Yargıtay Kararı 8. Hukuk Dairesi 2012/12646 E. 2013/14115 K. 03.10.2013 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2012/12646
KARAR NO : 2013/14115
KARAR TARİHİ : 03.10.2013

MAHKEMESİ:Sulh Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Tapu iptali ve tescil

… ve … ile Hazine, … ve … aralarındaki tapu iptali ve tescil davasının kısmen kabulüne dair … Sulh Hukuk Mahkemesi’nden verilen 11.06.2012 gün ve 118/121 sayılı hükmün Yargıtay’ca incelenmesi davalı Hazine temsilcisi tarafından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü:
KARAR
Davacı vekili kadastro çalışmaları sonucunda; dava dilekçesinde mevki ve sınırlarını bildirdiği, davacılara ait taşınmazın tahminen 70,00 m2’sinin davalı …’ya ait 112 ada 6 parsel içinde tespit ve tapuya tescil edildiğini, bir kısmının ise paftasında yol olarak gösterildiğini açıklayarak davalı adına kayıtlı yerin tapusunun iptaline ve yol vasfı ile tespit harici bırakılan yer ile birlikte davacılara ait 112 ada 2 parsele eklenmek suretiyle tapuya tesciline karar verilmesini istemiştir. Davalı Hazine, usulüne uygun tebligata rağmen cevap vermediği gibi, yargılama oturumlarında da temsil edilmemiş, davalı … temsilcisi ise açılan davayı kabul ettiğini bildirmiş, davalı … ise yol kadimden beri mevcut olduğundan davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Mahkemece, davalı …’ya ait 112 ada 6 parsel içinde kalan ve 06.06.2012 havale tarihli teknik bilirkişi raporuna ekli krokide A harfi ile gösterilen yerin tapusunun iptali ve paftasında yol olarak gösterilmek suretiyle tescil harici bırakılan aynı teknik bilirkişi raporuna ekli krokide B (28,77 m2) ve D (28,09 m2) harfleri ile gösterilen yerlerin ayrı ayrı parsel numarası verilerek davacılar adına tapuya tesciline karar verilmesi üzerine; hüküm davalı Hazine temsilcisi tarafından B ve D harfleri ile gösterilen yerlere ilişkin olarak temyiz edilmiştir.Dava, kadastro çalışmaları sırasında paftasında yol olarak gösterilen taşınmazın TMK’nun 713/1 ve 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14. maddesi gereğince kazanmayı sağlayan zilyetliğe dayalı tescili isteğine ilişkindir.
Tespit dışı bırakılma işleminin yapıldığı tarihten sonraki kazanmayı sağlayan zilyetliğe dayanılması halinde, kural olarak taşınmaz üzerinde zilyetliğin kurulduğu tarihten itibaren kazanma süresi ve koşullarının başlatılması ve diğer şartların varlığı halinde davanın kabul edilebilmesi için tespit dışı bırakılma tarihinden dava tarihine kadar en az 20 yıllık sürenin geçmiş olması gerekir. Tespit öncesi nedenlere dayalı olarak açılan tescil davalarında ise tespit dışı bırakılma tarihinden itibaren makul süre içerisinde açılan davalarda, tespit dışı bırakılma tarihinden önceki zilyetliğin, kazanma bakımından nazara alınacağı kuşkusuzdur. Hukuk Genel Kurulu’nun 27.02.2002 gün, 2002/8-141 Esas, 2002/132 Karar sayılı hükmünde de belirtildiği gibi, tespit dışı bırakma tarihi, bitişik ya da komşu parsellere ilişkin kadastro tutanağının düzenlendiği tarihtir. Buna göre; somut olayda dava konusu taşınmaz, komşu 116 da 6 parsel sayılı taşınmaza ait kadastro tutanağına göre 03.09.1998 tarihinde yapılan kadastro çalışmaları sırasında paftasında yol niteliği ile bırakılmış olup; 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 7/4. maddesine göre kadastro tutanağı düzenlenmeyen bu yerle ilgili olarak kadastroya tabi olması yolunda herhangi bir iddia vaki olmamış ve dava tarihi olan 06.05.2010 tarihine kadar geçen süre içerisinde hak arama yoluna başvurulmamıştır. Davanın, makul sürede açılmadığı ve dava konusu taşınmazın paftasında yol olarak gösterildiği tarihten dava tarihine kadar 20 yıl geçmediği de dikkate alınarak davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile davanın kabulüne karar verilmiş olması doğru olmamıştır. Davalı Hazine temsilcisinin temyiz itirazları bu bakımdan yerinde olduğundan kabulü ile hükmün 6100 sayılı HMK’nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK’nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, HUMK’nun 440/III-2 bendi gereğince ilama karşı karar düzeltme yolu kapalı bulunduğuna, 03.10.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.