Yargıtay Kararı 8. Hukuk Dairesi 2012/4004 E. 2012/10540 K. 15.11.2012 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2012/4004
KARAR NO : 2012/10540
KARAR TARİHİ : 15.11.2012

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Tapu iptali ve tescil

… ile … ve müşterekleri aralarındaki tapu iptali ve tescil davasının reddine dair Şarkışla Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 28.09.2011 gün ve 66/621 sayılı hükmün Yargıtay’ca incelenmesi davacı vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü:

KARAR

Davacı, babası …’nün zilyetliğinde iken ölümünden sonra mirasçılar arasında yapılan taksimde kendisine düşen taşınmazın kadastro çalışmaları sonucunda babası Ali amcası Mehmet ve babasının amcasının oğlu Musa adına 134 ada 5 parsel sayısı ile tespit ve tapuya tescil edildiğini açıklayarak davalılar üzerindeki tapu kaydının iptali ile adına tapuya tesciline karar verilmesini istemiştir.
Davalılardan davacının aynı zamanda kardeşleri olan …, …, …, … ve … 24.06.2011 tarihli cevap dilekçeleri ile açılan davayı kabul ettiklerini bildirmiş, davalılardan … vekili taşınmazın öncesinde davacının dedesi …’ye ait iken ölümü ile çocukları olan kayıt maliklerine intikal ettiğini ve taksim yapılmadığını bildirmiş ve davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Mahkemece, davanın reddine karar verilmesi üzerine; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, muristen intikal, taksim ve kazanmayı sağlayan zilyetlik hukuki sebeplerine dayalı olarak TMK.nun 713/1, 996 ve 3402 sayılı Kadastro Kanununun 14. maddeleri gereğince açılan mülkiyetin aktırılmasına ilişkin tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
Mahkemece davanın reddine karar verilmiş ise de yapılan araştırma ve inceleme karar vermeye yeterli bulunmamaktadır. Dava konusu 134 ada 5 parsel senetsizden .. çocukları … ve Mehmet Akgünlü ile Veysel oğlu … adına 20 yılı aşkın zilyetlikleri nedeniyle tespit edilmiş, tutanağın itirazsız olarak kesinleşmesiyle 26.10.2006’da kayıt malikleri adına tapuya tescil edilmiştir. Mahkemece mahallinde yapılan 15.06.2011 tarihli keşifte dinlenen yerel bilirkişiler taşınmazın öncesinde kime ait olduğu ve ne şekilde zilyetliğin sürdürüldüğü hususunda çelişkili beyanda bulunmuş, dinlenen tanıklar uyuşmazlığı çözecek net bir beyanda bulunmamış, davacı tanıklarından …ve … ise usulüne uygun olarak keşif mahalline davet edilip dinlenmemiştir.
Bu halde yapılacak iş; yeniden yapılacak keşifte tarafların bildirdiği tanıklar ve yerel bilirkişiler …nun 243 ve 244. maddeleri gereğince davetiye ile çağırılıp, aynı Kanunun 259/2 ve 290/2. maddeleri hükümleri uyarınca taşınmaz başında dinlenmeli, dava konusu taşınmazın öncesinde kimin zilyetliğinde bulunduğu, zilyetliğin tespit tarihine kadar kim tarafından hangi nedenle ve ne şekilde sürdürüldüğü hususları yerel bilirkişi ve tanıklardan sorularak açıklığa kavuşturulmalı, beyanlar arasında çelişki bulunması halinde HMK. nun 261. maddesi gereğince giderilmesine çalışılmalı ve toplanacak delillere göre esas hakkında bir karar verilmesi gerekirken eksik araştırma ve inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.
Kabule göre, davacı ortak muristen kalan taşınmazın mirasçılar arasında yapılan taksimle kendisine kaldığını iddia etmiş olduğuna, dava konusu taşınmaz tapuda …, … ve … adına paylı olarak kayıtlı bulunduğuna ve …’nün payına iştirak halinde malik bulunan ve davacının kardeşleri olan davalılar, açılan davayı kabul ettiklerini bildirdiklerine göre bu davalılar yönünden davanın kabulüne karar verilmemiş olması da doğru değildir.
Davacı vekilinin temyiz itirazları bu bakımdan yerinde olduğundan kabulü ile hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle ve 6100 sayılı …nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, taraflarca HUMK.nun 388/4. (HMK m.297/ç) ve 440/I. maddeleri gereğince Yargıtay Daire İlamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve 18,40 TL peşin harcın istek halinde temyiz eden davacıya iadesine 15.11.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.