Yargıtay Kararı 8. Hukuk Dairesi 2012/12200 E. 2012/10690 K. 19.11.2012 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2012/12200
KARAR NO : 2012/10690
KARAR TARİHİ : 19.11.2012

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Tapu İptal Tescil

… ile … aralasındaki tapi iptali ve tescil davasının kabulüne dair Keşan 2. Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 02.02.2012 gün ve 332/23 sayılı hükmün Yargıtay’ca incelenmesi davalı vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü:

KARAR

Davacı vekili, tarafların 1988 yılında evlendiklerini, evlilik birliği içerisinde alınan 815 ada 24 parsel üzerindeki 1 nolu bağımsız bölüm üzerinde 1/2 oranında hakkı bulunduğunu, Keşan Asliye Hukuk Mahkemesinin 2010/251-324 Esas ve Karar sayılı ilamı ile anlaşmalı olarak boşandıklarını, boşanma dilekçesindeki ortak beyanlar ile yargılama sırasındaki beyanlarında taşınmazın 1/2 payının müvekkiline devri konusunda anlaştıklarını, beyanların tutanağa geçirilerek imzalandığını, ancak, davalının tapuda devir yapmaya yanaşmadığını açıklayarak tapu kaydının iptaliyle 1/2 payının vekil edeni adına tapuya tesciline karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili, davanın yersiz açıldığını, taraflar arasında bu konuda bir protokol düzenlenmediğini ve boşanma ilamında bu hususun karar altına alınmadığını, tapulu taşınmazların satışının resmi şekilde yapılması gerektiğini ileri sürerek davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Mahkemece davanın kabulüne, 815 ada 24 parsel üzerindeki 1 nolu bağımsız bölümün tapu kaydının iptaline, 1/2 oranında davacı adına tapuya tesciline karar verilmiştir. Hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Taraflar, 07.10.1988 tarihinde evlenmişler, 08.07.2010 tarihinde açılan boşanma davasının kabul edilmesi üzerine hükmün kesinleştiği 14.09.2010 tarihinde boşanmışlardır. Mal rejimi boşanma davasının açıldığı tarihte sona ermiştir (TMK.nun 225/2).Eşler, evlendikleri tarihten 4721 s.TMK.nun, yürürlüğe girdiği 01.01.2002 tarihine kadar mal ayrılığı (743 sayılı TKM.nin 170. m), başka bir mal rejimini seçtiklerini ileri sürmediklerine göre bu tarihten mal rejiminin sona erdiği boşanma davasının açıldığı 02.11.2009 tarihine kadar yasal edinilmiş mallara katılma rejimi geçerlidir (4722 s. K.nun m. 10, TMK.nun 202. m.).Toplanan deliller ve dosya kapsamından, tarafların boşanma dosyasına verdikleri ortak imzalı dava dilekçesinde, dava konusu 815 ada 24 parsel üzerindeki 1 nolu bağımsız bölümün 1/2 payının davacı …’ya devri konusunda anlaştıklarını açıkladıkları, duruşma sırasında hakim huzurunda aynı yöndeki beyanlarının tutanağa geçirildiği, HUMK.nun 151. (HMK.nun m.154, 155) maddesi gereğince beyanlarını imzalarıyla onayladıkları anlaşılmaktadır.
Kural olarak ve yerleşik Yargıtay uygulamasında kararlılık kazanan görüşlere göre; HUMK.nun 95.maddesine göre (HMK.nun 311.m.) feragat, kabul gibi irade beyanları, HUMK.nun 151. maddesi ( HMK.nun m. 154, 155 ) hükmü uyarınca yöntemine uygun bir biçimde belgelendirilmiş olmak koşulu ile HUMK.nun 237. maddesi (HMK.nun 303.m.) hükmünde düzenlenen biçimde maddi anlamda kesin hükmün bütün sonuçlarını doğurur. Temyize konu eldeki dosyada olmayıp, bir başka dava dosyasında (boşanma dava dosyasında) dahi olsa, davalının ikrarı mahkeme için ikrar sayılıp kesin delil teşkil eder ve kendisi için bağlayıcı niteliktedir (Yargıtay HGK.nun 2010/2-96 E. 2010/106 K.) (Prof. Dr. Baki Kuru, Hukuk Muhakemeleri Usulü, Altıncı baskı, İstanbul 2001, C:2, s:2045).
Katkı payı ve katılma alacağı davalarında göz önünde bulundurulan 07.10.1953 tarih ve 1953/8 Esas, 1953/7 Karar sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında; “davacının, bir bağıt ilişkisinin varlığı savı ile tapu kaydının kendi adına düzeltilmesinin isteyebilmesi için aralarında MK.nun 634. maddesine uygun bir biçimde bağıtın (aktin) var olması gerektiği” açıklanmıştır. Bu nedenle, eşlerden birine ait mal varlığında diğer eşin mülkiyet veya diğer bir ayni hak talebi anılan içtihadı birleştirme gereğince söz konusu olamaz. Mal ayrılığı rejimlerinde eşe tanınan hak bu nedenle ayni bir hak olmayıp şahsi bir alacak hakkının varlığı söz konusudur. Ancak, borçlu eş isterse borcunu ayın olarak ödeme hakkına sahiptir (TMK. 239/1). Başka bir anlatımla, borcun ayın olarak ödeme hakkı, borçlu eşe tanınmıştır. Her ne kadar, taraflar arasındaki anlaşma boşanma hüküm fıkrasında zikredilmemiş ise de beyanlar dikkate alındığında davalının, mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklanan borcunu ayın olarak ödemeyi seçtiğinin kabulü gerekir. O halde, mahkemece, yazılı nedenlerle davanın kabulüne karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik bulunmamaktadır.
Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle hükmün ONANMASINA, taraflarca HUMK.nun 388/4. (HMK m.297/ç) ve HUMK.nun 440/1 maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve aşağıda dökümü yazılı 148,50 TL peşin harcın onama harcına mahsubu ile kalan 445,50 TL’nin temyiz eden davalıdan alınmasına 12.11.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi.