Yargıtay Kararı 8. Hukuk Dairesi 2012/1542 E. 2012/7821 K. 21.09.2012 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2012/1542
KARAR NO : 2012/7821
KARAR TARİHİ : 21.09.2012

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Tapu iptali ve tescil

… ve müdahil davacı … ile … aralarındaki tapu iptali ve tescil davasının kısmen kabulüne ve kısmen reddine dair İnebolu Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 16.11.2011 gün ve 1/227 sayılı hükmün Yargıtay’ca incelenmesi davacı ve müdahil davacı vekili ile davalı vekili taraflarından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü:

K A R A R

Davacı …, dava konusu 188 ada 1, 191 ada 1, 192 ada 7, 202 ada 1 ve 203 ada 6 parsel sayılı taşınmazların muris babası …’ın ölümü ile kaldığını, taksim edilmediğini ileri sürerek tapu kayıtlarının iptali ile … mirasçıları adına tesciline karar verilmesini istemiştir. Harcını yatırmak suretiyle davaya katılan davacı … vekili, dava konusu taşınmazların dip muris dede …’dan yakın muris baba …’a kaldığını, eklemeli zilyetliklerinde olduğunu, taksim edilmediğini, davalının mülkiyet hakkının olmadığını ileri sürerek tapu kayıtlarının iptali ile … mirasçıları adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
Davalı … vekili, taşınmazların davacı ve müdahil davacının dip muris dedeleri …’dan kaldığını, adı geçenin ölüm tarihi itibariyle babaları Ahmet’in ölü olması nedeniyle anneleri …’nin mirasçılık sıfatının olmadığını, daha sonradan vekil edeninin … ile evlendiğini, dava konusu taşınmazlara 40-50 yıldan beri zilyet olduğunu, mirasçılar arasında zilyetlik işlemez kuralının geçerli olmadığını, davalı lehine zilyetlikle kazanma koşullarının gerçekleştiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Mahkemece, taşınmazların dip muris …’dan kaldığı, taksim yapılmadığı, mirasçılar arasında zilyetlikle kazanmanın mümkün olmadığı gerekçeleriyle davanın kısmen kabulüne, dava konusu taşınmazların tapu kayıtlarının iptaliyle l/4’er paylarının davacı … ve müdahil davacı … adlarına tesciline, geri kalan payların tespit maliki üzerinde bırakılmasına, mirasçılardan Zarife’nin (Ahmet mirasçısı) açtığı dava bulunmadığından ve davacılarında tereke temsilcisi sıfatı olmadığından adı geçen yönünden davanın reddine karar verilmiştir.
Hüküm, davacı … ve müdahil davacı … vekili ile davalı … vekili tarafından ayrı ayrı temyiz edilmiştir.
Dosya içeriğine, mirasçılık belgesine göre, dip muris … 20.06.1968 tarihinde, davacı ve müdahil davacının yakın murisi babaları … ise 22.03.1958 tarihinde ölmüşlerdir. Görüldüğü gibi davacı ve müdahil davacının yakın muris babaları Ahmet, dip muris …’den daha önce ölmüştür. Buna göre sonradan davalı ile evlenen, davacı ve dahili davacının anneleri …’nin dip muris …’in mirasçılık sıfatı bulunmamaktadır. Bu açıklamaya göre, taşınmazın öncesinin kime ait olduğu uyuşmazlığın çözümü bakımından önemlidir. Mahkemece bu husus açıklığa kavuşturulmadan eksik araştırma ve incelemeyle karar verilmiştir.
Hal böyle olunca, tarafların liste halinde verdikleri tanıkların 6100 sayılı HMK.nun 243 ve 244. maddeleri (HUMK. 258) uyarınca ve mümkün olduğunca keşif yerinde hazır bulunmak üzere davetiye ile çağrılmaları, aynı Kanunun 259/2 ve 290/2. maddeleri (HUMK. 259) hükümleri gereğince taşınmazın başında yapılacak keşif yerinde dinlenilerek, taşınmazların öncesinin duraksamaya yer vermeyecek şekilde kime ait olduğunun, kimler tarafından ne zamandan beri ne şekilde kullanıldığının, üstün kullanım hakkının kimde bulunduğunun, mirasçılar arasında geçerli taksimin yapılıp yapılmadığının, kendilerinden sorulup belirlenmesine çalışılması, beyanları arasında aykırılık çıktığı taktirde 261/1. maddesi (HUMK. 265) hükmü gözönünde tutularak çelişkinin giderilmesine çalışılması, davalı ile davacılar arasında dava konusu taşınmazlar yönünden miras ilişkisinin bulunup bulunmadığı açıklığa kavuşturulmalıdır. Çekişme konusu taşınmazlar yönünden, taraflar arasında miras bağının bulunmadığının anlaşılması durumunda davacı ve müdahil davacının yakın muris … mirasçıları adına tescil isteği gözönünde bulundurularak diğer mirasçı … (…)’ın yöntemine uygun olarak davaya katılımının sağlanmasına, bundan sonra iddia ve savunma çerçevesinde toplanan delillere göre esas hakkında bir karar verilmesi gerekirken, bu husus giderilmeden eksik araştırmayla karar verilmiş olması doğru olmamıştır.
Tüm bu açıklamalar nedeniyle davacı ve müdahil davacı vekili ile davalı vekilinin yerinde görülen temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün açıklanan nedenlerle 6100 sayılı HMK.nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK.nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK.nun 388/4. (HMK m.297/ç) ve HUMK.nun 440/I maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine 126,25’er TL peşin harçın istek halinde temyiz edenlerden davacı, müdahil davacı ile davalıya ayrı ayrı iadelerine 21.09.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.