Yargıtay Kararı 8. Hukuk Dairesi 2012/1830 E. 2012/7672 K. 20.09.2012 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2012/1830
KARAR NO : 2012/7672
KARAR TARİHİ : 20.09.2012

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Tescil

… ile Hazine ve Büyüktüysüz Köyü Tüzel Kişiliği aralarındaki tescil davasının kısmen kabulüne ve kısmen reddine dair …1. Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 19.03.2009 gün ve 226/107 sayılı hükmün Yargıtay’ca incelenmesi davacı vekili ile davalı Hazine vekili taraflarından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü:
KARAR

Davacı vekili, dava dilekçesinde mevki ve sınırları belirtilen, öncesinde hali arazi vasfında iken vekiledeni tarafından 20 yıldan uzun bir süre önce tarım arazisi haline getirilen ve otobanın geçmesi ile üç parçaya bölünen taşınmazın müvekkili adına tapuya tesciline karar verilmesini istemiştir.
Davalı Hazine vekili, dava edilen yerin Hazine adına kayıtlı 880 parsel içinde kaldığını, bu çevredeki sahipsiz yerlerin yöre halkı tarafından 1999 yılında kullanılmaya başlandığını, davacının zilyetliğinin de 1999 yılında başladığını açıklayarak davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Mahkemece, dava konusu taşınmazın 1953 yılında yapılan kadastro çalışmalarında tescil harici bırakılmış iken 1988 yılında yapılan ikinci kadastroda bir kısmının 880, bir kısmının 1246, bir kısmının Kadastro Mahkemesince iptal edilen 879 ve 902 parseller, bir kısmının ise otoban alanı içinde kaldığı, 880 parsel içinde kalan kısımların tutanağının kesinleştiği tarihten dava tarihine kadar 3402 sayılı Kadastro Kanununun 12/3 maddesindeki hak düşürücü süre geçtiğinden, 1246 parsel içinde kalan yerlerin; bu taşınmaz üçüncü kişiye ait olduğundan, davanın bu parseller yönünden reddine, kadastro mahkemesi tarafından iptal edilen 879 ve 902 parsel sayılı taşınmazlar kapsamında kalan teknik bilirkişi raporunda B, C, G ve M harfi ile gösterilen yerler yönünden dava tarihinden geriye doğru 20 yıllık kazanmayı sağlayan zilyetlik süresi gerçekleştiğinden davanın bu kısımlara hasren kısmen kabulüne karar verilmiştir. Hükmün kabule ilişkin bölümü davalı Hazine vekili, redde ilişkin bölümü davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Toplanan deliller tüm dosya kapsamından; dava konusu yerlerden 880 parsel içinde kalan yerlerin 1955 yılında yapılan kadastro çalışmalarında “çalılık” vasfı ile tespit harici bırakılmış iken Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü’nün 02.01.1987 gün sayılı yazısı üzerine 10.12.1987 tarihinde çalılık vasfında olup çalının temizlenmesi ile tarım arazisi haline dönüştürülmesi mümkün olan yerlerden olduğu gerekçesi ile Hazine adına tespit edildiği, tutanağın itirazsız olarak 31.05 1988 tarihinde kesinleşmesi ile tapuya kaydedildiği, 1246 parsel içinde kalan yerlerin 897 parsel içinde tespit edilmişken Hükmen Mehmet Erten adına tescil edildiği, 902 ve 879 parsel sayılı taşınmazların tarla niteliği ile şahıslar adına tespit ve tapuya tescil edilmişken, …Kadastro Mahkemesi’nin 22.02.1993 tarih ve 1993/ 62-39 Esas, Karar sayılı ilamı ile kadastro işleminin iptal edildiği; ancak, gerek 1246 parsel, gerekse 902 ve 879 parsellere ilişkin Osmaniye Kadastro Mahkemesine ait dosyaların dosya içinde bulunmadığı saptanmıştır. Yine, 13.09.2006 tarihli keşifte dinlenen yerel bilirkişi ve tanıklar: Taşınmazın 1957 yılından beri davacı tarafından kullanıldığını bildirmiş iseler de, dava konusu yerlerin imar-ihyasının hangi tarihte başlayıp hangi tarihte sona erdiğini, taşınmazdaki tarımsal ekonomik amacına uygun zilyetliğin hangi tarihte başladığını açıklamamıştır. Ayrıca, uyuşmazlığın çözümü için gerekli olan hava fotoğraflarından yararlanılmamış ve taşınmazın sınırında otoban olmasına otobanın bir kısım yeri davacı tarafından dava konusu edilmiş olmasına rağmen yasal hasım olan Karayolları Genel Müdürlüğü’ne husumet yöneltilmemiştir.
Bilindiği üzere, bir arazinin kullanım süresi ve niteliğini en iyi belirleme yöntemi hava fotoğraflarıdır. Hava fotoğraflarının tespit tarihinden sonraki yıllara ait en az iki ayrı zamana ilişkin olması gerekir. Bu konuda sağlıklı bir yargıya ulaşmak için tespit tarihinden sonra ve dava tarihinden geriye doğru 20–30 yıl öncesine ait (1970-1980 yılları arası) en az iki farklı tarihe ait stereoskopik hava fotoğraflarının dosyada yer almış olması ve bu fotoğrafların stereoskopla üç boyutlu olarak incelenmesi gerekir. Ayrıca, stereoskopik çift hava fotoğrafı, bir stereoskop altında incelendiğinde, arazinin üç boyutlu görüleceği, taşınmazın sınırlarının belirlenebileceği ve bu amaçla ekilemeyen bakir alanların net bir biçimde tespitinin yapılabileceği görülecektir.
Hal böyle olunca, mahkemece yapılacak iş; öncelikle davada yasal hasım durumunda olan Karayolları Genel Müdürlüğü’ne davanın yöneltilmesi sağlanarak bildireceği deliller toplanmalı, yeniden yapılacak keşifte yerel bilirkişi ve tanıklar, HMK. nun 243 ve 244. maddeleri gereğince keşif yerine davetiyeyle çağrılmalı, aynı Kanunun 259 ve 290/2. maddeleri uyarınca uyuşmazlığın taşınmaza ilişkin bulunması nedeniyle yerel bilirkişi ve tanıklar mümkün olduğunca keşif yerinde dinlenmeli, mahalli bilirkişi ve tanıklardan dava konusu taşınmazın mevkii, sınırları, niteliği, imar-ihyanın kim tarafından hangi tarihte ve ne şekilde yapıldığı, hangi tarihte bittiği, taşınmaz üzerinde tarımsal ekonomik amacına uygun zilyetliğin hangi tarihte başladığı ve dava tarihine kadar kim tarafından ne şekilde sürdürüldüğü vs. gibi sorular sorulmak suretiyle açıklığa kavuşturulmalı, beyanlar arasında çelişki bulunması halinde …nun 261. maddesi gereğince giderilmesine çalışılmalı, …Kadastro Mahkemesi’nin 22.02.1993 tarih ve 1993/ 62-39 Esas-Karar sayılı dosyası ile 1246 parsele ait hüküm dosyasının getirtilerek o dosyadaki iddia, savunma, keşif, beyanlar, uzman bilirkişi raporları ve mahkeme kararından yararlanma imkanının olup olmadığının irdelenmesi, aynı keşifte ziraat mühendisi, kadastro fen bilirkişisi, jeodezi ve fotoğrametri mühendisinden oluşacak üç kişilik uzman bilirkişi kurulu marifetiyle yukarıdaki açıklamalar gereğince iki ayrı tarihte çekilmiş stereoskopik çift hava fotoğrafının bulunup bulunmadığı usulüne uygun şekilde Harita Genel Komutanlığından sorularak getirtilmeli, stereoskop aletiyle yukarıdaki açıklamalar doğrultusunda inceleme yaptırılarak taşınmazın niteliği ve kullanım süresinin ne zaman başladığının belirlenmesine çalışılmalı, tanık ve yerel bilirkişi sözleri, bilimsel esaslara göre hazırlanan bilirkişi raporlarıyla denetlenmeli, taşınmazın niteliği ve tarımsal amaçlı zilyetlik başlangıç tarihi ile süresi ayrı ayrı tespit edilmeli ve ondan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek bir karar vermek gerekirken eksik incelemeyle yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
Kabule göre de otoban alanı içinde yer alan dava konusu bir kısım yere ilişkin olarak, otobanın yapımına başlandığı tarihe kadar imar-ihya ve zilyetlikle kazanma koşullarının varlığının tespiti halinde bu kısım için mülkiyetin tespitine karar verilmesi gerektiğinin gözönünde bulundurulmamış olması doğru olmamıştır.
Açıklanan nedenlerle davalı Hazine vekili ile davacı vekilinin temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle, yerel mahkeme hükmünün 6100 sayılı …nun Geçici 3. maddesi yollaması ile halen yürürlükte bulunan 1086 sayılı HUMK.nun 428.maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK.nun 388/4. (HMK m.297/ç) ve 440/I. maddeleri gereğince Yargıtay Daire İlamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve 183,50 TL peşin harcın istek halinde temyiz eden davacıya iadesine 20.09.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.