Yargıtay Kararı 8. Hukuk Dairesi 2012/5516 E. 2012/11250 K. 27.11.2012 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2012/5516
KARAR NO : 2012/11250
KARAR TARİHİ : 27.11.2012

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Tapu iptali, tescil ve alacak

… ile … aralarındaki tapu iptali, tescil ve alacak davasının kısmen kabulüne ve kısmen reddine dair Tavşanlı 2. Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 17.04.2012 gün ve 425/143 sayılı hükmün Yargıtay’ca incelenmesi davalı ve davacı vekili taraflarından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü:

KARAR

Davacı vekili, müvekkilinin davalı adına kayıtlı olan 169 parsel üzerinde bulunan evi 26.9.1986 tarihli haricen düzenlenen senetle satın aldığını, satış bedelini ödediğini, evin fiilen teslim edildiğini, ne var ki, aradan geçen süreç içerisinde tapunun müvekkiline aktarılmadığını açıklayarak öncelikle taşınmaz kaydı üzerine tedbir konulmasını, tapunun iptal ve tesciline karar verilmesini, bu mümkün olmadığı taktirde şimdilik 10.000 TL nin dava tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı, 22.11.2011 havale tarihli dilekçesinde; dava konusu evin satış parasının tamamen ödenmediği, alıcısına sözlü ihtar edilmesine rağmen ödemenin yapılmadığını, bu yeri üçüncü kişiye sattığını, davanın reddine karar verilmesini savunmuştur. Ayrıca, 17.04.2012 havale tarihli dilekçesinde; zamanaşımı süresinin geçtiğini, tapulu taşınmazın haricen satışının mümkün olmadığını, davanın reddini savunmuştur. 15.11.2011 tarihli iki nolu oturumda ise özetle; dava konusu yeri 1986 yılında davacıya 350 lira bedelle sattığını, 150 lirayı peşin aldığını, arta kalan 200 liranın kendisine ödenmediğini, tapulama sırasında kendisi adına yazıldığını, davacının bu yeri 1986 yılından 2001 yılına kadar kullandığını, 2001 yılında şehre göçerken evin kapısını, penceresini sökerek ve zarar vererek terk ettiğini, kendisine kira bedeli de ödenmediğini, davanın reddine karar verilmesini istemiştir. 06.03.2011 günlü oturumda ise; taşınmazı Ekrem Kurt isimli kişiye 2011 yılında 2500 lira bedelle sattığını açıklamıştır.
Mahkemece, 17.04.2012 günlü oturumda; davanın kısmen kabulüne, 2500 TL taşınmaz bedelinin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazla istemin reddine, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık yasal süre içerisinde temyiz yoluna müracaat edilebileceğine karar verilmiştir.
Hüküm, süresi içerisinde davalı asıl ile davacı vekili tarafından ayrı ayrı temyiz edilmiştir. Davalı asıl, 24.05.2012 hakim havaleli dilekçesiyle; “..mahkeme kararının usul ve yasaya uygun olduğunu, herhangi bir bozma gerekçesi bulunmadığından 2011/425 Esas, 2012/143 Karar sayılı kararın onanmasını..” istemiştir.
Toplanan deliller, tüm dosya kapsamından; dava konusu 169 nolu parsele ilişkin tapulama tutanağı dosyadadır. Kerpiç ev ve arsası niteliğiyle 90 m2 olarak senetsizden 27.3.1986 tarihinde …oğlu … adına tam mülkiyet üzere tespit görmüş, itirazsız olarak 14.8.1986 tarihinde kesinleşmiştir. Harici satış senedi dosyadadır. 26.9.1986 tarihinde … tarafından (davalı) …’a (davacı) 169 parsel nolu evin 300.000 lira bedelle tanıklar huzurunda satışının yapıldığı, köy muhtarı ve iki azanın imzaladığı görülmüştür. Eldeki dava, harcı alınmak suretiyle 1.7.2011 tarihinde açılmıştır. Çap kaydına göre, 169 parsel sayılı taşınmaz 29.6.2011 tarihinde tapu memuru huzurunda yapılan satışla Mevlüt oğlu Ekrem Kurt isimli kişiye 2600 TL bedelle temlik edildiği görülmüştür. Keşif yapılmıştır. Mahalli bilirkişi, şu anda evin harabe halinde olduğunu, …’ın kendi köyüne gitmeden önce 10 yıl süreyle taşınmazı fiilen kullandığını, fırıncılık yaptığını, 10 yıl kullandıktan sonra terk ederek kendi köyüne gittiğini, söylemiştir. Açıklanan olgular tarafların ve mahkemenin bilgisi dahilindedir.
Uyuşmazlık, tapulu taşınmazın haricen satışının mümkün olup olmadığında toplanmaktadır. Bir başka anlatımla, tapulu taşınmazın haricen satışının geçersiz kabul edilmesi halinde, harici satış bedelinin dava tarihine göre ulaşacağı değerin hangi usulle belirleneceği ve davalının davayı temyiz etmesinden sonra davacının temyizi üzerine, temyize cevap dilekçesini hakime havale ettirmiş ve yerel mahkeme kararının doğru olduğundan bahisle onanmasını istemesi nedeniyle bu son dilekçesinin temyizden vazgeçme anlamına gelip gelmediğinde toplanmaktadır.
Bilindiği üzere ve kural olarak; TMK. nun 706, BK. nun 213 ve TK. nun 26. maddeleri uyarınca, tapulu taşınmazların haricen satışı geçerli değildir. Davalının duruşma zabıtlarına geçen ve yukarıda yazılı olan beyanları da harici satışın kabulü anlamına gelmemektedir. Öte yandan, davalı tarafın 24.5.2012 hakim havaleli dilekçesi, temyizden feragat anlamında yorumlanmalıdır. 6.3.2012 tarihli 4 nolu oturumdaki davacı vekili ile davalının açık beyanları da dikkate alınarak mahkemece taşınmaz bedeli olarak 2500 TL ye hükmedilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle ve sonucu itibariyle doğru olan yerel mahkeme kararı onanması gerektiğinden davacı vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve yasaya uygun olan kararın bu nedenlerle ONANMASINA, taraflarca HUMK.nun 388/4. (HMK m.297/ç) ve HUMK.nun 440/I maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve aşağıda dökümü bulunan 21,15 TL peşin harcın onama harcına mahsubu ile kalan 127,35 TL’nin temyiz eden davacı ve davalıdan ayrı ayrı alınmasına 27.11.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.