Yargıtay Kararı 8. Hukuk Dairesi 2012/3712 E. 2012/3955 K. 08.05.2012 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2012/3712
KARAR NO : 2012/3955
KARAR TARİHİ : 08.05.2012

MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Şikayet
Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki davacı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü: KARAR
Borçlu baba aleyhinde boşanma davası sonunda boşanma kararı ile birlikte velayetleri anneye bırakılan müşterek çocukları için iştirak nafakasına hükmedilmiştir. İlamın boşanmaya ilişkin kısmı kesinleşmeden, iştirak nafakası kısmının tahsil için anne tarafından ilamlı icra takibi başlatılmış borçluya örnek 4-5 numaralı icra emri tebliğ edilmiştir. Borçlu icra mahkemesine başvurusunda, ilamın kesinleşmeden icra edilemeyeceğinden bahisle takibin iptalini talep etmiştir. Mahkemece nafaka alacağının tahsili için ilamın kesinleşmesinin gerekmediği gerekçesiyle şikayetin reddine karar verildiği ve borçlu vekilinin kararı temyiz ettiği anlaşılmaktadır.
HMK.nun 367/2. maddesi gereğince aile ve şahsın hukuku ile ilgili hükümler kesinleşmedikçe takibe konu edilemez. Ayrıca, boşanma kararının “eklentisi” olan iştirak nafakası da aynı kurala tabi olup, icra takibine konu edilebilmesi için boşanma hükmünün kesinleşmesi gerekir. İlamın esasının kesinleşmesi zorunlu olan hallerde fer’ilerininde kesinleşmeden takibe konulabilmesi mümkün değildir. (HGK 07.11.1990 tarih 1990/12-446 Esas 564 Karar). Ayrıca çocuk için hükmedilen iştirak nafakası, boşanmaya ilişkin hükmün kesinleşmesi tarihinden itibaren istenilebilir hale gelecektir.
Somut olayda; takibe konu Elmadağ Aile Mahkemesinin 26.07.2011 tarih ve 2010/353 Esas, 2011/206 Karar sayılı tarafların boşanmalarına ilişkin ilamının temyiz edilmiş olması nedeniyle boşanma hükmünün kesinleşmediği anlaşılmaktadır.
Bu durumda mahkemece, ilamın boşanma yönünden kesinleşmediğinden fer’isi olan iştirak nafakasının da takibe konamayacağı nazara alınarak, takibin iptaline karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçeyle şikayetin reddi yönünde hüküm tesis edilmesi isabetsizdir.
SONUÇ : Borçlu vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK.nun 366 ve HUMK.nun 428. maddeleri uyarınca BOZULMASINA, 08.05.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi.