YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2012/13368
KARAR NO : 2013/14395
KARAR TARİHİ : 07.10.2013
MAHKEMESİ:Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ: Tapu iptali ve tescil
… ile … ve müşterekleri aralarındaki tapu iptali ve tescil davasının reddine dair … Asliye Hukuk Mahkemesi’nden verilen 20.07.2006 gün ve 22/204 sayılı hükmün Yargıtay’ca incelenmesi davacı vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü:
KARAR
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; dava konusu 255 ada 33 parsel sayılı taşınmazın tamamını vekil edeninin kadastrodan önce 1982 yılında davalıların miras bırakanı … ile …’dan haricen satın aldığını, o tarihten itibaren taşınmazı imar ve ihya ederek üzerine zeytin ve badem ağaçları diktiğini, fakat kadastro sırasında müvekkilinin …’da işçi olması nedeniyle hazır bulanamadığı için ve davalıların yanlış beyanları nedeniyle o kişiler adına tespit ve tescilinin yapıldığını izah ederek bu yerin davalılar adına olan tapu kaydının iptali ile vekil edeni adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalılar …, …, …, … ve … vekili, bu yerin müvekkillerine kendi murisleri …’dan miras yoluyla intikal ettiğini, davacının iddiasının doğru olmadığını, zira, haricen 1982 yılında satın aldığını iddia ettiği kişilerden …’ın 1978 yılında öldüğünü, tüm bu nedenlerle davanın reddini savunmuştur.Diğer davalılara ve dahili davalılara dava dilekçesi yöntemine uygun biçimde tebliğ edilmiştir.Mahkemece, davacının davasını kanıtlayamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.Hüküm, süresi içerisinde davacı vekili tarafından dilekçesinde yazılı nedenlerle bozma istekli olarak temyiz edilmiştir.Toplanan deliller tüm dosya kapsamından; taşınmazın ilk sahibinin … olduğu, bu kişinin 1976 yılında öldüğü, mirasçıları arasında yer alan kızı …’ın eşi …’ın murisin ölüm tarihi itibariyle terekesinin elbirliği mülkiyet hükümlerine tabi birisi olduğu, kadastro tespitinin yapıldığı 21.07.997 tarihine kadar taşınmazın tereke malı iken ve murisin mirasçıları arasında yapılmış herhangi bir taksimin bulunmadığı ya da dosyaya yansıttırılmadığı anlaşılmakla mirasçılardan bir veya birkaçının üçüncü kişi konumundaki davacıya yaptığı satışın (koşulları gerçekleşmediği takdirde) bir sonuç doğurmayacağı kuşkusuzdur. Ancak, kadastronun yapıldığı ve kesinleştiği tarih itibariyle murisin mirasçılarının hisseleri paylı mülkiyet üzere belirlenmiş olup, tespit ve kayıt maliklerinden 3/80 pay sahibi… oğlu … ile yine 3/80 pay sahibi … oğlu … 09.04.2002 günlü ilk oturuma katılarak “açılan iş bu davayı kabul ettiklerini” açıklamışlar ve kabul beyanlarını HUMK’nun 151. maddesi uyarınca imzaları ile onaylamışlardır. Bu kişilerin kabul beyanlarının kendilerini bağlayacağı kuşkusuzdur.Hal böyle olunca; … ve …’ın haricindeki öteki davalılara yönelik olarak açılan iş bu davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığından, o kişilere yönelik olan red kararı usul ve yasaya uygun olmakla ONANMASINA, ancak kabul beyanının yapıldığı tarih itibariyle Ogün ve …’ın hisseleri bağımsız olarak belirlendiğinden, bu kişilerin kabul beyanları dikkate alınarak iptal ve tescile karar verilmesi gerekirken, kadastro tutanağının tespit ve kesinleşme tarihi ile çap kaydının oluştuğu tarih göz ardı edilerek bu kişiler içinde yazılı olduğu üzere red kararı verilmesi doğru olmadığından bu kişilerin payları yönünden Yerel Mahkeme kararının 6100 sayılı HMK’nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK’nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK’nun 388/4. (HMK m.297/ç) ve HUMK’nun 440/I maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve 21,15 TL peşin harcın istek halinde temyiz eden davacıya iadesine 07.10.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.