YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2012/15129
KARAR NO : 2013/8545
KARAR TARİHİ : 06.06.2013
MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Tapu iptali ve tescil
… ile … ve müşterekleri aralarındaki tapu iptali ve tescil davasının kabulüne dair … Aile Mahkemesi’nden verilen 10.04.2012 gün ve 206/426 sayılı hükmün Yargıtay’ca incelenmesi davalılar …, …, … ve davalı … vekilleri taraflarından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü:
KARAR
Davacı vekili, davalı eş … adına tapuya kayıtlı taşınmazların muvazaalı olarak diğer davalılara devredildiğini, söz konusu devrin boşanma davasında olası talepler nedeniyle mal kaçırmaya yönelik olduğunu, alıcı davalıların davalı eşin arkadaş ve kardeşleri olup durumdan haberdar olduklarını ileri sürerek, 1236 ada 7 parsel ile 1237 ada 9 parsele ait tapu kayıtlarının iptali ile tescile karar verilmesini istemiştir.
Davalılar, mahkemenin görevli olmadığını, satış ve devirlerin gerçek olduğunu açıklayarak davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davanın kabulüne 1236 ada 7 ve 1237 ada 9 parsellerin tapu kayıtlarının iptali ile davalı eş … adına tesciline karar verilmiştir. Hüküm davalı …, davalı …, davalı … ve davalı … vekilleri taraflarından temyiz edilmiştir.
Temyize konu dava, dava tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 18.maddesi (6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 19. maddesi) uyarınca açılmış şahsi hakka dayalı muvazaa nedeniyle tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir. Muvazaa, irade ile beyan arasında kasten yaratılan aykırılık olarak tanımlanabilir. Böyle bir iddia karsısında, aslolan tarafların gerçek ve müşterek amaçlarının saptanmasıdır. Davacı, şahsi hakkına dayanarak ileride açabileceği mal rejiminin tasfiyesi ile hak edebileceği alacağının tahsilini sağlamak amacıyla eldeki davayı açmış, tapu kaydının iptali ile davalı eş adına tescile karar verilmesini istemiştir. Davacının böyle bir davayı açmakta hukuki yararının bulunduğunun kabulü gerekir. Muvazaa nedeniyle açılmış bulunan temyize konu davanın yasal dayanağı BK’nun 18. maddesi olduğuna, davalı eş ile diğer davalılar arasında gerçekleştirildiği ileri sürülen muvazaalı işlem davacı yönünden haksız eylem niteliğinde bulunduğuna göre, uyuşmazlığın çözüm yeri dava tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 1086
sayılı HUMK’nun 1 ve devamı maddeleri uyarınca belirlenecek genel mahkemelerdir. Dava, Aile Mahkemesi sıfatıyla hükme bağlanmıştır. Görev kamu düzeni ile ilgili olduğundan iddia ve savunma olarak ileri sürülmese bile yargılamanın her aşamasında Mahkemece resen göz önünde bulundurulur. 6100 sayılı HMK’nun Geçici 1. maddesinde bu kanunun yürürlüğe girmesinden önce açılan davaların açıldığı tarihte görevli olan mahkemelerce bakılmasına devam edileceği bildirildiğine göre, çekişme konusu taşınmazın dosya kapsamıyla belirlenen değeri itibariyle temyize konu tapu iptali ve tescile ilişkin davaya bakma görevinin Asliye Hukuk Mahkemesi’ne ait olması nedeniyle görevsizlik kararı verilmesi gerekirken, hatalı değerlendirmeyle Aile Mahkemesi sıfatıyla görülen davanın esası hakkında karar verilmesi doğru değildir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı … vekili, davalı …, davalı … ve davalı …’in temyiz itirazlarının kabulüyle Usul ve Yasa hükümlerine aykırı bulunan Yerel Mahkeme hükmünün 6100 sayılı HMK’nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK’nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair hususların şimdilik incelenmesine yer olmadığına, taraflarca HUMK’nun 388/4. (HMK m.297/ç) ve HUMK’nun 440/I maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve 21,15 TL peşin harcın istek halinde temyiz edenlere ayrı ayrı iadesine 06.06.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.