Yargıtay Kararı 8. Hukuk Dairesi 2012/5773 E. 2012/6357 K. 26.06.2012 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2012/5773
KARAR NO : 2012/6357
KARAR TARİHİ : 26.06.2012

MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Tescil

… ile Hazine ve Zaim Köyü Tüzel Kişiliği aralarındaki tescil davasının kabulüne dair Boyabat Sulh Hukuk Mahkemesinden verilen 26.04.2012 gün ve 1069/356 sayılı hükmün Yargıtay’ca incelenmesi davalı Hazine temsilcisi tarafından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü:

KARAR

Davacı, uyuşmazlık konusu taşınmazın kadastro sırasında adına tespit ve tescil edilen dava dışı 163 ada 14 parsel sayılı taşınmaz ile bir bütün olduğu ve yol niteliğinde bulunmadığı halde, paftasında gösterilmek suretiyle yol olarak tespit harici bırakıldığını açıklayarak adına tapuya tesciline karar verilmesini istemiştir.
Davalı Hazine temsilcisi, uyuşmazlık konusu taşınmazın yol vasfında bulunduğunu ve hak düşürücü süre kaçırıldıktan sonra dava açıldığını açıklayarak davanın reddini savunmuştur. Davalı … Tüzel Kişiliği temsilcisi, yöntemine uygun biçimde dava dilekçesi ve duruşma günü tebliğ edildiği halde, yargılama oturumlarına katılmamış ve davaya cevap vermemiştir.
Mahkemece, davanın 3402 sayılı Kadastro Kanununun 12/3.maddesinde öngörülen hak düşürücü süre içerisinde açıldığını ve davacı yararına zilyetlik yoluyla kazanma koşullarının oluştuğu gerekçesiyle davanın kabulüne; teknik bilirkişinin 20.12.2011 havale tarihli raporunda A harfi ile sarı renkli olarak gösterilen 62,74 m2 yola ilişkin paftanın bu kısmının iptaline ve davacı adına tapuya tesciline karar verilmiştir. Hüküm, davalı Hazine temsilcisi tarafından temyiz edilmiştir.
Bilindiği üzere ve kural olarak; kadastro çalışmalarında tespit dışı bırakılan bir yer için tespit öncesi zilyetlik hukuksal nedenine dayanılması halinde tespit dışı bırakılma tarihinden, davanın açıldığı tarihe kadar makul sürenin kaçırılmaması gerekir. Tespit sonrası imar-ihya ve zilyetlik nedenlerine dayalı tescil isteklerinde ise, tespit dışı bırakıldığı tarihten davanın açıldığı tarihe kadar, öncelikle imar ve ihyanın tamamlandığı tarihten itibaren yirmi yıllık sürenin aralıksız-çekişmesiz davacı yararına gerçekleşmesi zorunludur. Yine, 3402 sayılı Kadastro Kanununun 12/3. maddesinde açıklanan 10 yıllık hak düşürücü süre; kadastro tutanağı düzenlenen yerlerle ilgili olup, tutanaklarda belirtilen haklara, sınırlandırma ve tespitlere karşı tutanakların kesinleştiği tarihten itibaren 10 yıl geçtikten sonra dava açılamayacağına ilişkindir.
Somut olaya gelince; uyuşmazlık konusu taşınmaz hakkında tutanak düzenlenmediğine göre, eldeki davada 3402 sayılı Kadastro Kanununun 12/3. maddesinin yukarıda açıklandığı üzere uygulanma imkanı bulunmamaktadır. Davacının nizasız komşu 163 ada 14 parsel sayılı taşınmazın kadastro tespiti 03.02.2009 tarihinde yapılmıştır. Eldeki dava 29.09.2011 tarihinde açılmıştır. Bu durumda, Dairenin kararlılık kazanmış içtihatlarına göre tespit öncesi neden için makul süre geçmiştir. Tespit sonrası neden için ise yirmi yıllık süre dolmamıştır. Açıklanan ilkeler gözönünde tutularak davanın belirtilen nedenlerle reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile kabulüne karar verilmesi doğru olmamıştır.
Kabule göre de; paftasında yol olarak belirlenen taşınmaz tapusuz yer olduğundan mahkemenin kararında yazılı olduğu üzere “paftanın bu kısmının iptaline” şeklinde hüküm kurulması doğru değildir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı Hazine temsilcisinin temyiz itirazları yerinde olduğundan kabulü ile usul ve kanuna aykırı olan hükmün 6100 sayılı HMK.nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, HUMK.nun 440/III-2. bendi gereğince ilama karşı karar düzeltme yolu kapalı bulunduğuna, 26.06.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.