Yargıtay Kararı 8. Hukuk Dairesi 2012/622 E. 2012/8253 K. 28.09.2012 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2012/622
KARAR NO : 2012/8253
KARAR TARİHİ : 28.09.2012

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Tescil

… ile Hazine ve … aralarındaki tescil davasının reddine dair Elmadağ Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 15.11.2011 gün ve 175/316 sayılı hükmün Yargıtay’ca incelenmesi davacı tarafından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü:

KARAR

Davacı, dava dilekçesinde mevkii ve sınırlarını açıkladığı dava konusu taşınmazın tapulama çalışmaları sırasında tespit dışı bırakıldığını, taşınmazın dedesinden babasına, ondan da kendisine intikal ettiğini, öncesinde harman yeri olarak kullanıldığını, sonrasında ise taşınmaza çeşitli meyve ağaçları diktiğini, 1983 yılında ağaçların bir kısmını sökerek iki adet ev inşa ettiğini, halen mesken olarak kullandığını, bu şekilde eklemeli olarak 100 yılı aşkın süredir kazandırıcı zilyetliğinde bulundurduğunu açıklayarak, dava konusu yerin adına tapuya tesciline karar verilmesini istemiştir.
Davalı Hazine vekili, aynı zamanda davalı … vekili olarak, davacının davasının reddine, nizalı yerin TMK.nun 713/6. maddesi uyarınca Hazine adına tapuya tesciline karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece, davacı yararına zilyetlik yoluyla kazanma koşullarının oluşmadığı gerekçesiyle davanın reddine, mevcut hali ile ekonomik yarar sağlanabilecek nitelikte bulunduğundan teknik bilirkişilerin 21.09.2010 tarihli rapor ve ekindeki krokide A harfi ile gösterilen 1023,88 m2’lik yerin Hazine adına tapuya tesciline karar verilmiştir. Hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Dosya muhtevasına, dava evrakı ile yargılama tutanakları münderecatına, mevcut deliller mahkemece takdir edilerek karar verildiğine ve takdirde bir isabetsizlik bulunmadığına, nizalı taşınmazın 1954 yılında yapılan tapulama çalışmaları sırasında ekilemez arazi (paftadan anlaşıldığı üzere “yamaç”) niteliğiyle tespit harici bırakıldığına, böyle bir yerin emek ve masraf sarfı suretiyle imar-ihya işlemlerinin tamamlanarak tarıma elverişli bir hale getirilmesine müteakip, aranılan diğer koşulların bulunması halinde, kazanmayı sağlayacak zilyetlik süresinin geçmesi suretiyle TMK.nun 713/1. maddesi ile 3402 sayılı Kadastro Kanununun 14 ve 17.maddeleri hükümlerine göre kazanılabileceğine,salt bina ve eklenti inşa etmenin ekonomik amaca uygun zilyetlik sayılamayacağına, keşfe katılan uzman bilirkişilerin raporlarından, yerel bilirkişi ve tanıkların anlatımları ile 2133 sayılı parselin tapu kaydından davacının imar-ihya ederek ve meyve ağacı dikmek suretiyle zilyetliğinde bulundurduğu taşınmazın hükmen 2133 parsel numarası ile davacı adına tapuya tescil edildiğine ve davacının nizalı taşınmazda herhangi bir şekilde imar-ihya ve tarımsal faaliyette bulunmadığının anlaşıldığına, davacının nizalı yer üzerinde kazanmayı sağlayan ekonomik amaca uygun zilyetliğinin bulunmadığına, bu şekilde dava konusu taşınmaz bakımından davacı yararına kazanmayı sağlayan zilyetlik koşulları gerçekleşmediğine göre; davacının, hükmün dava konusu taşınmazın davacı adına tapuya tesciline yönelik isteğin reddine ilişkin bölümüne yönelik temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan hükmün anılan bölümünün ONANMASINA,
Davacının, Hazine adına tapuya kayıt ve tesciline ilişkin hüküm fıkrasına dair temyiz itirazlarına gelince; az yukarıda da açıklandığı gibi, dava konusu taşınmazın tapulama çalışmalarında ekilemez arazi (paftadan anlaşıldığı üzere “yamaç “) niteliğiyle tespit harici bırakıldığına ve dosya kapsamı ile özellikle Jeoloji Yüksek Mühendisi Cokun Gürel ve ziraatçi bilirkişisi Prof.Dr.Abdullah Baran’ın 04.11.2010 tarihli müşterek raporlarından nizalı taşınmazda imar-ihya faaliyetleri gerçekleştirilmediği anlaşıldığına göre, taşınmazın bu haliyle TMK. nun 715 ve 3402 sayılı Kadastro Kanununun 16/C maddesi kapsamında kalan Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan özel mülkiyete konu olabilecek nitelikte bulunmayan taşınmazlardan olduğunun kabulü gerekir. Bu tür taşınmazların TMK.nun 999. maddesi gereğince özel mülkiyete konu olabilecek biçimde tapuya kayıt ve tesciline karar verilemez. Bir yerin Hazine adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesi için o yerin özel mülkiyete konu olabilecek nitelikteki taşınmazlardan olması gerekir. O halde, Hazinenin TMK. nun 713/6. maddesi uyarınca kendi adına tescile karar verilmesi yönündeki isteğinin açıklanan nedenlerle reddine karar verilmesi gerekirken, kabulüne karar verilmiş bulunması TMK. nun 715, 999 ve 3402 sayılı Kadastro Kanununun 16/C maddesine aykırıdır. Öte yandan, her ne kadar Maliye Bakanlığı Baş Hukuk Müşavirliği ve Muhakemat Genel Müdürlüğünün 19.07.2007 tarih ve B.07.0.BHM.0.01- 4313/664-25889 sayılı yazısı ile Hazine vekili …’ın, 657 sayılı Yasanın 88. ve 175. maddeleri gereğince Elmadağ Belediye Başkanlığının avukatlığını ikinci görev olarak yürütmesine izin verildiği (Dairemize temyiz incelemesi için gelen başka dava dosyalarının kapsamından anlaşıldığı üzere) ve davada anılan izin kapsamında davalı … Başkanlığını da temsil ettiği anlaşılmış ise de, adı geçen vekilin davalı Hazine vekili sıfatıyla, taşınmazın Hazine adına tapuya tescilini talep etmiş olduğu gözönüne alındığında, bu tescil talebi nedeniyle davada temsil ettiği Hazine ve Belediye Başkanlığı arasında menfaat çatışması meydana geldiğinin kabulü gerekir. Bu nedenle, 1136 sayılı Avukatlık Kanununun 38/1-b maddesine göre davalı Hazine vekilinin Belediye Başkanlığınca yapılan iş teklifini reddetmesi zorunluluğu bulunmaktadır. Hal böyle iken, anılan vekilin davada her iki davalıyı temsil edemeyeceği (davalıları farklı vekiller temsil etseydi dahi AAÜT’nın 3/2 maddesi uyarınca davanın ret sebebi ortak olan davalılar lehine tek vekalet ücreti hükmedilebileceği) gözden kaçırılarak, Hazine ve Elmadağ Belediye Başkanlığı lehine yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince ayrı ayrı vekalet ücreti takdiri usul ve kanuna aykırıdır.
Davacının temyiz itirazları, bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulüyle, hükmün dava konusu taşınmazın TMK.nun 713/6. maddesi kapsamında Hazine adına tapuya tesciline ve vekalet ücretine ilişkin bölümünün 6100 sayılı HMK.nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK.nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK.nun 388/4. (HMK m.297/ç) ve HUMK.nun 440/I maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve 18,40 TL peşin harcın onama harcına mahsubu ile kalan 2,75 TL’nin temyiz eden davacıdan alınmasına 28.09.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.