Yargıtay Kararı 8. Hukuk Dairesi 2012/1956 E. 2012/2610 K. 09.04.2012 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2012/1956
KARAR NO : 2012/2610
KARAR TARİHİ : 09.04.2012

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Tapu iptali ve tescil

… ve … ile … aralarındaki tapu iptali ve tescil davasının kabulüne dair …Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 05.03.2009 gün ve 197/130 sayılı hükmün Yargıtay’ca incelenmesi davalı vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacılar, miras bırakanlarından intikal eden, ancak kadastro çalışmaları sırasında davalı adına tespit ve tescil edilen 104 ada 8 ve 19, 106 ada 431, 109 ada 161 ile 111 ada 107 parsel sayılı taşınmazların, miras payları oranında tapu kayıtlarının iptali ile adlarına tesciline karar verilmesini istemişlerdir.
Davalı, davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Mahkemece, davanın kabulü ile dava konusu taşınmazların, davacıların veraset belgesindeki payları oranında tapu kayıtlarının iptali ile davacılar adına tapuya teciline karar verilmiştir. Hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Davacılar, kadastrodan önceki nedenlere dayanarak dava konusu taşınmazların tapu kayıtlarının iptali ile adlarına tesciline karar verilmesini istemiş, mahkemece kazanma koşullarının oluştuğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir. Dava konusu 104 ada 8 ve 19, 109 ada 161, 111 ada 107 parsel sayılı taşınmazlara ait tutanaklar 01.09.1993 tarihinde, 106 ada 431 parsele ait tutanak ise 28.12.1992 tarihinde kesinleşmiştir. İncelenmekte olan dava ise 3402 sayılı Kadastro Kanununun 12/3. maddesinde belirtilen 10 yıllık hak düşürücü sürenin kaçırılmasından sonra 11.04.2008 tarihinde açılmıştır. Anılan maddedeki 10 yıllık süre hak düşürücü nitelikte bulunduğundan dava koşuludur. Hak düşürücü sürenin gerçekleşmesi, işin esasının incelenmesini önler. Hak düşürücü süre tüm def’i ve itirazlardan önce nazara alınır. Bu nedenle; yargılama bitinceye dek hak düşürücü sürenin geçtiği taraflarca ileri sürülebileceği gibi, görev nedeniyle hakim tarafından kendiliğinden de gözönünde tutulur. Davanın hak düşürücü sürenin geçmiş olması nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken işin esasına girilerek yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması usul ve yasaya aykırıdır.
Davalı vekilinin temiz itirazları bu bakımdan yerinde olduğundan kabulü ile hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle ve 6100 sayılı HMK.nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA ve 202,50 TL peşin harcın istek halinde temyiz eden davalıya iadesine 09.04.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.