Yargıtay Kararı 8. Hukuk Dairesi 2012/1880 E. 2012/8788 K. 08.10.2012 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2012/1880
KARAR NO : 2012/8788
KARAR TARİHİ : 08.10.2012

MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Katılma alacağı

… ile … aralarındaki katılma alacağı davasının kısmen kabulüne ve kısmen reddine dair …. Aile Mahkemesinden verilen 28.12.2011 gün ve 497/852 sayılı hükmün Yargıtay’ca incelenmesi davalı vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü:

KARAR

Davacı vekilleri dava dilekçelerinde, tarafların 25.08.2002 tarihinde evlendiklerini,… Aile Mahkemesinin 02.06.2009 tarihinde kesinleşen 2008/355 Esas ve 2009/202 Karar sayılı kararı ile boşandıklarını, evlilik birliğinin devamı sırasında 2004 yılında 1901 ada 1 sayılı parselde 140/43224 arsa paylı 15 nolu bağımsız bölümün alındığını davalı … adına tapuda kayıtlı bulunduğunu, vekiledeni … ( …’ün ) … eşya fabrikasında düzenli çalıştığını aylık ücreti ile birlikte, fazla mesai, bayram tatili ve hafta tatili ücretleri aldığını, dilekçesinde açıkladığı altın ve dolar miktarları ile bağımsız bölümün alınmasına katkı sağladığını, taraflarca alınan aracın satılması sonucu elde edilen paranın da evin değerine katıldığını 2004 yılında kaba inşaat halinde meskenin 24.000,00 TL’ye alındığını, 8.000,00 TL alındıktan sonra masraf edildiğini toplam 32.000,00 TL’ye mal olduğunu, vekiledeni ile babası tarafından çekilen tüketici kredilerinin de alınan ev için harcandığını ve taraflarca sonradan kredinin ödenmek suretiyle kapatıldığını açıklayarak vekiledeni tarafından meskene yapılan katkı ve katılım alacağından doğan haklarına karşılık olarak tasfiye tarihindeki değerinin yarısı hakları olduğundan şimdilik bundan 10.000,00 TL’nin davalıdan tahsiline, fazlaya ilişkin haklarının saklı tutulmasına karar verilmesini istemişlerdir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde, dava konusu taşınmazın evlilik öncesinde vekiledeni tarafından oluşturulan gelir ve değerlerin birleştirilmesi sonucu elde edilen para ile satın alındığını; davacı ile bir ilgisinin bulunmadığını, vekiledeninin de Vestel’de çalıştığını, taşınmaz vekiledeninin kişisel malı ile alındığından kişisel mal yerine geçen değerlerinin de kişisel mal olduğunu, vekiledeninin evlenmeden önce İmar Bankası nezdinde borsa hissesi aldığını, parasını ve menkul mallarını değerlendirdiğini, buradan gelen para ile evin alındığını, aracın da vekiledeni bekar iken satın aldığı arabanın satılması ile elde edilen para harcanmak suretiyle yeni araba alındığını belirterek davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.Mahkemece, davacı kadının katılım pay alacağı olarak hesaplanan 31.178,00 TL’nin tasfiye (karar) tarihinden işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine karar verilmesi üzerine; hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, 4721 sayılı TMK.nun 202 ve devam maddeleri gereğince kabul edilen yasal mal rejimi olan edinilmiş mallara katılma rejiminden kaynaklanan ve TMK.nun 231, 232, 235 ve 236. maddeleri gereğince açılan katılma alacağı isteğine ilişkindir.
Taraflar 25.08.2002 tarihinde evlenmiş, 27.06.2008 tarihinde açılan ve kabul ile sonuçlanıp 27.05.2009 tarihinde kesinleşen boşanma kararı ile boşanmışlardır.
Taraflar arasında edinilmiş mallara katılma rejimi geçerlidir. Davacı dava dilekçesinde, bağımsız bölümün ½ değeri üzerinden fazlaya ilişkin hakları saklı tutmak koşuluyla 10.000,00 TL isteğinde bulunmuş, daha sonra harcını yatırmak suretiyle 08.12.2011 tarihli yargılama oturumuna geçen davacı vekilinin isteği ile istek miktarını 25.000,00 TL arttırmak suretiyle 35.000,00 TL’ ye yükseltildiği anlaşılmış olup davacı vekilinin bu beyanı imzası ile onaylanmıştır. Davalı vekili aynı yargılama oturumunda ıslah ile arttırılan miktarın zamanaşımına uğradığını bu nedenle kabul etmediklerini bildirmiş ve süresinde zamanaşımı def’inde bulunduğu anlaşılmıştır.
Kısmi dava, 25.08.2009 tarihinde açılmış olup TMK.nun 178.maddesinde öngörülen bir yıllık zamanaşımı kısmi dava bakımından kesilmiştir. Davacı vekili, davanın açıldığı 25.08.2009 tarihinden itibaren başlayan bir yıllık zamanaşımı süresi içerisinde isteğini ıslah etmesi gerekirdi. Öngörülen bir yılık süre geçildikten sonra ıslah ile arttırılan 25.000,00 TL’lik miktarın zamanaşımına uğradığı açıktır. Davalı vekilinin zamanaşımı def’i bu bakımdan yerinde bulunmaktadır. Bu miktar yönünden zamanaşımı nedeniyle isteğin reddine karar verilmesi gerekirken hüküm altına alınması doğru değildir.
Öte yandan, davacı vekili dava dilekçesinde faiz istemediği gibi, ıslah beyanı ile de faiz isteğinde bulunmamıştır. Buna karşın karar tarihinden itibaren her iki istek bakımından faize hükmedilmesi HUMK.nun 74. maddesine aykırıdır (HMK.26.m.). Hakim, istekle bağlı olup ondan fazla başka bir şeye karar veremez.
Davalı vekili, cevap dilekçesinde 5.000,00 TL’nin vekiledeni tarafından İmar Bankasında değerlendirilen para olup, borsa hissesinin satışı sonucu eldi edilen para olduğundan kişisel mal sayıldığı halde temyiz dilekçesinde bunun gelirinin edinilmiş mal kabul edilmesi ve buna göre düşmenin yapılmasının hatalı olduğunu bildirmiş ise de, TMK.nun 219/1. fıkrasının 4. bendi uyarınca kişisel malların gelirleri de edinilmiş mal sayıldığından değerlendirilen paranın getirisi de bu nedenle edinilmiş mal olup hesaplamada göz önünde bulundurulması gerekmektedir. Davalı vekilinin bu yöne ilişkin temyiz itirazı yerinde değildir. Ancak, davalı tarafından 5.000,00 TL’nin meskende yarattığı değer artışı bakımından herhangi bir dava ve isteği bulunmadığı, harcı yatırılmak suretiyle açılmış bir davası da olmadığı halde, sadece bu miktarın gözönünde bulundurulması gerekirken değer artış hesabı yöntemiyle fazla miktarın düşürülmüş bulunması temyiz edenin sıfatına göre bozma sebebi yapılmamıştır sadece hataya değinilmekle yetinilmiştir.
Bundan ayrı, davalı vekili temyiz dilekçesinde araçtan söz etmekte ise de, getirtilen trafik kaydına göre aracın üçüncü şahıs adına trafikte kayıtlı olduğu ve davalı adına kayıtlı, alınıp ve satılan bir aracın bulunmadığı İl Emniyet Müdürlüğünden gelen yazıdan anlaşılmaktadır. Bu nedenle TMK.nun 6 ve 22. maddeleri gereğince davalı taraf bu yöndeki savunmasını kanıtlamamıştır.
Davalı vekilinin 12.12.2011 tarihli dilekçesiyle TMK.nun 239. maddesi gereğince erteleme isteği konusunda olumlu veya olumsuz bir karar verilmemesi de yerinde görülmemiştir.
Davalı vekilinin temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulüyle hükmün 6100 sayılı HMK.nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK.nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK.nun 388/4. (HMK m.297/ç) ve HUMK.nun 440/I maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve 463,00 TL peşin harcın istek halinde temyiz eden davalıya iadesine 08.10.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.