,40 TL peşin harcın istek halinde temyiz eden davacıya iadesine 05.10.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.