Yargıtay Kararı 8. Hukuk Dairesi 2012/15062 E. 2013/8553 K. 06.06.2013 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2012/15062
KARAR NO : 2013/8553
KARAR TARİHİ : 06.06.2013

MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Katılma alacağı ve değer artış payı

… ile … aralarındaki katılma alacağı ve değer artış payı davasının reddine dair … . Aile Mahkemesi’nden verilen 14.06.2012 gün ve 538/850 sayılı hükmün Yargıtay’ca incelenmesi davacı vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı … vekili, 07.08.1999 tarihinde evlenen taraflar arasında boşanma davası bulunduğunu, davacının … adlı şirketin ortağı olup evlilik birliği içinde edinilen ve davalı adına tescil edilen 114 ada 1 parselde bulunan müstakil villa tipi taşınmaz ile bu taşınmaz içindeki ev eşyalarının davacının birikimi ile edinildiğini açıklayarak, edinilmiş mallara katılma rejimine ilişkin hükümler çerçevesinde mal rejiminin tasfiyesi ile 20.000 TL alacağın davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili, dava konusu ev ve içinde bulunan eşyaların 1999 yılında hisseli olarak edinilen taşınmazın takas edilmesi suretiyle edinildiği ve takasta kullanılan taşınmaz edinme tarihi itibariyle davalının kişisel malı olduğundan davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Mahkemece, dava konusu 114 ada 1 parseldeki 5 nolu taşınmaz davalının kişisel malı ile edinildiğinden davanın reddine ve taşınmaz içinde bulunan eşyalar taraflardan kime ait olduğunun tespit edilememesi nedeniyle tarafların paylı mülkiyetinde bulunduğundan davacının bu eşyalara ilişkin ortaklığın giderilmesi davası açmakta muhtariyetine karar verilmesi üzerine; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Taraflar, 07.08.1999 tarihinde evlenmişler, 20.01.2010 tarihinde açılan boşanma davasının kabulüne ilişkin hükmün 18.03.2010 tarihinde kesinleşmesi üzerine boşanmışlardır. Eşler arasındaki mal rejimi TMK 225/son maddesi gereğince boşanma davasının açıldığı tarihte sona ermiştir. Bu durum karşısında evlilik tarihinden 4721 sayılı TMK’nun yürürlüğe girdiği 01.01.2002 tarihine kadar 743 sayılı TKM’nin 170. maddesi uyarınca eşler arasında mal ayrılığı rejimi, 01.01.2002 tarihinden boşanma davasının açıldığı 20.01.2010 tarihine kadar 4722 sayılı Kanunun 10. maddesi gereğince, eşler başka bir mal rejimini seçtiklerini ileri sürmediklerinden TMK’nun 202. maddesine göre edinilmiş mallara katılma rejimi geçerlidir.
Mahkemece, yazılı şekilde davanın reddine karar verilmiş ise de, yapılan araştırma ve inceleme yeterli olmadığı gibi ulaşılan sonuç da dosya kapsamına uygun değildir. Dava konusu 114 ada 1 parseldeki 5 nolu bağımsız bölüm 21.12.2005 tarihinde satış sonucunda davalı adına tescil edilmiştir. Taşınmaz satın alma tarihi itibariyle edinilmiş maldır.
TMK’nun 222/ 3. maddesine göre aksi ispatlanana kadar bir eşin bütün malları edinilmiş mal olarak kabul edilmelidir. Somut olayda davacının iddiası, davalının savunması ve tanık beyanlarından dava konusu taşınmazın tapuda 05.11.2001 tarihinde davalı adına tescil edilen 301 ada 499 parsel 16 nolu bağımsız bölüm ile bu taşınmazla fiilen bir bütün oluşturan ve 1/ 4 hissesi davacı adına kayıtlı bulunan 301 ada 499 parsel 15 nolu bağımsız bölümün 16.12.2005 tarihinde toplam 105.000 DM ye satımından elde edilen para ile satın alındığı saptanmıştır. Bu halde dava konusu taşınmazın tarafların 2002 yılı öncesinde sahip oldukları kişisel malları ile edinildiğinin ve davacının taşınmazın alımına 301 ada 499 parsel 15 nolu bağımsız bölümün satımından elde edilen para ve 301 ada 499 parsel 16 nolu taşınmazın edinilmesindeki katkısı nedeniyle katkıda bulunduğunun kabulü gerekir.
Eşlerden biri, diğerine ait malın edinilmesine, iyileştirilmesine veya korunmasına hiç ya da uygun bir karşılık almaksızın katkıda bulunmuş ise, tasfiye sırasında bu malda ortaya çıkan değer artışı için katkısı oranında alacak hakkına sahip olur (TMK’nun m. 227).
Taşınmazın edinme tarihine ve içinde bulunan eşyaların 2002 yılından sonra edinildiği hususunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmadığına göre davacı vekilinin talebi taşınmaz yönünden değer artış payı ve eşyalar yönünden katılma alacağı isteğine ilişkindir. TMK’nun 227. maddesi hükümleri uyarınca; eşlerden biri, diğerine ait malın edinilmesine, iyileştirilmesine veya korunmasına hiç ya da uygun bir karşılık almaksızın katkıda bulunmuş ise, tasfiye sırasında bu malda ortaya çıkan değer artışı için katkısı oranında değer artış payı alacağının belirlenmesi gerekli ise de, Mahkemece davacıya ait 301 ada 499 parseldeki 15 nolu taşınmaz nedeniyle TMK’nun 227. maddesi uyarınca değer artış payından kaynaklanan alacak ve katılma alacağı isteğine ilişkin usulüne uygun olarak araştırma ve inceleme yapılmadığı gibi, ev hanımı olan davalı adına kayıtlı 301 ada 499 parsel 16 nolu bağımsız bölümün edinilmesinde davacının bir katkısının bulunup bulunmadığı da araştırılmamıştır.
Bu halde öncelikle, davalı adına kayıtlı iken satılarak satış bedeli dava konusu taşınmazın edinilmesinde kullanılan 301 ada 499 parseldeki 16 numaralı bağımsız bölümün ne şekilde edinildiği, davalının babası …’in bu taşınmazın edinilmesinde kullandığını iddia ettiği jeepin değeri ve varsa başkaca ödemeler bulunup bulunmadığı araştırılarak davalının ailesinin yapmış olduğu ödemeler dışında kalan miktarın davalının ev hanımı olması nedeniyle davacının kişisel malı olduğu kabul edilmeli, bu taşınmazdaki kişisel mal miktarı ile davacı adına kayıtlı iken satılan ve bedeli dava konusu taşınmazın edinilmesinde kullanılan 399 ada 499 parseldeki 16 nolu taşınmazdan gelen kişisel mal miktarı ayrı ayrı saptanarak toplanmalı, davacıya ait toplam kişisel mal miktarının dava konusu taşınmazın alım tarihindeki toplam değerine oranı bulunarak bu oran ile Yargıtay’ın yerleşmiş uygulamalarına göre eldeki davanın karar tarihine en yakın tarihteki taşınmazın sürüm değerinin çarpımı ile elde edilecek miktara değer artış payı olarak karar vermek gerekirken yetersiz araştırma ve hatalı değerlendirmeye dayalı olarak yazılı şekilde davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir.
Öte yandan davacının evlilik birliği edinilen ve 2002 yılından sonra edinildiği hususunda uyuşmazlık bulunmayan ev eşyalarının kişisel mal olduğu ispatlanmadığından TMK’nun 222 maddesine göre edinilmiş mal olarak kabulü doğrudur. Davacının eşyalar için isteği yukarıda açıklandığı üzere 4721 sayılı TMK’nun 202 ve devam maddeleri gereğince kabul edilen yasal mal rejimi olan edinilmiş mallara katılma rejiminden
kaynaklanan ve TMK’nun 219, 229, 230, 231, 232, 235 ve 236. maddeleri gereğince açılan katılma alacağına ilişkindir. Bu tür davalarda, eklenecek değerlerden (TMK.m.229) ve denkleştirmeden (TMK.m.230) elde edilen miktarlar da dahil olmak üzere edinilmiş malın (TMK.m.219) toplam değerinden mala ilişkin borçlar çıkarıldıktan sonra kalan artık değerin (TMK.m.231) yarısı üzerinden (TMK.m.236/1) tarafların kazanılmış hakları da gözetilerek taşınmazın tasfiye tarihindeki değeri dikkate alınarak (TMK. m.235/1) katılma alacağı belirlenmelidir. Açıklanan nedenlerler değeri tespit edilen edinilmiş mal niteliğindeki eşyaların değerinin yarısına TMK 236 maddesi gereğince katılma alacağı olarak karar vermek gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması da doğru değildir.
Davacı vekilinin temyiz itirazları bu bakımdan yerinde olduğundan kabulü ile hükmün 6100 sayılı …nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK.nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK’nun 388/4. (HMK m.297/ç) ve HUMK’nun 440/I maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve 21,15 TL peşin harcın istek halinde temyiz eden davacıya iadesine, 06.06.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.