Yargıtay Kararı 8. Hukuk Dairesi 2012/1866 E. 2012/9929 K. 06.11.2012 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2012/1866
KARAR NO : 2012/9929
KARAR TARİHİ : 06.11.2012

MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Tapu kaydında düzeltim

… ile Hazine ve … aralarındaki tapu kaydında düzeltim davasının kabulüne dair Selim Sulh Hukuk Mahkemesinden verilen 20.12.2011 gün ve 171/213 sayılı hükmün Yargıtay’ca incelenmesi davalı Hazine vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü:

K A R A R

Davacı 140 ada 3 parsel sayılı taşınmazının batısında yer alan umumi yolun ve müşterek sınırın kadastro çalışmaları sırasında kısmen hatalı ölçüldüğü için 150 m2 taşınmazının yol olarak tespit dışı bırakıldığını, muristen intikalen 40 yılı aşkın zilyetlikten 150 m2 tapusuz taşınmazın adına tapuya tesciline karar verilmesini istemiştir.
Davalı Hazine temsilcisi, davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Davalı Köy Tüzel Kişiliği temsilcisi, davacının davasında haklı olduğunu, dava konusu yerin çok eski tarihlerden beri davacı ve babasının zilyetliği altında bulunduğunu belirterek, davanın kabulüne karar verilmesini beyan etmiştir.
Mahkemece; davanın kabulüne fen bilirkişi tarafından hazırlanan 10.08.2009 tarihli krokide A harfiyle gösterilen 217,51 m2’sinden HMK.nun 26. maddesi uyarınca 140 ada 3 parselin sınırından başlamak üzere 150 m2’sinin davacı adına tapuya tesciline karar verilmiştir.
Hüküm; davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dosya kapsamına, dava evrakı ile yargılama tutanakları içeriğine, uyulan bozma ilâmında açıklandığı üzere işlem yapılıp sonucu dairesinde hüküm tesis edildiğine ve davacı lehine kazanma koşullarının gerçekleştiği anlaşıldığına göre, davalı Hazine vekilinin sair temyiz itirazları yerinde görülmediğinden REDDİNE,
Mahkemece; bozma ilamında yazılı bulunan eksik hususlar tamamlanarak, zilyetlikle kazanma koşullarının davacı yararına oluştuğu görüşünden hareketle davanın kabulüne karar verilmiş ise de hüküm fıkrasının infaza elverişli olmadığı ve infazda duraksama yaratacağı açıktır. HUMK.nun 74. (HMK. m. 26) maddesine göre “…Hakim her iki tarafın iddia ve savunmalarıyla bağlı olup, talepten fazlasına veya başka bir şeye hüküm veremez….”. Hükme esas alınan fen bilirkişi Tarık Durmuş’un 10.07.2009 tarihli rapor ve krokisi de yetersiz olup buna dayalı olarak hüküm kurmaya elverişli bulunmamaktadır.
Davacı, dava dilekçesinde 150 m2 taşınmazın adına tesciline karar verilmesini istemiş, teknik bilirkişice belirlenen miktar ise 217,51 m2 olup, istekle bağlı olarak hüküm kurulması gerekir. Davacının 140 ada 3 parselinden başlamak üzere 150 m2 yerin davacı adına tesciline biçiminde kurulan hüküm infaza elverişli değildir. Çünkü teknik bilirkişinin rapor ve krokisi 217,51 m2’ye göre düzenlenmiş olup, 150 m2 için düzenlenen bir rapor ve kroki yoktur. Bu nedenle, hükme esas alınan rapor ve krokinin TMK.nun 713/7. fıkrasına uygun olduğundan söz edilemez. TMK.nun 713/7. fıkrası gereğince, kroki kararın eki niteliğindedir. Bu nedenle kararda, tescili istenilen taşınmazın niteliği, yeri, sınırları ve yüzölçümü belirtilir ve karara, uzmanlarca düzenlenen teknik bilgileri içeren ölçekli krokisi de eklenir. Gerek mahkemenin, gerekse bilirkişinin TMK.nun 713/7. fıkrasını gözardı etmesi açıklanan ilkelere ve olgulara aykırı düşmektedir.
Davalı Hazine vekilinin buna ilişkin temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle hükmün 6100 sayılı HMK.nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK. nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, HUMK.nun 440/III-1, 2, 3 ve 4. bentleri gereğince ilama karşı karar düzeltme yolu kapalı bulunduğuna, 06.11.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.