Yargıtay Kararı 8. Hukuk Dairesi 2012/685 E. 2012/795 K. 14.02.2012 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2012/685
KARAR NO : 2012/795
KARAR TARİHİ : 14.02.2012

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Katkı payı alacağı

… ile … aralarındaki Ankara 11. Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 30.05.2007 tarih ve 151/227 sayılı hükmün Dairenin 26.01.2011 gün ve 5225/395 sayılı ilâmiyle bozulmasına karar verilmişti. Davacı vekili tarafından süresinde kararın düzeltilmesi istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü:

K A R A R

Davacı vekili, tarafların 1997 yılında evlendiklerini, vekil edeninin birikimlerini Merkez Bankası işçi dövizleri hesabında davalı adına açılan hesaba yatırdığını, halen meblağı bilinmeyen paranın ¾’ünün katkı payı olarak davacıya aidiyetine ve davalıdan tahsiline; bilahare yargılama aşamasında 17.03.2003 tarihli dilekçesiyle taleplerinin davalının şahsi hesabına yatırılan 12.000 DM ile ortak hesapta bulunan 36.429 Euronun ¾’üne ilişkin bulunduğunu; 31.03.2003 günlü ıslah dilekçesiyle ise taleplerinin davalının hesabına yatırılan 12.000 DM ile ortak hesabın tümü 36.429 Euronun toplamı olan miktarın dava tarihi itibariyle karşılığı 67.421 TL’nin tahsili isteğine ilişkin olduğunu bildirmiş ve 01.04.2003 günlü makbuzla son talebini harçlandırmıştır. Davacı vekili, birleştirilen Ankara 10. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2006/135 Esas sayılı dava dilekçesinde ise; vekil edeninin şahsi hesap dışında müşterek hesaptaki katkısının ıslah dilekçesiyle talep edildiğini, ancak davalı vekilinin usul itirazının kabul görme ihtimaline binaen birleşen davanın açıldığını, tarafların müşterek hesabında toplanan 36.429 Euronun davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili ise, davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Mahkemece; yapılan yargılama sonucunda davanın kısmen kabulüne ve kısmen reddine, 05.05.2005 tarihi itibariyle müşterek hesapta bulunan (faizleri dahil) 39.529,98 Euronun ½ ‘sinin davacının katkı payı olduğunun tespiti ile tahakkuk ettirilecek faizleriyle birlikte davacıya ödenmesine, fazla talebin reddine; birleşen dosyanın (Ankara 10. Asliye Hukuk Mahkemesi 2006/135 Esas) yeniden tefrikine karar verilmiştir. Hüküm, davacı ve davalı vekili taraflarından ayrı ayrı temyiz edilmiştir. Dairenin 26.01.2011 gün, 2010/5225 Esas ve 2011/395 Karar sayılı bozma ilamıyla “davacı vekilinin temyiz isteğinin reddine, davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün kabule ilişkin bölümünün bozulmasına” karar verilmesi üzerine; bu karara karşı davacı vekili tarafından süresinde karar düzeltme talebinde bulunulmuştur.Davacı vekili 28.03.2011 tarihli karar düzeltme istekli dilekçeyle özetle temyiz isteklerinin süresinde olduğunu belirterek; Dairenin temyiz isteğinin reddine ilişkin kararının ortadan kaldırılmasına, dosyanın temyiz incelemesinin yapılmasına ve hükmün vekil edeninin lehine bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Bilindiği üzere ve kural olarak 1086 sayılı HUMK.nun 434/2 maddesine göre; temyiz isteği harca tabi ise harcın yatırıldığı tarihte hükmün temyiz edildiği kabul edilir. Temyiz karar harcının dayanağı HUMK.nun 434/2.maddesi ve 10.05.1965 tarih 1965/1 Esas, 1965/1 Karar sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kurulu Kararıdır. Bu İçtihadı Birleştirme Kararına göre, temyiz yoluna başvurmada maktu ilam harcının tamamının ya da nisbi ilam harcının ¼’ünün peşin olarak alınması gerekir. HUMK.nun 434/2. maddesi gereğince alınması gerekli nispi temyiz harcının tamamlanması bakımından, 25.01.1985 gün 5/1 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı ve HUMK.nun 434/3.maddesi gereğince çıkarılan muhtıra davacı vekiline tebliğ edildiği halde eksik harç ikmal edilmediğinden, Dairece; temyizden vazgeçilmiş hükmün temyiz edilmemiş sayılmasına ve davacı vekilinin dilekçesinin temyiz isteğinin bu nedenle reddine karar verilmiştir.
Ancak; Dairemizce, temyiz incelemesi aşamasında sözü edilen temyiz harç makbuzu dosya içinde bulunmadığından temyiz talebinin reddine karar verilmiş ise de; temyiz harcının tamamlanması bakımından çıkarılan muhtıra davacı vekili Av.H.Ş’e 23.07.2010 tarihinde tebliğ olunmuş ve davacı vekili süresinde 29.07.2010 tarihli makbuzla temyize başvurma harcı ve nispi temyiz karar harcını yatırdığı dosya kapsamından anlaşıldığına göre, temyiz harcının süresinde yatırıldığı ve temyiz isteğinin süresinde olduğunun kabulü gerekir. Dairenin temyiz isteğinin reddine ilişkin kararı bu bakımdan maddi yanılgıya dayalıdır. Gerçek durum karar düzeltme aşamasında yerel mahkemeyle yapılan yazışma sonrasında ortaya çıkmış bulunmaktadır. O halde, maddi yanılgıya dayalı bulunan 8.Hukuk Dairesinin 26.01.2011 gün, 2010/5225 Esas ve 2011/395 Karar sayılı davacı vekilinin temyiz isteğinin reddine ilişkin karar bölümünün ortadan KALDIRILMASINA karar verildi ve davacı vekilinin temyiz itirazlarının incelemesinin yapılmasına geçildi;
Taraflar 11.07.1997 tarihinde evlenmiş, davacının 22.11.2002 tarihinde açtığı boşanma davasının 04.04.2005 tarihinde kesinleşmesiyle evlilik birliği son bulmuştur. Temyiz incelemesine konu dava boşanma davasıyla birlikte açılmış, Yargıtay incelemesinden geçerek kesinleşmiştir. Kesinleşen görev yönü ve tefrikle mahkemenin eldeki esasına kaydedilerek yargılamaya devamla hüküm kurulmuştur.
Başka bir mal rejimi seçildiği ileri sürülmediğine göre, taraflar evlenme tarihinden 4721 sayılı TMK.nun yürürlüğe girdiği 01.01.2002 tarihine kadar mal ayrılığı, bu tarihten mal rejiminin sona erdiği boşanma davasının açıldığı tarihe kadar ise TMK.nun 202. maddesine göre yasal edinilmiş mallara katılma rejimine tabidirler. Eşler arasındaki mal rejimi TMK.nun 225/2.maddesine göre boşanma davasının açıldığı tarih itibariyle son bulmuştur.
Davacı, dava dilekçesinde davalı adına açılan şahsi hesapta mevcut miktarı bilinmeyen mevduatta ¾ oranında katkısı olduğunu açıklayarak aidiyetinin tespitine karar verilmesini istemiştir. Yargılama safhasında ise talebini ıslahla; davalının şahsi hesabına 25.04.2000 tarihinde yatırıldığı iddia olunan 12.000 DM’nin tahsili ile müşterek hesapta bulunan 36.429 Euronun önce ¾’ünün, bilahare tümünün tahsiline karar verilmesini istemiştir. HUMK.nun 83. maddesi hükmüne göre ıslah yoluyla taraflar ileri sürdükleri vakıaları, davanın konusunu ve isteklerini değiştirebilirler. Önceden HUMK.nun 87. maddesinin son cümlesi hükmüne göre ıslah ile müddeabihin arttırılması yasaklanmış iken, anılan fıkranın Anayasa Mahkemesinin 20.07.1999 tarih ve 1/33 sayılı kararı ile iptal edilmesi karşısında ıslah ile müddeabihin arttırılması yolu açılmıştır. Buna göre ıslah ile müddeabihin arttırılması mümkündür. Anayasa Mahkemesi anılan kararında, davaların en az giderle ve olabildiğince hızlı biçimde sonuçlandırılmasının gerektiği, söz konusu kısıtlamanın Hukuk Devleti ilkesine aykırı olduğu, bir hakkın elde edilmesini zorlaştırdığı, sav ve savunma haklarını engellediği, bunun da adil yargılanmayı önlediği gerekçelerine dayanmıştır.
Somut olayda ise, davacı ıslah dilekçesinde dava konusu yapılan davalının şahsi hesabına ilişkin talep miktarını arttırmamış, dava dilekçesinde belirtilmeyen davacı ve davalı adına açılan başka bir müşterek hesabı da ilaveten davaya konu etmiştir. Başka bir anlatımla; davacı bağımsız dava konusu yapılması gereken müşterek hesabı ıslah yoluyla, davalının şahsi hesabına ilişkin olarak açılan davada, dava konusu yapmak istemiştir. Dava konusu dava dilekçesinde bildirilen şahsi hesap haricinde, bundan farklı müşterek hesabın da belirtildiği biçimde dava konusu yapılarak, çözüme kavuşturulmasını beklemek usul hükümlerine uygun olmadığı gibi, Anayasa Mahkemesinin iptal gerekçeleriyle de bağdaşmaz. Kaldı ki, davacı taraf yargılama aşamasında müşterek hesap için taleplerini ayrı bir davaya konu etmiş, temyiz incelemesine konu dosya ile birleştirilen bu dosyanın bilahare tefrik edilerek, halen Ankara 11. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2007/265 Esasına kaydedildiği bildirilmiştir. Tüm bu açıklamalara göre, davacı ıslah yoluyla müşterek hesabı da dava konusu yaparak hüküm kurulmasını isteyemez. Mahkemece bu husus gözden kaçırılarak yazılı şekilde hüküm kurulması doğru değildir.
Davacı vekilinin temyiz itirazlarının yukarıda açıklanan nedenlerden REDDİ ile usul ve yasa hükümlerine uygun bulunmayan hükmün kabule ilişkin bölümünün önceki bozma ilamındaki ve yukarıda yazılı bulunan gerekçelerle ve 6100 sayılı HMK.nun Geçici 3. maddesi uyarınca uygulanacak olan 1086 sayılı HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA ve 465,20 TL peşin harcın istek halinde temyiz eden karar düzeltme isteyen davacıya iadesine 14.02.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.