Yargıtay Kararı 8. Hukuk Dairesi 2012/5807 E. 2012/8983 K. 11.10.2012 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2012/5807
KARAR NO : 2012/8983
KARAR TARİHİ : 11.10.2012

MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Katılma alacağı

Ülkü Bektaş ile … aralarındaki katılma alacağı davasının kısmen kabulüne ve kısmen reddine dair Nevşehir Aile Mahkemesinden verilen 01.07.2010 gün ve 648/430 sayılı hükmün Yargıtay’ca incelenmesi davacı vekili ile davalı vekili taraflarından istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü:

K A R A R

Davacı vekili, vekil edeninin düğün takılarıyla alınan aracın satışından gelen para ve altın olarak tutulan birikimiyle evlilik birliği içinde edinilen 40 DK 556 plakalı aracın davalı adına trafik siciline tescil edildiğini, fiili ayrılık döneminde davalının söz konusu aracı 3.kişiye muvazaalı olarak devrettiğini, vekil edeninin katkısı bulunduğunu açıklayarak 11.250 TL katkı payı alacağı ile yine aracın alım tarihinden sonra evlilik birliği içinde biriktirilen 12 gremse, 5 bilezik ve 3 büyük çeyrek altının yarı bedelinin misliyle davalıdan tahsiliyle vekil edenine ödenmesine karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili, vekil edeninin yerleşim yeri Kırşehir Aile Mahkemesinin yetkili olduğunu, evlilik birliğinin sona ermediğini, daha önce açılan ve hükme bağlanan Nevşehir Aile Mahkemesinin 2006/379 Esas sayılı dosyasının ziynet eşyaları bakımından redle sonuçlandığını bildirerek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, ispatlandığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne; dava konusu araç bakımından 5500 TL katkı payının davalıdan tahsiliyle davacıya verilmesine, dava konusu 12 gremse, 5 burma bilezik ve 3 çeyrek altının ½’sinin misliyle davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazla talebin reddine karar verilmesi üzerine; hükmün, kabule ilişkin bölümleri davalı vekili, redde ilişkin bölümü ise davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı vekili hükmü davalı tarafın temyiz dilekçesinin tebliğinden sonra temyize cevap dilekçesiyle temyiz isteğinde bulunmuştur. Davalı tarafın temyiz dilekçesi davacı vekiline 22.09.2010 tarihinde tebliğ edilmiştir. 6100 sayılı HMK.nun Geçici 3.maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK.nun 433. maddesinde belirtilen temyize cevap süresi 10 gündür. Davacı vekilinin temyize cevap-katılma yoluyla temyiz dilekçesi süresinden sonra 05.10.2010 tarihinde verilmiştir. Davalı tarafın temyiz dilekçesinin tebliğ tarihi ile davacı vekilinin karşı temyiz dilekçesinin verildiği tarihe kadar süre geçmiştir. Süresinden sonra yapılan temyiz istemi geçersizdir. Davacı vekilinin temyiz isteminin sürenin geçmiş olması nedeniyle REDDİNE,
Davalı vekilinin temyiz itirazlarına gelince; Taraflar 10.07.1999 tarihinde evlenmiş, 24.08.2006 tarihinde açılan ilk boşanma davası redle sonuçlanmış, 27.06.2008 de Nevşehir Aile Mahkemesinin 2008/321 Esas ve 501 Karar sayılı dosyasıyla açılan eşler arasındaki edinilmiş mallara katılma rejiminin mal ayrılığı rejimine dönüştürülmesine ilişkin dava kabul edilmiş, Nevşehir Aile Mahkemesinin 2009/112 Esas, 2010/203 Karar sayılı dosyasıyla 17.02.2009 tarihinde açılan boşanma davasının kabulüne ilişkin hükmün 30.06.2010 tarihinde kesinleşmesiyle evlilik birliği son bulmuştur. Dava konusu araç 24.06.2004 günlü noterde düzenlenen satış sözleşmesine istinaden trafik siciline 22.07.2004 tarihinde davalı adına tescil edilmiş, 17.08.2006 tarihinde 3.kişiye satışla devredilmiştir.
TMK.nun 179.maddesine göre mal rejiminin tasfiyesinde eşlerin bağlı olduğu rejime ilişkin hükümler uygulanır. Taraflar arasında başka bir mal rejimi seçildiği ileri sürülmediğine göre, evlenme tarihinden 01.01.2002 tarihine kadar 743 sayılı MK.nun 170. maddesi uyarınca “mal ayrılığı”, bu tarihten eşler arasında edinilmiş mallara katılma rejiminin sona erdiği dönüşüm davasının açıldığı tarihe kadar ise 4721 sayılı TMK.nun 202. maddesi hükmü uyarınca yasal “edinilmiş mallara katılma” rejimi geçerlidir. Dava konusu aracın alındığı tarih itibariyle eşler arasında geçerli olan edinilmiş mallara katılma rejimi TMK.nun 225/2. maddesi uyarınca mal ayrılığı rejimine dönüşüm davasının açıldığı tarih itibariyle sona ermiştir.
Dosya muhtevasına, dava evrakı ile yargılama tutanakları münderecatına, mevcut deliller mahkemece takdir edilerek karar verildiğine, boşanmaya ve hükmen mal ayrılığına karar veren yer mahkemesi TMK.nun 214.maddesine göre somut uyuşmazlıkda da yetkili olduğuna, temyiz incelemesine konu davanın yargılama aşamasında taraflar arasında görülen boşanma davası kabul edilerek kesinleştiğine, uyuşmazlık konusu aracın alım tarihi itibariyle taraflar arasında TMK.nun 202.maddesi hükmü uyarınca edinilmiş mallara katılma rejimi geçerli olduğuna, iddianın ileri sürülüş şekline göre araca ilişkin talep TMK.nun 227.maddesine dayalı değer artış payı alacağı ve TMK.nun 219, 231 ve 236.maddelerine göre açılmış katılma alacağına ilişkin bulunduğuna, dava konusu aracın değeri 11.000 TL olarak belirlendiğine ve belirlenen değerin yarısı oranında alacağa hükmedildiğine, edinim tarihi, temyiz dilekçesi ve temyiz edenin sıfatı nazara alındığında araca ilişkin temyiz itirazları yerinde bulunmamaktadır. Davalı vekilinin hükmün araca ilişkin bölümüne dair temyiz itirazlarının reddiyle dava konusu araca ilişkin hüküm bölümünün ONANMASINA,
Davalı vekilinin hükmün ziynet eşyalarına ilişkin temyiz itirazlarına gelince; davacı taraf davalı adına kaydedilen aracın alım tarihinden sonra fiili ayrılık tarihine kadar birikimlerinin yukarıda cins ve miktarı yazılı altına çevrildiğini belirterek yarı bedelinin misliyle tahsilini talep etmiştir. Davacının Nevşehir Aile Mahkemesinin 2006/379 Esas sayılı dosyasında açtığı dava eşya ve düğünde takıldığı iddia olunan altınların iadesine ilişkin olduğundan incelenmekte olan dava bakımından kesin hüküm teşkil etmediği sabittir. Somut olayda; niza konusu altınların varlığına ilişkin belge sunulmadığı gibi, tanık beyanları ve tüm dosya kapsamına göre de davacının altınlara ilişkin isteği iddiadan öte delille kanıtlanamamıştır. Ancak davacı taraf, dava dilekçesinde ve 12.05.2009 tarihli delil dilekçesinde iddiasını ispat bakımından “vesair deliller” demek suretiyle açıkça yemin deliline de dayanmıştır. Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 36. maddesine göre, herkes meşru vasıta ve yollarla mahkemelerde iddia ve savunma hakkına sahiptir. Yine TMK.nun 6. maddesine göre, iddia eden iddiasını ispatla mükelleftir. Davacının dava konusu altınlara ilişkin iddiasını ispat bakımından yemin deliline de dayandığı anlaşıldığına göre öncelikle davacı tarafın yemin teklif hakkını kullanmak isteyip istemediğinin sorulması, kullanmak istediği takdirde usulüne uygun bir biçimde davalının 6100 sayılı HMK.nun 228 vd. (1086 sayılı HUMK.nun 337 ve devamı) maddeleri gereğince davet edilip yeminli beyanına başvurulması ve sonucuna göre talebe konu altınlara ilişkin bir hüküm kurulması gerekir.
Kabul şekline göre de; kural olarak edinilmiş mallara katılma rejiminin tasfiyesi sonunda ortaya çıkan artık değere katılma veya değer artış payı hakkı ayni bir hak olmayıp, alacak hakkıdır. İstek uyuşmazlık konusu altınların birikim amaçlı alındığı iddiasıyla yarısının tahsiline ilişkin olduğuna, kişisel mal iddiasında bulunulmadığına göre alacak yerine misliyle iadesine hükmedilmiş olması da doğru olmamıştır.
Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle, usul ve yasa hükümlerine uygun bulunmayan hükmün altınlara ilişkin bölümünün 6100 sayılı HMK.nun Geçici 3.maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, taraflarca HUMK.nun 388/4. (HMK m.297/ç) ve HUMK.nun 440/I maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, aşağıda dökümü yazılı 17,15 TL peşin harcın onama harcına mahsubu ile kalan 309,55 TL’nin temyiz eden davalıdan alınmasına ve 17,15 TL peşin harcın istek halinde temyiz eden davacıya iadesine 11.10.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.