Yargıtay Kararı 8. Hukuk Dairesi 2012/384 E. 2012/7875 K. 24.09.2012 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2012/384
KARAR NO : 2012/7875
KARAR TARİHİ : 24.09.2012

MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Tescil

… ve müşterekleri ile Hazine ve Tepegören Köyü Tüzel Kişiliği aralarındaki tescil davasının kabulüne dair … Sulh Hukuk Mahkemesinden verilen 09.02.2011 gün ve 82/35 sayılı hükmün Yargıtay’ca incelenmesi davalı Hazine temsilcisi tarafından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü:

KARAR
Davacı, miras yoluyla intikal ve eklemeli kazanmayı sağlayan zilyetlik nedenlerine dayanarak 199 ada 10 parselle birlikte kullanılan ve Öveçli Köyünde yapılan kadastro çalışmaları sırasında komşu Tepegören Köyü sınırları içerisinde kaldığı anlaşılan taşınmaz bölümünün payları oranında mirasçıları adına tapuya tesciline karar verilmesini istemiş, diğer mirasçılar Bakırköy Noterliğince düzenlenen 05.10.2009 tarih 34445 yevmiye nolu muvafakatname ile davaya muvafakat ettiklerini bildirmişlerdir.
Davalı Hazine temsilcisi, davanın reddine karar verilmesini savunmuş, davalı köy temsilcisi davaya karşı bir diyeceği olmadığını ileri sürmüştür.
Mahkemece, davanın kabulüne, teknik bilirkişi raporunda gösterilen 28750 m2 yerin veraset belgesindeki payları oranında davacılar adına tapuya tesciline karar verilmesi üzerine; hüküm, davalı Hazine temsilcisi tarafından temyiz edilmiştir.
Dava; TMK.nun 713/1, 3402 sayılı Kanunun 14.maddesi uyarınca tescil isteğine ilişkindir.Dava konusu taşınmazın bulunduğu Tepegören Köyünde kadastro çalışmaları yapılmamıştır.Mahkemece kazanma koşullarının gerçekleştiği görüşünden hareketle davanın kabulüne karar verilmiş ise de yapılan araştırma ve inceleme karar vermeye yeterli değildir. Dava konusu taşınmazın doğusunda kalan ve Öveçli Köyü kadastro alanında bulunan 199 ada 10 parsel ile çevre parseller 4753 sayılı Kanun uyarınca Toprak Tevzi Komisyonu tarafından oluşturulan tapu kayıtlarına dayalı olarak şahıslar adına tespit edilmiştir. Mahkemece Toprak Tevzi Komisyonu çalışmalarına ilişkin, belirtme tutanakları, tevzi paftası, varsa belirtmeye esas tapu ve vergi kayıtları getirtilmek suretiyle taşınmaz başında uygulanmamıştır.
Dava; tapusuz taşınmazın tescili isteğine ilişkin olup bu tür davaların başarıya ulaşabilmesi için dava tarihine kadar en az 20 yıl süre ile koşullarına uygun olarak zilyet olunması gerekmektedir. Bu nedenle davanın açıldığı 10.09.2008 tarihinden geriye doğru en az 20 yıl öncesine ait (1978-1988 yılları arası) iki ayrı zamanda çekilmiş hava
fotoğrafları bulundukları yerden getirtilerek dosya arasına konulmalı ve aşağıda açıklandığı biçimde uygulanmalı ve incelemeye tabi tutulmalıdır. Bir arazinin kullanım süresi, niteliği ile üzerinde imar-ihya işlemlerinin tamamlandığı tarihi en iyi belirleme yöntemi hava fotoğraflarıdır. Bu hava fotoğraflarının stereoskopik aletle incelenmesi gerekir. Hava fotoğraflarının bu şekilde incelenmesi durumunda taşınmaz 3 boyutlu görülebilecek ve sınırları belirlenebilecektir. Bu yolla ekilemeyen bakir alanların net bir biçimde tespiti mümkün olabilmektedir. Mahkemece yapılacak iş; ziraat mühendisi, kadastro fen elemanı, jeodezi ve fotoğrametri uzmanı harita mühendisinden oluşacak 3 kişilik bilirkişi kurulu aracılığıyla hava fotoğraflarının stereoskopik aletle yukarıdaki açıklamalar doğrultusunda inceleme yaptırılarak öncelikle çekişme konusu taşınmazın yerinin hava fotoğrafında gösterilmesi, daha sonra niteliği, imar-ihyası, tamamlanma tarihi, kullanım süresi ve ne zaman kullanılmaya başlandığının belirlenmesine çalışılması gerekir. Tanık ve diğer bilirkişi sözleri uzman bilirkişilerin raporuyla denetlenmeli, taşınmaz üzerinde imar-ihya işlemlerinin başlandığı ve tamamlandığı tarih ile tarımsal amaçlı zilyetliğin başlangıç tarihi ayrı ayrı belirlenmeye çalışılmalıdır.
Bundan ayrı; davacı tanıkları ortak olarak dinlenilmiştir. Kural olarak, tanıklar hakkındaki hükümler yerel bilirkişiler hakkında da uygulanmaktadır. HUMK.nun 265. maddesi (HMK. m.261) uyarınca tanıkların ayrı ayrı dinlenilmesi öngörülmektedir. Mahkemece yerel bilirkişiler birbirinden bağımsız olarak dinlenilmesine rağmen davacı tanıklarının birlikte dinlenilmesi açıklanan kanun hükümlerine aykırıdır. Zilyetlik, maddi olaylardan olup, 3402 sayılı Kadastro Kanununun 14/1. maddesi uyarınca, yerel bilirkişi ve tanık dahil her türlü delille kanıtlanması mümkündür. Usule aykırı dinlenen tanık beyanıyla hüküm kurulması açıklanan ilkelere aykırıdır. Bu nedenle HMK. nun 261 (HUMK. m.265) maddesi gereğince, tanıkların ayrı ayrı huzura alınıp dinlenmeleri gerekmektedir. HUMK.nun 258 ve 259 (HMK.m. 243, 244, 259, 290/2) maddeleri gereğince, yerel bilirkişi ve tanıkların davetiyeyle keşif yerine çağırılmaları, uyuşmazlığın taşınmaza ilişkin bulunması nedeniyle yerel bilirkişi ve tanıkların keşif yerinde dinlenmeleri, beyanlar arasında çelişki bulunduğu taktirde HUMK.nun 265 (HMK. m. 261) uyarınca aykırılığın giderilmesi, davacının taşınmazın imar ve ihyasına hangi tarihte başladığı, imar ve ihyayı ne şekilde sürdürdüğü ve hangi tarihte tamamladığı hususlarının yerel bilirkişi ve tanıklardan sorularak açıklığa kavuşturulması, imar ihyanın tamamlandığı tarihten dava tarihine kadar 20 yıllık kazanma süresinin dolup dolmadığının hesaplanması gerekir.
Diğer yönden; 3402 sayılı Kadastro Kanununun 14. maddesi hükmüne göre; zilyetliğin bu kanunda yazılı belgelerden birisi ile ispatı yoluna gidilmeyen hallerde, zilyedin aynı çalışma alanı içinde kazanabileceği miktar sulu toprakta 40, kuru toprakta 100 dönümü geçmeyecektir. Anılan hüküm gözönünde tutularak 26.07.1972 tarihinden sonra davacı adına kadastro yolu ile veya açılan dava sonunda belgesizden tescil edilen taşınmaz veya taşınmazlar var ise bunların miktarlarının, çalışma alanlarının, tescil tarihlerinin Tapu Sicil Müdürlüğü ile Kadastro Müdürlüğünden, açılmış zilyetliğe dayalı tescil davası olup olmadığının o yer Hukuk Mahkemeleri Yazı İşleri Müdürlüğünden sorulup belirlenmesi, bildirilmesi halinde kadastro tutanaklarının onaylı örnekleri ile tapu kayıtlarının Tapu Sicil Müdürlüğünden, zilyetliğe dayalı olarak açılan tescil davalarına ait dosyaların ise ait oldukları mahkemelerden istenerek kanunda belirtilen limitlerin aşılıp aşılmadığı üzerinde durulması gerekmektedir. Tüm bu eksiklikler giderildikten sonra istek hakkında bir karar verilmesi gerekirken eksik araştırmaya dayanılarak yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.
Davalı Hazine temsilcisinin yerinde görülen temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün 6100 sayılı HMK.nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK.nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, HUMK.nun 440/III-1, 2, 3 ve 4. bentleri gereğince ilama karşı karar düzeltme yolu kapalı bulunduğuna 24.09.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.