Yargıtay Kararı 8. Hukuk Dairesi 2012/13343 E. 2013/14397 K. 07.10.2013 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2012/13343
KARAR NO : 2013/14397
KARAR TARİHİ : 07.10.2013

MAHKEMESİ:Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ:Zilyetliğe dayalı tapu iptali ve tescil

… ile Hazine aralarındaki zilyetliğe dayalı tapu iptali ve tescil davasının kabulüne dair … 4. Asliye Hukuk Mahkemesi’nden verilen 26.04.2012 gün ve 945/157 sayılı hükmün Yargıtay’ca incelenmesi davalı Hazine vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı vekili,… ilçesi,… kasabasında bulunan 198 ada 144 ve 193 ada 29 parsellerin davacıya ait olduğunu, davcının zilyetliğinin 50-60 yıldan beri devam ettiğini açıklayarak Hazine adına bulunan tapu kayıtlarının iptaliyle davacı adına tesciline karar verilmesini istemiştir.Davalı Hazine vekili, davanın reddini savunmuştur.Mahkemece davanın kabulüne, dava konusu parsellerin tapu kayıtlarının iptaliyle davacı … kızı … adına tesciline karar verilmiştir. Hüküm davalı Hazine vekili tarafından dilekçesinde yazılı nedenlerle temyiz edilmiştir.Dava TMK’nun 713/1 maddesine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir. Mahkemece, yazılı gerekçe ile davanın kabulüne karar verilmiş ise de; yapılan araştırma ve inceleme hüküm vermeye yeterli bulunmamaktadır. Şöyle ki; bir arazinin kullanım süresi ve niteliği ile üzerinde imar, ihya işlemlerinin tamamlandığı tarihin en iyi belirleme yöntemi hava fotoğraflarıdır. Bu hava fotoğraflarının kadastrodan önceki geçmiş yıllara ait en az iki ayrı zamana ilişkin olması gerekir. Bu konuda sağlıklı bir yargıya ulaşmak için dava konusu taşınmazların tespit tarihi olan 2002 yılından geriye doğru 20–30 yıl öncesine ait (1972–1982 yılları arası) 1/20000 veya 1/25000 ölçekli stereoskopik hava fotoğraflarının dosyada yer almış olması ve bu fotoğrafların stereoskopla incelenmesi gerekir. … çift hava fotoğrafı, bir stereoskop altında incelenirse arazinin üç boyutlu görüleceği, taşınmazın sınırlarının belirlenebileceği ve bu amaçla ekilemeyen bakir alanların net bir biçimde tespitinin yapılabileceği bilinmelidir. Mahkemece uyuşmazlığın net bir biçimde çözüme kavuşturulabilmesi için gerekli bulunan hava fotoğraflarından yararlanılmamış, ayrıca dava konusu taşınmazlara komşu parsellere kadastro çalışmaları sırasında varsa uygulanan tapu ve vergi kayıtları bulunduğu yerden getirtilerek yerel bilirkişi ve teknik bilirkişiler aracılığıyla mahallinde uygulanmamış, yerel bilirkişi ve tanıklar davacının taşınmazlardaki zilyetliğinin ne şekilde başladığını açıklamadıklarına göre taşınmazların davacıya murisinden kalıp kalmadığı ve 144 nolu parselin edinme sebebindeki ismi yazılı… oğlu … ile irs ilişkisi araştırılmamıştır.
Hal böyle olunca, Mahkemece yapılacak iş; tespit tarihine göre 20–30 yıl öncesine ait ve iki ayrı tarihte çekilmiş yüksek çözünürlüklü hava fotoğraflarının Harita Genel Komutanlığı’ndan, dava konusu taşınmazlara komşu parsellere kadastro sırasında varsa uygulanan tapu ve vergi kayıtlarının, bulundukları yerlerden getirtilerek dosya arasına konulması, yeniden yapılacak keşifte ziraat mühendisi, kadastro fen elemanı, jeodezi veya fotoğrametri mühendisinden oluşacak üç kişilik uzman bilirkişi kurulu marifetiyle açıklanan hava fotoğrafları ve komşu parsellere ait tapu ve vergi kayıtları keşifte uygulanarak taşınmazın niteliğinin ve kullanım süresinin ne zaman başlandığının belirlenmesine çalışılması, yerel bilirkişi ve tanıkların HMK’nun 243, 244, 259 ve 290/2. maddeleri gereğince keşif yerine davetiyeyle çağırılmaları, uyuşmazlığın taşınmaza ilişkin bulunması nedeniyle keşif yerinde dinlenilmeleri, beyanları arasında çelişki bulunduğu takdirde HMK’nun 261. maddesi uyarınca yüzleştirilmek suretiyle aykırılığın giderilmesi, beyanlarının ilmi esaslara göre hazırlanan bilirkişi raporlarıyla denetlenmesi, taşınmaz üzerinde imar-ihya işlemlerine başlandığı ve tamamlandığı tarih ile tarımsal amaçlı zilyetlik başlangıç tarihi ayrı ayrı belirlendikten sonra iddia ve savunma çerçevesinde değerlendirme yapılarak karar verilmesi gerekir.Öte yandan, dava konusu taşınmazların davacıya murisinden kaldığının ve mirasçılar arasında terekenin paylaşılmadığının tespit edilmesi halinde, muris ve tüm mirasçılarının 3402 sayılı Kanun’un 14. maddesindeki sınırlamalar karşısında tek kişi sayılması gerektiği gözetilerek 3402 Kadastro Kanunu’nun 14. maddesi uyarınca davacı, muris ve diğer tüm mirasçıları bakımından miktar araştırılmasının yapılması, murise ait veraset belgesinin alınıp dosyaya sunulması için davacıya süre ve imkan tanınması, miras bırakan ve mirasçılarının belgesizden taşınmaz edinip edinmediklerinin Kadastro ve Tapu Müdürlüğü ile zilyede dayalı tescil davası açıp açmadıklarının o yer Hukuk Mahkemeleri Yazı İşleri Müdürlüğü’nden sorulması, belgesizden edinilen taşınmazlara ait tapu kayıtları ile kadastro tutanaklarının Tapu Müdürlüğü’nden, zilyetliğe dayalı olarak açılmış tescil davalarına ait dosyaların ise, bulundukları mahkemelerden getirtilerek miktar sınırlamaları yönünden gözönünde bulundurulması, HMK’nun 290/2. maddesi uyarınca birlikte keşfe götürülecek bir fotoğrafçı aracılığıyla taşınmaz ve çevresinin yakın plan ve panoramik fotoğrafları çektirilip mahkemece onaylandıktan sonra dosya arasına konulması gerekir.Mahkemece, bu eksiklikler yerine getirilmeksizin yazılı gerekçelerle davanın kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olmuştur.Davalı Hazine vekilinin temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulüyle hükmün 6100 sayılı HMK’nın Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK. nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK’un 388/4. (HMK m.297/ç) ve HUMK’un 440/I maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, 07.10.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.